Rüştü Özal Küfretmeme sanatı tin bu oyununu farketmiyor, realite- ye gözlerini kapıyor ve tesanüd şar- kıları söyleyerek Adnan Menderese sarılıyordu. Ama İliderler arasında Genel Başkanın politikasının iktida- rı tehlikeye soktuğu yavaş yavaş an- laşılmaya başlanıyor ve tedbirler dü- şünülüyordu. Hele Adnan Mendere- sin Dr. Sarol ve ekselans Zorlu mev- zuundaki totomu Kurucular arasın- esanüdü son derece Zayıflat: mıştı. Parti içinde nüfus tıcaretının 1 numaralı aleyhtarı olan ve bütün kusurlarına rağmı - bunlar say- makla bitmez - bu tarafı inkar kabul etmeyen Prof. Fuad Köprülü, hak- larında Meclis tahkikatı devam eden şahsiyetlere Başbakanın omuz ver- mesini katiyyen doğru bulmuyordu. ütçe müzakereleri sırasında Dış- işleri bütçesi görüşülürken — Adnan Menderesin dış politikayı Bakana de- ğil Fatin Rüştü. Zorluya müdafaa et- irmesi sonradan ar arasın- da şiddetli bir münakaşa mevzuu ol- muş ve Başbakan Prof. Köprülüye bir nevi tarziye vermiş, ona bunun bir daha tekerrür etmiyeceğini bil- dirmişti. Hadise ancak böyle yatıştı- rılabilmişti. Fakat Pakistanda da Menderes Dışişleri Bakanını adeta is- tiskal eden tavır ve sözlerinden vaz geçmemişti. Hatta Karaşi Üniversi- tesi tarafından fahri profesörlük pa- yesinin tevdii merasiminde — Başba- kan açıkça şunları söylemişti: ikimiz adına Köprülünün konuşması belki daha doğru olurdu. Fakat ilim adamı olan köprülünün, bu fırsattan istifada ederek konuş- masını çok derin akademık mevzu- lara dokmesmden çekindim Köprülü Anadolu A_ıansı va- sıtasıyle Türkiyeye da aksettirilen AKİS, 31 MART 1956 Kapaktaki Politikacı Muammer Obuz Bu haftanın başında bütün gazeteler D. P. nin bir genç mılletvekılınden bahsediyorlar- dı. Sözleri olduğa gibi aksetti- rilmemiş, sözleri istismara çalı- şılmış, sözleri tahrif bile olun- muştu. bir hakıkat göze çarpıyordu: bu genç milletvekili bütün me- ziyeti muhalefete söğmek, ıktı- darı övmek ola! suplarından degıldı. Bılakıs partisine ve dolayısiyle mem- lekete hizmeti başka mânada alıyordu. Bir zihniyetteydi kı bu zihniyetin bilhassa 1955 t bu yana parti içinde mesafe katettiği gözden kaçmıyordu. Milletvekilinin adı Muammer Obuzdu. Mecliste Konyayı tem- sil ediyordu ve hakiki kuvveti Konyalıların kalbinde kazandı- ğı yerdi. 1914 te Konyada doğ- muştu. Orada 110 senelik evin- de ikamet ediyordu. 400 sene- lik aile mezarlığı Konyanın merkezindeydi. Daha evvelkıler ise İsmil koyıındeydı Muammer buz her manasiyle Konyanın çocuğuydu. Konya lisesini bi- tirdikten sonra Hukuk tahsili yapmış, Doğuda, Orta Anadolu- da ve Trakya'da vazife gör- müştü. 1946 da seçimlerden on ün evvel o zamanki iktidar genç savcıyı demokrattır diye Tekirdağdan doğuya tayin et- mişti. Fakat Muammer Obuz istifa etmiş, Konyaya gelmiş, kuş gazetesini yevmi olarak çı- imseden beş par: yardım görmemiş, elinden gel- diği kadar C.H.P. iktidariyle ve onun zihniyetiyle mücadele etmiş, 1950 de milletvekili ola- r: ; ni er uzun hissesini inkâr etmek haksızlığın ta kendisidir. Muammer Obua D. P. lidir, ama Menderesci degıldır Nite- kim Menderes n. ve Menderes IV. hükümetlerine kırmızı rey vermekten çekinmemiştir. Ne- den çekinecektir, zaten? Dün- yada, borcundan başka bir şeyi yoktur ki! Obuz, siyasetin her zaman insanı zengmleştırmedı- ğinin D.P. ıç inde canlı misalle- n biri Partıcılık anlayışı da "bu ka- dar cefa çektik, biraz da safa sürelim" diye i i Muamm dan ayıran vasıf da budur. YURTTA OLUP BİTENLER bu sözlerdeki ince istihzayı elbette ki farketmişti Fakat Dışışlerı Bakanına asıl a- Dr. Sarol veya Zorlu gibi şahsıyetlerın Adnan Menderes tara- n hâlâ himaye edilmesi ve bu hımaye yüzünden Meclis Tahkikat Komisyonunun vazifesinin güçleşti- rilmesiydi. N Başkan parti içinde bir kuvvete dayanabil- mek için bu zatlara ihtiyaç hissedi- yordu. Buna ise Prof. Köprülü rıza gostermek nıyetmde değildi ve işi hükümetten ayrılmaya kadar pek a- defa yaptığı gıbı aynı kabinede baş- ka bir vazife almak hatasını da işle- miyecekti. — Kurucuların — arasında Prof. Köprülünün ayrılmasına kadar gidecek bir ihtilâfın patlak vermesi ise hakiki bir buhran mahiyeti ala— caktı. Zıra Dışışlerı Bakam “temiz ' şöhreti dolayısıyle teş- kilât ıçınde tutuluyordu. ta da, sayıları daha az olm: akla berabeı' taraftarı vardı. Kabineye gelince, bir çok aza Prof. Köprülüyle aynı fikir- deydi. Her halde, Menderes bugünkü tutumunda ısrar ettiği ve ideal ar- kadaşlarına her ne pahasına olursa olsun kanat germekte direttiği tak- dirde bunun bedeli Köprülünün kaybı olacaktı. Bu hafta içinde vazi- yet o derece gergindi. Hakikaten Ad- nan Menderesin D. P. nin başında kalması için muhalefetin bütün gay- retlerine ve grubun bu oyuna kısmen gelmesine Trağmen liderin vaziyeti - hatada mütemadiyen ısrar ettiğin- den - hiç kuvvetli değildi. İki milletvekilinin hikayesi. Nitekim geçen haftanın sonunda Konyada cereyan eden bir hadise- nin akisleri bunun yeni delilini teş- Burhan Balge Bir şampiyon