bahtiyarları ecnebi muhabirlerdir, zira ancak onlar duruşma safhaları- nı nakledebilmek imkânına sahiptir- ler. Muhakeme eski Adliye binasında başlamıştı. Ancak gelen kalabalığı alacak salon bulunmadığından yeni saraya geçmek lüzumu ortaya çık- mıştır. Sanıklar muhakeme saatini sarayın lokanta kısmında bekledikle- rinden meşhur Kıbrıs Türktür Cemi- yetinin genel başkanı Hikmet Bil en çok latifeye maruz kalıyor. Zira 10- kanta salonu Hikmet Bilin meçhulü değildir, kendisi 6 eylülün arefesin- de Başbakan Adnan Menderesle aynı buluşmuştur. Şimdi herkes " gidi, nerede o günler!.. diye takılıyor 5 eylülde kırmızı plâ- kalı Caadillac' Iardaydın bugün seni sungululer götürüyor met Bil guluyo ve "Düşm kalkmaz bir Allah" diyor. Arkadan cemiyetin nasıl kurulduğunu ve Menderesle neler goruştugunu anla- tıyor. Hakikaten 5 eylülde başbakan Adnan Menderes tarafından ağırla- nan genç hukukçu artık Adliye Sa- rayının lokanta kısmından duruşma kısmına geçmek ü ıkıyor. Zira kendisi 6 7 eylül hadıselerınden do- layı ve "Hükümetin tasvibi olmak- sızın yabancı bir devlet aleyhinde hasmane hareketlerde bulunmak" suçu ile 2 numaralı Örfi İdare mah- kemesinin huzuruna çıkmaktadır. Örfi İdarenin 2 numaralı mahke- mesinin yirmi adet sanığı vardır. Mahkeme heyeti ise dört kişiden mü teşekkıldır Başkan Tümgeneral Hil- mi Beledir. Askeri mahkemelerde sa- dece duruşma hakimi yargıç sınıfın- dandır. Bu davada duruşma yargıç- lığını binbaşı rütbeli yargıç Mehmet. Uluünlü yapmaktadı Üye aza sü- vari albay Ragıp Erdenlerdir. İddia akamını ise binbaşı rütbeli askeri adıl yargıç Fahri Çoker işgal et- ektedir. Sanıkların biri Ankaralı, uçu İzmirli, on altısı işe İstanbullu- dur. Duruşmalar başlamadan — veya dinlenme fasıllarında sanıklarla avu- katlarının etrafını bir çember riyor ve sohbetler yapılıyor. böyle anlarda bütün gözler onların gazetecilerdir. Avukatlar arasında İlhami Sancar, Hayri Alpar, Hüsameddin Cındoruk Cehdi Türel, Suad Tahsin Türk, _Mu— zaffer Erer, Halid Ulusoy, Taki Ögel her celseye geliyorlar. Sohbet esnasında herkes bir hatı- rasını naklediyor. Zaten ortada hatı- radan başka şey yok. Bunların acıla- rı bile, üzerinden zaman geçtiği için acılıklarını kaybetmişler. Bilhassa gençler 6 eylül gecesi İstanbulda Vi- lâyete giderek Validen Ok meydanın- da "intizamlı ve sınırlı" bir miting yapma müsaadesi istediklerini güle- rek anlatıyorlar. Bu arada "deşarj" kelimesi sık sık işitiliyor. Hemen hepsı Neydi o akşam" diyorlar. Bunlar sanıkların gösterdikleri şahidlerdir. Sıraları geldiğinde ifade- AKİS, 10 MART 1956 Hikmet Bil Cadillac'tan ötesi ilerini vereceklerdir. Ancak kanun gazeteciyi mahkeme duvarının — ar- kasında geçecek hâdiseleri yazmak- tan menetmektedir. O bakımdan hâ- diseler daha ziyade kararla açıkla- nacakmış. Kararın ise Örfi İdare müddetinin hitamından evvel verile- bilmesi bakalım kabil olacak mıdır? Koridor sohbetlerinde Emin Yalmanın Kıbrıs Türktür Ce- miyeti idare heyetiyle o zaman ara- sının iyi bulunduğu hükümet arasın- Orhan Birgit Sanık avukat YURTTA OLUP BİTENLER da bir irtibat Vazifesi gördüğü ma- kalelerde anlatılm İzmirli sanıklardan Fikret Florat avukat, Nuri Erdöl gazeteci, Burha- neddin Asutay sendika — başkanıdır. Zaten sanıklar arasında adeta ekse- riyet avukatlarla gazeteciler ve — iş- çilerle gençlik temsilcilerindedir. Bur haneddin Asutay açlıktan şikâyetçi. tamirden gelmiş, burada neyle çineceğini - kimse sormamış "Bari tevkıf etsinler emek yiyebile- iye sinirli sırıırlı soylenıyor Celse araları uzun sürmüyor. Sa- nıklar mübaşirin sesile sohbeti bıra- kıyor ve mahkemeye giriyorlar. larla beraber dınleyıcıler de sıraları dolduruyor ve kapının önüne kadar yığılıyorlar; Mevzuun alâka uyandı- rıcı bir olduğunda zerrece şuphe yok. Başbakanın Liman lokan— ariosu "kasaba papazı" dıye vasıflandırıp Yunan hükümetini onunla görüşüyor diye tenkid etme- sinden bir kaç gün sonra "hükümetin tasvibi olmaksızın yabancı bir dev- let aleyhinde hasmane hareketlerde bulunmak" suçunu işlemiş bulun- maktan sanıklar kürsünün önündeki sıraları işgal ediyorlar ve başkan celseyi açıyor İşte iki günde bir İstanbulun yer Bilin buluştukları lokanta salonunun, hemen civarında 6 eylül hâdiselerinin sanıklarının duruşması devam eder- ken koridorlar böyle bir manzara arzediyor. C.M.P. Karanlıktan aydınlığa Bu —haftanın başında, uzun zaman- an beri karanlığa gömülen bir i- sim tekrar gazetelerin birinci sayfa- sında göründü: Osman Bölükbaşı Hakikaten bir müddettir Osman Bö- lükbaşı ve dolayısiyle C.M.P. derin bir sessizliğe dalmıştı. Evvelâ Mec- listeki Menderes IV. kabinesinin ten- kidi, müteakiben Bütçe muzakerelerı baş Tolleri sırasiyle C.H.P e Hür ne vermiş, üstelik yaz aylarının faal partisi C.M.P. bir kompleks i- cinde âtıl kalmıştı. ram tenkidi ve Bütçe müza- kerelerini nihayet mevzii hadiseler saymak kabildir. Ama C.M.P. li li- derler Hür. P. nin ortaya çıkmasiyle küskün bir tavır takınmışa benziyor- lardı. Bu halde garip bir kıskançlık hissi sezilmiyor değildi. C.M.P. li li- derlere göre Hür. P. nin kurucuları kendilerinin senelerden beri söyle- diklerini tekrar ederek D.P. den ay- fakat birer yıldız oluver- Osman Bölükbaşıya bakı- lırsa Adnan Menderese açıktan hü- cum etmeye cesaret edemiyenler de ür. P; ni övmek suretiyle D.P. Ge- nel Başkanının şiddetle aleyhinde bulunmak fırsatım ele geçirmişlerdi. Halbuki şiddete karşı ilk reaksiyonu gösterenler C.M.P. li siyaset adam- larıydı, evvelâ onlar mahkemelerde eziyet çekmişlerdi, evvelâ onlar ha- 9