KALKINMA İş başına geçen politika adamları- mızda garip bir ruh haleti sezılı— yor. Bir takım hakikatleri ya den keşfettikleri zehabına kapılı ar. Seneler senesi başka mem lerde başka — politikacıların dikleri usulleri tutup getiriyorlar, bunların ne netice verdiği bilindiği halde hiç bilinmiyormuş gibi dav- ranıyorlar, vakıalara inatla gözle- rini yumuyorlar yaptıklarında kera- met görüyorlar ve a mühimi ke- ramet görmeyenlere karşı yumruk- larını sıkıyorlar. İşte tipik bir mi- sal: Kalkınma!. İktidarı D. P. devraldığı zaman pek çok derdı, pek çok ihtiyacı, pek çok eksiği mevcut bir memleke bulmuştur. Elbette ki C H. P. 27 se- vatanın temelini atmıştı. Ama iktisad politikasının şiddetle silke- lenmeye, arının bazı m vardı. Bun lar iktidar değişmeden olmazdı. bir geni rüşe, kısaca canlılığa ihtıyaç his- sedılıyo rdu. O çok dert, o çok ih- o çok eksik yorgun bir parti n daha seneler senesi or- Bır tarafından, belki gayrışuuri olarak ama mutla- ka ve mutlaka bu göz önünde tutu- larak iş başına getirilmiştir. 1950'nin hemen akabinde, has- reti çekilen canlılığın devlet idare- ize girdiğini görmemek imkân- sızdır. İyiye doğru gidişimizin tem- posu o tariht hızl ış, bir çok me kavuşturulmuştur. kulan on binlerce traktörden D. P. nin bugun ü rejimi mazur göster- için mütemadiyen sayıp dök- bir alay e- mevzuu zihniyet degışıklı— ğinin hayırlı neticeleridir. bu yana bir imkân artmasının mev— cudiyeti hasıl görülmez?. İmkân artması!.. Türkiyeye lâzım olan, hakikaten buydu. Ama bizden evvel başka mem- leketlerde — de bu neviden "süratli gelişme"ler olmamış değildi. Bun- lardan bazıları »mille tlen başarıya ötürmü azıları ise sahiplerinin başlarına yıkılmıştı. Cesur kararla— rın patenti D. P. iktidarında olma- mak gerekir. Kalkınmış her mem- leket o yoldan kalkınmıştır. Ancak AKİS, 10 MART 1956 cesur kararlar, bünyelerinde bazı tehlikeler. — taşırlar. üyük çapta devlet adamları onlardır ki hamle- bir muayyen dönüm noktasında kendilerine hakim ol i manlık olan ejdere eserlerini yedir- memişlerdir. Bizim şıka etimiz P. liderlerinin o büyük imtihanı ve- rememeleri üstelik veremedıklerını de kabul etm eyıp kalkınma hare- ketlerine cezbe veya "İktisadi is- etiketler iba- rettir. Kendilerini aldatsalar da, bi- zi aldatamayacaklardır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiç bir anında — nüfuz ticareti ve suistimal hıkayelerı bugünkü kadar salgın hale gelmemiş ve Hulusi Köymen Bir suç varsa ortaktır huriyetin tarihinde hiç bir iktidar bunlara karşı kulağım böylesine ka- panmamıştır. Nüfuz ticareti ve suis- timal cesur kararlarla kalkınan her memleket bahis mevzuu dönüm noktasında devlet adamlarının kar- şısına çıkmıştır. Zira o dönüm nok- tasında iktisadi konjonktür dalave- e pek müsait hale gelir ve her milletin içinden mutlaka dalavere- ciler çıkar. Mesele menfaatperestle- rin teşvikiyle mürakabeyi yok et- | 2 meye — değil, daha da geliştirmeye çalışmaktır. Bir iktidar mılşete dö- nüp "kemerinizi sıkınız" demek hak kına sahip olmak için su gibi ber- Lütfen soyler misiniz bu, tenkidci Hamid Şevi İnceyi nüfuz ticareti yapıyor diye partiden kovup onun şikâyet mev- lerce tefrika edilen banka muamele- lerinin üzerinden sünger geçirmek, çiftlik kiralama işlerini duymamaz lığa gelmek manların resmi zevcelerinin — altına Pariste hususi adillac'lar vermek, b m ar- ak veya meteliksiz ideal arkadaşlarının beş yaptıkları muazzam servetleri sırf gizli kalmış tıcarı de- Hak elbette e kö- soylenenler sını decekler, her şeyin muhalefetin başı altından çıktığım onun yok edilme- si gerektiğini söyleyeceklerdir. Bun- gönlüne taht muşlar, inananlar hiç beklemedikleri anlarda alaşağı edilmişlerdir. — Alaşağı edılmışlerdır eserlerine — hakikat yatuk ol- tur. İşte Peron! Arjan ini kal- kındıracağım. Arjantinlileri sefalet- n kurtaracağım diye baş eser dince bir de bakıldı ki kalkman dik- tatörün kayın biraderi Juan Duarte ile bir kaç eş dosttur. Ejderin ikinci başı ilim düşman- lığıdır. Cesur bazı kararlarla mu- vaffakiyetler kazanan Hitler en- mareşallerden fazla ilminden, strateji sanatın- dan anlar ordugü an her kaybetmiştir. İktisad kıtaplarım farfaı'a ıktısadcıları ayak na asyon, deflasyon, şuymuş, buymuş..." diye konuşan devlet kendılerıne hem ba - ladıkları ışlere mleket- i fakat aynı zamanda bir ihtisas erbabıydı. Bütün bunlar bir kenara bırakı- lıp rasyonel olması etlere "cezbe" adı verild tandaş için Kalkınma artık ıstırap- tan başka mana taşımaz. zaman kalkınan millet degıl bazı ideal ar- kadaşlarından ibarettir. solini İtalyasında olduğu g malüm hakikatleri yem baştan de- neyi eşfe çalışması XX. asrın i- kıncı yarısında beyhude bir gayret—