SÖSYETE Monako Şahane düğün Dünyanın — her tarafında, şöhret yapmış insanlar için, çok şeyler söyleşir. İnsanın bulunduğu her yer- de dedikodu, —muhakkak mevcuttur. İşte beyaz perdenın kraliçesi Grace Kelly de bütün ciddiyetine rağmen sanat hayatının parlak günlerinde ve bilhassa Monako Prensi Rainier III ile nişanım dünyaya ilân ettiği günden itibaren, birçok dedikodula- ra hedef olmuştur. Bu dedikodulara Grace Kelly ar- tist olduğu müddetle hiç bir zaman cevap vermek istemedi. Hususı haya- tı yalnız kendisim alakadar ederdi. akat Monako prensesi olmaya ka- rar verdiği günden itibaren, bu de- dikoduları — aydınlatmak, hesaplaş- mak lüzumunu hissetti.. Kendisi bu gibi bir işle uğraşamıyacak kadar meşgul ve mesuttu.. Annesi MIrs. John Brenden Kelly kızının hatırala- rım kısaca yazarak bu vazifeyi üze- rine — Kızım hakkında bana sorulan birçok suallere, bir arada cevap ve- rerek matbuata hizmet etmek iste- dim, diyordu. Doğrusu bir gayem daha vardı: azası bulunduğum bir hayır cemiyetine gelir temin etmek. bu yazının telif hakkından o cemıyet istifade edece Bu pratik düşünce ve hatıratın tamamiyle Amerikalılara has sade- liği ve samimiyeti, Avrupalıları cid- den şaşırtacak bir mahiyet taşıyor- e Amerikan zıhnıyetının tipik bir numunesını teşkil ediyor. Grace Kelly'nin annesi kızının bir Rainier III “Kelly'lerin güneşi" Prens 22 kaç gönül macerası geçırmış olduğu- nu gizlemeyecekti. e Kelly his- siz bir kadın değildi kı Fakat o his- lerini, daima aklıselim ile yenmesini bilmiş ve çok sağlam, mesut bir iz- divaç yapmak azminde olduğu için, ancak hayatındakı onbeşinci izdivaç teklifine “"evet" demişti. teklif, Monaco Prensi Rainier'in teklifi idi. e zaten çok küçük yaşından ıtıbaren, etrafındaki bütün insanları kendisiyle alâkadar etmeyi bılmıştı Babasının evi daima onun ha ları ile dolup taşardı. Çünkü Grace güzel olduğu kadar da zeki bir kız- dı. Susmasını ve erkekleri konuştur- masını bilirdi. Onun yanında her er- kek kendisini kuvvetli ve mühim bir adam zannederdi. Belki Grace'in ya- radılıştan mahcup, içine dönük ve ciddi bir kız oluşu da bunda rol oy- nuyordu. Rainier I1II. ile nişanlandığı za- man bir gazeteci Grace'e "başka bir erkeğe âşık olmuş mu idiniz?" diye Grace önüne baktı ve çok deri den gelen bir sesle "Evet, dedı, ılk' oğlan arkadaşıma delıce aşık olmuş- tum. Fakat o öldü." Bu ilk oğlan arkadaşı ile ilk defa baloya gittiği zaman Grace henüz 13 yaşında idi. Bu yaş bir gençlik balo- su için bile pek küçük bir yastı, fa- kat Grace'in ağabeyisi damsız kalan bir arkadaşı ıçın, Grace'in gelmesini annesinden rica etmişti.. Önce hep beraber bir basketbol maçına gıdıle- cekti; sonra da ne İZini vermişti ama çocuklar — dönünceye kadar uyuyamadı. Fakat zaten onun huyu idi bu. Çocuklar büyüyünce de, 1 şey devam etmişti. Bu ilk balo hatırasını Grace unutamamıştı ve 15 yaşında tekrar Harper Davis ismin- deki bu gençle karşılaşınca ona âşık oldu. Zaten Harper Davis ona çok- tan tutulmuştu. Fakat delikanlı genç yaşında ümitsiz bir hastalığa tutııldu ve Grace Kelly günlerce ağlıya lhıya hastahanelere gitti geldi. İlk aş— kı ölmüştü On beş yaşında iken Grace hiç de güzel değildi. Annesi o zaman kızı- nın, etrafta hayranlık uyandırmasını hayretle seyrediyordu. Çünkü çok güzel bir bebek olan Grace birden i- rileşmiş, obur olduğu için de çok şiş- manlamıştı. Miyoptu, gözlük takar- dı. Burnunda et olduğu İçin sesi da- ima nezleli İdi. Fakat ilk izdivaç tek- lifini de o yaşta reddetmişti. Grace aynı zamanda dağınık bir kızdı. Odasını daima, peşinden girip toplamak ıcap ederdi. Bir gün anne- "— Bilmem demişti, senin daima işini gorecek uşakların olacak mı?" Bu gün dahi annesi acı acı duşu- nüyordu. Monaco Prensinin şatosun- da 250 oda vardı ve Grace bu 250 o0- dayı hep birden dağıtabilirdi. Fakat Grace Kelly dağınık oldu- ğu nisbette de çalışkan ve ne istedi- ğini bilen bir kızdı. New York'taki M. Marcel Portanier Birleştirecek tiyatro mektebinde aşkla çalışmış ve eskrimden, lisan derslerine kadar her branşta başarı göstermişti. Broad- way'da ilk rolünü aldığı zaman, bu müjdeyi telefonla Fıladelt'ıyadakı a-- -lesine bildirmişti.. O zaman New- ork'ta bir aktör sevgilisi vardı ve Grace, belki de onunla evlenmeyi dü- şünmüştü. Ama annesi bu izdivacın devamlı bir izdivaç olamıyacağını söyleyince Grace vazgeçmişti. Babası Grace Kelly'ye bol miktar- da cep harçlığı veriyordu. Fakat o kendi hayatmı kendi kazanmak az- minde idi. Her sabah erken kalkıyor- Fotoğrafçılara poz veriyor ve televızyonlarda küçük, roller alıyor- du. Bir işi daha vardı: kapı kapı do- laşıp, artist olmak için rol kapmak. Başka birisi bu gayeden vazgeçebi- lirdi, çünkü o daima aynı cevabı al- mıştı: “— Çok kabiliyetlisiniz, fakat çok uzunsunuz!" — Grace Kell 71 bo- yunda idi. Fakat dik durdugu için daha da uzun duruyordu. Bugün Ra- inier'in yanında dabiraz uzun gibiy- di. İlk mühim rolünü ' Gary Cooper ile çevirdi ve kendi iddiasına göre sanatının sırrına bu rolü çevirirken vâkıf oldu. Onun Gary Cooper ile se- viştiği tamamiyle asılsızdır. Çünkü Grace Kelly o zamanlar seviştiği ak- törden henüz vazgeçmemişti ve Gary Cooper'den ancak hürmetle bahse- derdi. Hayır o Gary Cooper ile se- vişmemişti. Fakat daha sonra Clark Gable ile "Mogambo" filmini çevirir- ken cidden onun tesiri altında kalmış karısından yeni boşanmış olan bu ih- tiyar kurda karşı hissi bir alâka duy- muştu. Fakat hissi bir alaka, Grace Kelly için hiçbir zaman kendisini ka- pıp koyuvermek demek değildi. O me- sut izdivacı beklerken, daima sana- tının zirvesine çıkmaya uğraşmış ve teselliyi çalışmakta bulmuştu. AKİS, 14 NİSAN 1956