La Traviata'dan sonra Devlet Başkanı Sanatkar seven muhtelif köşelerine çekildiler, ya da rejideki umumi anlayışla tezat teşkil edecek kadar klâsik bir stilde, sah- nenin önüne gelerek doğrudan doğ- ruya salondakilere teganni ettiler. rkestra iyi hazırlanmıştı. Pek temiz bir refakat dinlemek mümkün oldu. Ancak, ifade cihetinden bunun tamamen Mozart olduğu söylenemez- di. Bestekarın canlı, enerjik, hattâ mizahi musikisi, sadece temiz, lâkin duygu ve ıfadeden mahrum olarak icra edildi. erin umumi temposun- da da bazı tezadlar dikkati çekiyor, bilfarz, muhtelif, sahnelerde rastla- nan tutukluklara mukal)ıl resitatif- ler nefes nefese söyleniyor! Soprano partileri için ayrı renk- lerde seslerin seçilmiş olması pek isa- betli bir hareket olarak kaydedilebi- lirdi. Bir tanesi hariç, hemen bütün tilerin marke edilerek söylenmesinin hikmeti şefte aranıyordu. Lâkin bahat Tekebaşın (Donna Anna) te mi ürüzsüz sesinin eski hacmini muhafaza ettiği ve diğerlerini bastır- dığı - bilhassa ensemble'larda - dik- katı çekti Ali Kopuk rolünü pek iyi can- landıran, sahnesi kuvvetli, fakat ses- siz bir Don Juan'dı. Her iki temsilde de hasta olarak sahneye çıktığı için n bir neticeye varma dı Devlet Operasında buffo bas ol- madığına gore, Leporello rolüne Hil- mi Girginkoç'un çıkması isabetli ad- dedilebilirdi. Nitekim gerek ses, ge- rek sahne bakımından en fazla is- tikrar Girginkoç'da müşahade edil- di Lâkin temsilin en sempatik tara- fim Zerlina - Masetto — çifti (Az un - Selim Unokur) teşkil edıyor— anlı, sevimli hareketleri ve kuv- vetlı sahnesine rağmen Azra Gün süratli pasajları geçiştiriverdi. Se- lim Ünokur'un tamamen doğru en- AKİS, 10 MART 1956 tonasyonla — teganni ettiği söylene- mezdi; fakat sahneye kolayca intiba- kı bu ufak pürüzleri unutturdu. Sa- dece dayak sahnesinde kahkahalar atarak ağlaması pek sempatik karşı- lanmadı. Sevda Aydan'ın (Donna Elvira) dramatik ses rengi guzel olduğu hal- de, tekniği henüz ... Nefesini daha iyi kullanabılseydı, tizlerdeki bazı zorlamalarına rağmen a İyi netice alması müm) U ars (Don Ottavıo) diğer rollerınden farksızdı Büyük bir gay- retle okudu iki aryaya rağmen sahnedeki mevcudıyetını dahi hisset- tiremedi. Ayhan Baran'ı pek kısa bir rolde dinledik (Don Pedro).. İlk temsilde bir reji hatası yüzünden' sahnenin pek gerilerinden teganni etti. Dolayı- siyle ses hacmi, heyke ın azametı yanında pek lak kaldı., laşılam ıkıncı temsılden ıtıbaren bu hata duzeltılmış, kendi- sine yakın plânda yer verilmişti. Bi- lindiği gibi, Mozart bu davet sah- nesinin dramatizmini bılhassa, orkest- rasyonla vermek — istemiştir. De- gerlı basın tertemiz, pürüzsüz sesi geniş hacmi ile buradaki dramatik atmosferin artmasında hemen orkest ra kadar tesirli oldu. Koro, lüzumsuz yere küçültül- müş, dolayısiyle, korolu sahneler a- deta karikatürize edilmişti. Hâsılı, “Don Juan" daha ziyade reji hata- ü sıkıcı kasvetli bir temsil olup çıkmıştı. Gene aynı