TIB Sosyal Hastalık Sonsuz savaş Homo Sapiens devrinde başlıyan savaşı hala devam ediyor. Insanlar bu savaşlarda milyonlarca yıldanberi bir çok kurban — verdiler. Sülfamidlerin keşfi tarikinden biraz oncelerıne kadar hayatımız tamamen u mikroskopik muhaliflerimizin elin de idi. Onlar isterse — yaşıyor, onlar aman vermezse ölüyorduk. Bugün ise d men değişmiştir. İn- tan hastalıkları artık kaderimize ha- kim değillerdir. Sülfamidler, antibi- yotikler, A. C. T. H. ve kortizon gibi kudretli ilaçlar sayesinde saglıgımızı oruyabiliyor, ileri yaşlara kadar delerimize nazaran daha az hastalık geçirerek ve daha sıhhatli olarak ulaşabiliyoruz. Artık intan hastalık- arı ölümlerin başlıca sebebi olarak da gösterilmiyor. —Yeni istatistikler insanların en kötü düşmanlarının mikroplar olmadığını ortaya çıkar- mış bulunuyor. Pnömoni, grip, tüber küloz, tifo, tifüs gibi, — mikropların sebeb olduğu birçok hastalıklar 1900 yılından önce başlıca ölüm sebebi idi- ler Bunlardan sonra kalp hastalık- beyi aları, böbrek has- talıkları gelırdı 1920 de bile pnömo- ni ve grip öldürücü hastalıkların ba- şında geliyordu. 1950 denberi bu du- rum tamamen — değişti. Tüberküloz sekiz misli, pnömoni ve grip yedi misli azaldı. Milyonlarca yıldanberi devam eden tersine döndü. Kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları ve kazalar ölüm listesinin başına geç ti. Ruh ve beden Artık hekımler hastalıkların çoğu- un-belki de 1sSının - sinir ger- gınlıklerı ve heyecanlarla ılgılı oldu- ğuna inanıyorlar. İki önce o zamanın filozoflarına karşı Eflatun- un savunduğu tez galip geliyor. Ar- ruh ve beden ayrı sayılmıyor. Tersıne olarak ruhi tesırlerın bedeni- miz üzerinde çok faal rolleri Olduğu anlaşılmış bulunuy! Heyecanlar, sıkıntılar, uzuntuler, yorgunluklar Ö- akson ya- adlandırdık- tesirler organik le- zıyonlar dogurabılıyor, bilhassa kalp -damar sisteminde önemli belirtiler ortaya çıkarabılıyorlar Evvelce baş- a başka sebeblerle yorumladığımız birçok hastalıklar da bu stress tesir- lerile izah ediliyor. Bu hastalıkların çoğu bedeni degıl ruhi - bedeni yani psychosomatigue olarak vasıflandırı- hyorlar. Kanser bir yana bırakılacak olursa kalp - damar hastalıkları ve bunların ihtilâtları, tansiyon yüksel- mesi, beyin kanaması, koroner trom- bozu ölüm listesinde başa geçmiş bu- lunuyor. Şu halde biz, mikroplara karşı milyonlarca yıldanberi devam eden savaşı muvaffakiyetle sonuçlan dırmış bulunmamıza rağmen modern 30 Otomobil yarışında heyecan arayan halk Yeni kir hastalık âmili hayata mahküm oluyoruz. Psikoso- matik hastalıklar ve bunların bilhas sa kalp - damar sistemini ilgilendi- renleri son yıllarda artmış bulunu- yor. 1900-1950 yılları arasında, kalp hastalıklarından ölüm yüz binde 187,4 den yüz binde 355,6 ya yükse- lıyor Halbukı dıger hastalıklardan lüm, yirminci z yılın son yarısın- da bınde 17,2 den binde 9.6 ya düşü- Sosyete hastadır Fizik sağlığımızın kan dolaşımına tâbi olduğu muhakkaktır. Kan dolaşımı durunca herşey biter. Bu- nun gibi ruhi varlığımızın sağlığım ayarlıyan da eyecanlarımızdır Bi- ze şahsiyet veren de bunlard He— yecanlarımızın ölçüsüz oluşu, nini kaybedişi bizim fızık sağlığımı- za da tesır eder. Heyecanlarımızın düzenini bozan da modern hayatın doğurduğu bazı olaylardır. İş hayatı- nın gelişmiş bulunması, endüstri fa- alıyetlerının artması, buyuk şehır- lerin gürültüsü, iktisadi ve siyasi mü cadeleler, fabrika — hayatı, motorlu vasıtaların artmış bulunması geçim zorlukları bizi haberimiz olmadan tesirleri altına almakta, — bizde "st- ress" yaratmakta ve bizi tahrip et- mektedirler. Özet olarak cemiyet hastadır. Artık insanlar teker teker değil, bütün sosyete topyekun hasta- lanmış bulunmaktadır. Şimdi insan bü ir makinanın yedek parçası hâline gelmiştir. Bu makinanın işle- mesi sırasında da çeşitli stresslere ve ruh gerginliklerine uğramaktadır. Bundan da psikosomatik hastalıklar ve kalp - damar sistemi arızaları or- taya çıkmaktadır. Hazım bozukluk- ları, ülserler, kolitler, allerjik hasta- lıklar, astma ve seksüel ahenksizlik- ler, ruh ve akıl hastaları hep bu- günkü sosyetenin ve bugünkü yaşa- ma şartlarının ortaya koyduğu has- talıklardır. Bunlarla mücadele için elimizde bir antibiyotik de yoktur. Artık insanoğlu — mikroplarla değil bizzat kendi iç alemiyle müca- deleye mecburdur. —i A ilâçlar Yeni bir antikoagülan Kanı pıhtılaşmaz hale getiren mad- delere antikoagülan maddeler di- oruz. Bunlar flebit, horoner arter tronbozu gibi bazı hastalıklarda ö- nemli faydalar sağlıyorlar. Şimdiye kadar kullandığımız başlıca antikoa- gülan maddelerin — bazı mahzurları var. Mesela heparin, damar yolundan günde, dört defa, aralıklı şırınga edil mek suretiyle kullanılıyor. Bu durum klinikte ve hasta başında bazı zor- luklar yaratıyor. Dicoumarol uzun bir fasıladan sonra müessir olmağa başlıyor ve zaman kaybına sebeb o- luyor. Ethyldicoumarol her zaman muntazam tesir etmiyor ve tesiri kontrol edılemıyor Şu halde yeni ye- ni ve bu mahzurları giderilmiş bazı preparatlar aramak ve bulmak zaru- reti hasıl oluyor. İşte bu yeni, sentetik antiko- agulan maddelerden biri de Warfa- rine'dir. İsviçre ve Almanya'da bu maddeye marcoumar ve mecumine adları veriliyor. Uzun bir kimya adı var. Dicoumarol formülünün hafifçe değiştirilmesile elde ediliyor. İlaç hem ağız yolundan, m de damar- dan kullanılabılıyor Bir tek dozla 3-6 gün kadar kan pıhtılaşmaz hal- de tutmak kabil oluyor. Dr. E. S. AKİS, 31 MART 1956