YURTTA OLUP BİTENLER Dış Politika Bir revizyon lüzumu Önümüzdeki haftanın başından iti- ren umumi efkârın dikkat na- zarları dış politikanın üzerine çevri- lecektir. Bundan bir kaç sene evvel böyle bir ihtimal iktidarı çok sevin- dirirdi. Kira bu suretle iç politika me- seleleri ikinci plana geçer ve hüküme- tin diplomatik sahadaki tutumunu muhalefet partileri dahil, herkes al- kışlardı. Hattâ geçmiş yıllarda D.P. liderlerinin kasden dış münasebetler le ilgili hadiseler yarattıkları ve dik kat nazarlarını oraya çektikleri ha- tırlardadır. Şimdi vasiyet değişmiş- tir, artık dış politikamız son zaman- lardakı vahim bazı hatalar yüzünden partiler arasında tenkid mevzuu ha- line gelmiş ve gerek C.H.P., gerekse ür. P. ana prensiplerin haricinde iktidarın dış politikasını asla tasvip etmediklerini resmen bildirmişlerdir. Dış politika yalnız siyasi partiler için değil, geniş halk tabakaları ba- kımından da şu anda gunun en mü- him meselesidir. Bırakıma büyük şe- hirleri, küçük merkezlerde dahı halk iktidarın diplomasi sahasındaki ha- reket tarzım ender rastlanan bir alâ- kayla takip etmektedir. Bilhassa bu alâkanın neticesindedir ki bir çok sahasındaki mezi- ad uzak tuttuğu İkinci Dünya, binde ortaya çıkmış bulunan İsmet tnönüye çevrilmiştir. Vatandaşların geniş bir ekseriyeti Başkanının fikirlerinin bilinmesini ve daha mühimi kaale alınmasını iste- mektedir. Bunun yanında, pek çok sa- yıda münevver milletvekilini sinesin- de toplayan Hür. P. nin dış politika mevzuunda görüşünü de iktidarın hesaba katması gittikçe umumi bir temayül halini almaktadır. Eğer ar- zuyu kısaca hülâsa etmek gerekirse: dünya hadiselerinin bugünkü duru- mu karşısında millet, emniyete ka— vuşmak için partiler arasında müş- tereken kararlaştırılacak milli bir siyasetin Dışişleri Bakanlığımız ta- rafından — tatbikini beklemektedir. Halbukı D.P. liderleri kendileri için r koz yerine geçecek olan bu şid- detlı isteği dahi görememekte, bir yandan “"İnönü kompleksi" diğer taraftan Hür. P. kurucularına karşı duyulan hiddet onları hayırlı bir yo- la sapmaktan maalesef menetmek- tedir. Halbuki müşterek bir milli po- litika bir çok derdimizi ve müşkülü- müzü halledecektir. Bir İngiliz misafir "Umumi efkârın dış politika hadise- lerini ön plâna alması pazar günü lngıltere Dışişleri Bakanının memle- gelmesiyle başlıyacaktır. n Lloyd hükümetinin 'eski bir borcunu ödemiş olacaktır; zira seyahat Menderes ve Koprulunun se- nelerce evvel Londraya yaptıkları.se- yahatin iadesi mahiyetini taşıyacak- 4 İngiltere Dosyaları tır. Hakikaten geçen zaman zarfında Sir Anthony Eden Dişişleri Bakanı iki defa Ankaraya gelmeyi tasarlamış, fakat ikisinde de bir ma- ni çıkmıştı. Hak oyunu üç olduğuna göre Mr. Selwyn Lloyd'un, geleme- diği takdirde bır mazereti de bulun- mayacaktır. Ingıhz Dışişleri Bakanıyla görü- şülecek en mühim mesele elbette ki Kıbrısla alakalıdır Menderes hükü- metinin bu mevzudaki çapraşık tutu- mu ve hakiki durumu bir türlü a settirmeye yanaşmak istememesi bır fikir beyanım güçleştirmektedir. Şu satırlar yazıldığı sırada hükümetin görüşü Başbakanın ideal arkadaşla- rından - resmi sıfat taşımamakla be- raber - Fatin Rüştü Zorlu tarafından Mecliste ifade edilen noktadaydı: Adanın statüsü değiştiği - takdirde Kıbrıs Türklerin olacaktır! Halbuki bu haftanın başında Londrada Avam Kamarasında resmen açıklandığına göre Ingiltere “geniş bir self-govern- ment" i "derhal" vermeyi kabul et- miş, fakat müzakereler Makarios'un daha fazla taviz koparma gayretleri yuzunden suya duşmuştur Başpapaz "self-determination" etmiş ve kurulacak parlamentoda temsilin nüfus nisbetine dayanması- nı istemiştir. Bu parlamento azaları- nın beşte dördünün Yunan, beşte bi- rinin Türk olmasını, yani adanın mu- kadderatının Yunanlıların eline geç- mesini istemekten, başka mana taşı- mamaktadır. Boyle bir parlamento- nun alacağı ilk kararın da ne olacağı herkesin malümudur: Yunanistanda birleşme. Hâlbuki Orta Doğuda statüko İn- gılızlerın aleyhine süratle, dememek- olduğundan Londra hükümeti Kıb- rısı elden çıkarmamak içip 'bütün ça- relere başvuracaktır.Adanan bir üs üzerinde ısrar , Büyük Elçiliği ortaya serilecek olarak tutulması Maltanın da emni- . yetim Bağlıyacaktır. Ancak Amman- dan da çıkarılmış olan İngiltere bu- na ne vakte kadar muktedir olacak- tır? İngilterenin Orta Doğudan çe- kilmesi meydanı tamamiyle Ameri- an - Rus rekabetine bırakmıştır. Halbuki Londra, bizim de dahil bu- lunduğumuz bu bölgede iyi veya kö- tü bir muvazene unsuruydu. Ürdünün genç kralının meşhur Glubb paşayı kendi elile topraklarının dışına çıkar- ması Bağdat Paktı üzerinde de tesir icra edecek bir siyasi hadisedir. Et- rafımızda bunlar olup biterken bıyık— ları muntazam kesilmiş bir zatın "İn- giltere Kıbrıstan çekilirse ada Tür, kiyenin olacaktır diye yuksekten atmasını ne dereceye kadar ciddiyet- le kabili telif gorebılırız tamamiyle meçhuldür. Bunu m başı kuma gömmek arasında zerrece fark oktur; zira görmesini bilen gözler etrafımıza — baktığında başka haki- katlerle karşılaşmaktadır. — Londra hükümetleri Filistinden de meseleleri- bir hal yoluna sokmadan çekilmeye- ceklerini bildirmişlerdi; ama günün birinde araplarla yahudileri — boğaz boğaza bırakarak vatanlarına dön- düler. Hindistanda da yerlilerin ara- larında anlaşmalarım bekliyecekleri sanılıyordu; ancak ihtilâfları olduğu gibi terkedip muhtariyet veri verdiler. Zira İngilterenin Kıbrıstan çekilmek istemiyeceğinde kimsenin zerrece şüphesi yoktur, fakat dış politikanın XX. asırda bir imkân meselesi oldu- ğunu ve mahir diplomasilerin bu im- kânları hazırlamak babında maha- retlerini gösterdiklerim anlamamız zamanı gelmiştir. Zorlu bir iktisadi politikanın zararlarından sonra zor- lu bir dış politikanın sıkıntılarını çek- meğe bu memleketin takati yoktur/ Kıbrıs meselesini — milletimizin AKİS 10 MART 1956