SİNEMA latmasmdaki başka delilidir. müziği kabiliyetsizliğinin — bir olarak kâh Shosta- kovıtch in 5 inci Senfonisini, — Stra- vinsky'nin "Bahar Ayini" — süitini kâh Sadi Hoşses'in peşrevlerini, se- mailerini dinlemek pek tatsız bir te- zat teşkil ediyordu. Yovakim Filmerides'in fotoğrafla- Gürzap'ın hiçbir fevkaladelıgı Neriman. her zamankı gibi soyunuyor, giyiniyor, nasılsa öldürmeği İnan ise uykudan zorla kaldırılan bir adamın abus yüzüyle dolaşıp duru- T. Hollywood Rüyası Her yiğitin kalbinde bir aslan yat- tığı gibi sinemayla er uğraşan da rüyasında Hollywood'u görür. Ba- zıları bu rüya ile yatar — kalkarlar, bazıları da rüyalarını gerçekleştir— menin yollarını arar 1948 yılında Türkiye Devlet Kon- servatuarı genç aktörlerinden biri emellerinin artık tahakkuk edeceği- ne inanıyordu. Senelerce sabretmiş, kıt kanaat geçinmiş, fakat istediği nihayet olmuştu: Amerikaya doğru yola çıkıyordu. — Amerika teşebbus— ler memleketidir. Ama bu bütün te- şebbuslerın mutlaka muvaffak ola- cağım ispat etmez. Bir bakarsınız aslen Kayserili Elia Kazan ufak ti- yatro gruplarından Broodway sahne- lerini geçer daha sonra Hollywood da bütün sinema endüstrisinin el üs- tünde tuttuğu bir rejisör olur. Bir bakarsınız. Fritz Lang gibi Alman filmciliğine dünya — sinemasında ye- rini kazandırmış bir şahıs kovboy filmleri, gangster filmleri arasında kaybolur gider. Nihad Aybars'ın Amerikada ni- çin daha fazla tutunamadığını, ade- ta bir itiraAfname olan filminde anla- mak kabil. zaman kabiliyetini Rejisör'e takdim edildiği göstermek için Nihat Aybars Filmin her şeyi 28 Hollywood Rüyasından bir sahne Bir seyahatten — hatıralar okuduğu tirad herşeyi ortaya koyu- yor. Aybars Amerika hatıralarını 35 mm. lik küçük bir makine ile tespit etmeğe çalışmış. Sonra Türkiyede sahnelerin de eklenmesiyle inema uzunluğu verilmiş. Tabii hâdiselerin akıp gi— debilmesi için bir de hikâye lâzım. Aybars bu hikâyeye bir zabıta vaka- sı sokuşturacağı yerde tamamen kendi karşılaştıgı güçlükleri Holly- wood'ın aslında ekleşemiyen bir rüya olabılecegını anlatabılseydı si- nema salonunu dolduran davetlileri her halde daha az güldürecekti. Fil- mi de muhakkak ki daha doküman- ter bir şekıl alacaktı. Am yapma- mış, küçücük makinası, kıt imkân- ları ile konulu bir macera filmi çe- virmeğe kalkışmış kı böylece muvaf- fakiyetsizliği — başt kabul etmiş. Mamafih Aybars fîlmınde bir yıldız Din olduğunu ne kadar iddia ederse et- sin, hiç değişmeyen bol elbisesi iki renkli ayakkabıları hakikati söylü- yorlar. Amerika ile Türkiye arasında mekik dokuyaı'ak fılme bır hareket verilmek istenmiş. t bu gidiş gelişler ve hadıseler oyle çocukca ki bilhassa ön sıralardaki — seyircilerin kahkahalı takdirlerine mazhar olu- yor. Amerikadaki kızı temsil eden Jeanne Smalleyin şansı da Nihal Aybars'ınkinden — pek farklı olmasa gerek. Rejisör, 'Senarist, aktör Ay- bars kürkçü dükkanına döndü. Jean- ne Smalley-ihtimal ki daha Holly- wood rüyasını görmektedir. Bu ha- tıralar bugünkü haliyle bir aile top- luğunda eşe dosta gösterilseydi çok ilgi çekici olurdu. Evdeki perdeden sinema salonundakı perdeye atlamak biraz fazla cür Yolu Onheş Günlük Dini ve İçtimai Dergi Çıkaranlar: Profesör İsmayil Hakkı Baltacıoğlu'nun idaresinde din mütefekkirleri ve içtimaiyatçılar 15 MARTTA Çıkıyor AKİS, 10 MART 1956