kad- ro ile, lâkin değişik şartlar ve ba- şarılı bir reji altında sahneye kon- muş olsaydı, daha fazla başarı elde edilmesi mümkün olabilirdi. Ö. La Traviata Orkestra şefi elindeki bageti hid- detle sallayarak, sahnedeki artis- te bağı Veremle Sava, Demeğının tertiplediği ve bazı İtal- MUSİKi yan artistlerinin de ıştırakını temin ettiği Verdi'nin Traviata'sı tem- sil ediliyordu. Öfkesine hâkim ola- mıyan orkestra şefi Torino radyosu dınleyıcılerının çok iyi tanıdıgı Ar- turo Basile idi. Nuri Turkan'ın hal- kın alkışlarının bitmesini bekleme- den ve orkestradan önce parçaya gir- mesinden hiddetlenen maestro sanat- kâra bağırmaktan kendini' alakoya- mamıştı. O gece adeta her şeyde bir aksilik vardı. Nuri Turkan orkestra şefinin hiddet yıldırımlarını üstüne çekerken, operamızın yıldızı Leylâ Gencer de bu sefer hayranlarını ma- alesef sukutu hayale uğratıyordu. Violetta'yı oynayan Soprano Gencer, bir müzisyen olarak başvurmaması gereken hilelere kaçarak, geçen bu adar zamanın kendisini ne kadar olgunlaştırdığım göstermek fırsatını kaybediyo: Leylâ Gencer belki de rahatsız bulundugundan işin — kolay yoluna saptı lçülü oynamak iyi bir şeydir. İyi bır sanatkâr ölçülü oynar. Yal- nız bu ölçülü oyunu değerli ve ma- nalı kılan bir çerçeve vardır. Leyla Gencer işte bu çerçeveyi kırdı: Öl- çülü oynuyor görünmeyi, halta hay- ran etmek için bir vasıta addetmek tasvip edilemezdi. Kıymetlı soprano ses bakımından da ayni oyunu yaptı. Hemen bütün partisi boyunca müba- lagalı pianissimolarıyla herkese 'mar gue" ediyormuş hissini verdi. Bu bel- ki de forte ve tiz notlarda sesinin sallanmasını gizlemek ıçın bir çare idi. Her halde o akşam sesi formun- da değildi. Misafir tenor Carlo Zampighi, Alfredoda umumiyetle iyi idi. İtalyan geleneğindeki oyunuyla operaya ha- kiki atmosferini — verdi. Bir de bazı tiz notaları zorlamasaydı ve arada sırada gırtlaktan söylemeseydi. rolünde misafir bariton Re- mo Iorı nın çok güzel — bir sesi var. Fakat öyle anlaşılıyor ki, sahneye çıkmak fırsatım ilk defa karada bulmuş. Bu sebeple olacak bütün o- yun boyunca gözünü şeften ayıra- Korkudan ne yapacağını bil- mez bır hali vardı. İori, disiplinli bir çalışma ilcilerde çok şeyler yapa- bilir. İstidadı daha şimdiden onun yabancı bir memleketin sahnesinde misafir sanatkâr olarak alkışlara mazhar olmasını temin etmiştir. Ankaralı Devlet operasının artistleri içinde La Traviata'da kendini gösterme- yi beceren — Marki rolünde Ayhan Baran oldu. Tikleri bir yana bırakı- hrsa, dolgun ve renkli sesi ile, ba- şarılı oyunuyla uhdesine düşeni tam manasıyla yaptı. Gastone rolünde Nuri Turkanın vibratosunu bir dü- zene sokması 1lâzım. Vibratosunun genişliği nerdeyse bir "tierce"i bula- cak. Alkışların bitmesini beklemeyi ogrenmesını tavsiye etmeye de her- halde lüzum kalmamıştır. Baron ro- ündeki Nevzat Karatesınden bi- raz ses çıkması beyhude yere beklen- di. Flora'daki Behire Özokan'ın sesi 31 artistler