Okuyucu mektupları Kapak — resminizde biz daima Türkiyenin veya Dünyanın o haftaki - Türkiye ile ilgili - populer adamını ararız. De Si- a ve Sophia gibi sinema dunyasının dedikodu mevzuları- değil!. T. Güven - Ankara * Gene yeni vaadlarda buluna- rak okuyucularınızdan mek tup yazmalarını istiyorsunuz. Bir zaman da sayfa da" arttırılacağını, dolgunlaş- tırılacağını vaadetmiştiniz. Bek liyoruz. Vaadetmek — ve bekle- mek bizim milli karakterimiz midir?. Tamer Örge - İzmir Kasım Gülek'in seyahatlarda C. H. P. den çok kendi pro- pogandasını yaptığını yazıyor- sunuz. Ben aksi kanaatteyim ve benim gibi dıışunenlerın de az olmadıgını zannediyor! Ertugrul - Salıhlı AKİS'i — zevkle okuyorum. Yal nız her mevzuya ehemmıye— ti kadar yer ayırarak mün recatı daha çeşitli bir hale ge— tirmeniz lazımdır. Fiat artma- sı bahasına da olsa sayfaları- nızı çoğaltmanın — zamanı gel- , Şeref Tufan - Karaköse AKİS — Bu kadar ayarlama arasında lütfen bırakın da A- KİS'in fiatı ayni kalsın.. AKİS'in 97. sayısında, ““Ken- di Aramızda" sütununda neşrettiğiniz yazı çok hoşuma gitti, tekrar tekrar okudum Fakat "Zira çuvalın üzerindeki manzara goze oş gelen bir manzaradır" cümlesindeki "çu- val” kelımesı “tuval" olmaya- cak m T Faık Günen - Trabzon * 20 mart 1956 salı günkü rad- yonun dini konuşma (musa- habe) saatim dinleyen AKİS'- ten korkmağa başladım dersem yalan olmaz!.. Zira konuşmayı yapan zat "Beşinci kola benze- yen dedıkodunun,, milli iradeyi yıkacağından" bahisle "Akis'li ve Akıs cı dedikoduyu söküp a- talım" dedi Günlük olayları aynen oku- yucuya aksettirmek, iktidarda bulunan bir partinin icraatında- ki noksanları belırtılı etrafa du- yurmak dedikodu mudur? Yok- sa ben buluttan nem mi kap- tım? O konuşmayı yapan zat "Akis'li ve Akis'ci" — dedikodu derken neyi kasdetti, açıkla- mak zahmetine katlanan da beni bu dertten kurtarsa!.. Feridun Ergücü - Konya 28 ların '"yakın- TİYATR 0 Küçük Sahnede «Sevgili Gölge» Başrolde Küçük Sahne <«Sevgili Gölge» Salon tam bir sessizlik ıçındeydı Bütün seyırcılerın dikkati sahne- ye tevcih edilmişti. Söz sırası gelen aktrisin konuşması bekleniyordu. Fa kat aktristen evvel suflörün sesi ışı- tildi. Herkes hayretle "biribirinin yü- züne bakıyordu. Çok kimse Kuçuk Sahnede de bır suflörün mevcut ol- duğunu bilmiyordu. Bunu yeni öğre- niyorlardı. Küçük Sahnede Ugo Bet- ti'nin "Keçiler Adası"ndan sonra Ja- gues Deval'in "Sevgili Gölge"si sah- neye konmuştu. — Deval tiyatro me- raklılarıııın meçhulü olan bir yazar eğildi. "Bu Akşam — Semerkantta" ve "Yaşlı Kız" piyesleri Şehir Tiyat- rosu repertuarında yer almış ve iki sene önce de Küçük Sahnede Bernard tarafından Masumiyetiyle" ve "Matmazel" ko— medileri oynanmıştı Küçük Sahne'nin neden Deval'in hıç te başarılı sayılamıyacak bir ese ri olan "Sevgi ölge"sini tercih et- tiği bir tıırlıı anlaşılamadı Mevzi çok basit ve sudandı. Üstelik tercu— me de çok kötüydü. Şimdiye kadar hır çok güzel tercumelerını gördüğü- üz Mebrure Alev Türkçesini konuşmakta sanatkarlar - başta Mü- cap Ofluoğlu - güçlük çekıyorlardı Esasen, rollerin ezberlenmesi de i mal edılmı ti Çok defa suflörün sesi artıstlerınkını bastırıyor ve seyirci- ler cümleleri sanatkârlar tarafından telâffuz edilmeden önce duyuyorlar- çük Sahne'nin yıldızı Münir Ozkııl un "Sevgili Gölge"deki Patric iddia edilemezdi. Bilâkis hayranları- m tam bir hayal sukutuna uğrattığı soyleııebılırdı Tekrarlarla dolu bir piyeste rolünü ezberlememiş bir ak- törün ne kadar can sıkım olabileceği e bu vesileyle ortaya çıktı. Münir Ozkul son sahne hariç, mütemadiyen bocaladı, sıkıştığı zamanlar seyirci- lerinin sempatisine sığındı ve bol bol tuluat yaptı. Uğur Başaran piyesin en tatlı, en sempatik oyuncusuydu. İrenne rolün de göze batacak, büyük hatalara düş memesini Küçük Sahnenin yeni aktrisi — İl- han Çolpan, patronunu — tavlamaya çalışan katibe rolünde güzel fiziğine ve sahne imkânlarına adeta ihanet etti. Seyirciler geçen sene Akademi Tiyatrosundaki igone'yi ısrarla fakat boş yere aradılar. "Sevgili Gölge"nin bütün sahne- lerinde, hiç görünmediği halde ken- dini kuvvetle hissettirebilen en mu- vaffakiyetli sima şüphe yok ki, suf- lördü. Amatörler "Ankara Players" O akşam Üçüncü Tiyatronun ünün- de mutaddan fazla hususi otomo- bil toplanmıştı Tiyatronun antresin- de neş'eli ve gürültücü bir kalabalık vardı. Bunların çoğu — Amerikalıydı ve amatör bir topluluk olan "Anka- ra Players"in o akşam Üçüncü Ti- yatro sahnesinde temsil — edeceği "Bora Yesterday" adlı piyesi seyre geliyorlardı. Ayni piyes Devlet Ti- trosu sanatkârları tarafından "Dünkü Çocuk" ismiyle oynanmış ve Ankaralı seyircilerin — alâkasını ka- AKİS, 31 MART 1956