Max Thornburg «G> değil <«g>.. ise kendisinin tavsiyeyi aklından ge- çirmediği şeyleri değil de tavsiye et- tiklerini anlamakta sabırsızlanıyor- du. Nihayet 23 mart cuma günü Hıl- ton Oteli'nde "beklenen konuşma"yı yaptı. Bu konuşma halkın sabırsız- lıkla beklemekte haklı olduğu kadar önemlidir. İktisatçıya nazaran "Türkiye sü- ratli, büyük — ölçüde ve uzun vadeli bir yardım görmelidir". Eğer bu yar dımı elde edemezse "...iktisadi ve iç- timat ıslâhat programının kısmen çökmesi tehlikesi belirecektir". Du- rumumuz o derece naziktir ki bugün bahis mevzuu olan şey Türk ekono- mısının ayakta durmasını sağlamak- tır: "Bu ekonomi, mukemmelleştırı- lebılmek için, evvelâ — yaşamalıdır". Kaynaklarımızı öylesine — tüketmiş bulunuyoruz ki Amerika'dan bekle- nen istikraz artık hayati bir mahi- yet almıştır. Nitekim Thornburg hü- kümete verdiği — rapor "300 milyon dolarlık munzam amerikan yardımı- nın alınması esasına dayanmakta- dır". Enflasyon ve devalüasyon me selelerine gelince, evvelâ Turkıye'de enflasyon vardır. Öyle ki, enflasyon'- un mevcudiyetini ınkar bir gaftır". Bununla beraber, mütehassıs Türki- ye'nin bugünkü iktisadi sıkıntılarına çare olarak devalüasyonu tavsiye et- memiştir. Bu görüş elbette yerinde- dir. Devalüasyon ancak içtinap edil- mez hale geldiği zaman baş vurulan tehlikeli bir ameliyattır. Mesele Hü- kümetin ekonomimizi devalüasyona sürüklenmekten koruyup koruyamı- yacağıdır. Thornburg'un hastalıklarını orta- ya koyduğu ekonomi Türkiye'nin e- konomisidir. Bu memleketin Başba- anı bu hastalıklara agâh olmak ge- rekir. Fakat nutuklarına bakarsanız Türkiye'de asla böyle nanik mesele- ler yoktur, her şey toz pembedir. AKİS, 31 MART 1956