üç eski bakanı İstanbul teşkilâtının fillı müfettişi tayin eski Hulusi Koym nle Hayrettin Erkmen ve Osman Kapaniydi. Son iki gençten nasıl bir fayda beklediği ancak Genel Başkanın bildiği bir hu- sustu; zira bunlar partici vasfı taşı- maktan çok uzaktılar. Grupta parti- ci olan Hulusi Köymendi. Müfettiş- ler bilhassa sarolist diye tanınan ve partiden "menfaatçılık" suçuyla u- zaklaştırılmış olanlarla temasa geç- tiler. D.P. içinde Köprülü, menfaatçi hizbin sevmediği adamdı. Menfaatçi hizip onun şahsında bir mani görü- yordu. Gerçi alaturka bir politikacı olan Dışişleri Bakanı şimdiye kadar kendisinden istenilen hemen her şeyi yapmış - bir kaç istisnasıyla -, kendi- sine reva görülen her muameleye te- vekkülle katlanmıştı. Ama şahsı iti- bariyle dahi menfaatçi hizbin menfa- atlerine darbe indiriyordu. Zira Köp- dnan Menderes idareyi kendisin- den devralmak için bir ekibin mevcu- diyetini hissediyor ve endişeleri bu yüzden artıyordu. Prof. Köprülü par- ti içinde Genel Başkanın yerini ala- bilirdi. Başbakanlığa gelince bazı ku- rucuların Kedim Ökmeni hararetle tuttukları artık inkâr kabul edilmez bir hakikat haline gelmişti. O halde Adnan Menderes için yapılacak olan kuvvetler muvazenesini değiş- tirmek, tekrar eski ideal arkadaşla- rına dönmekti. Grubun vaziyeti Fakat unutulan mühim bir faktor : D.P. Meclis Grubu. B ta ıçınde milletvekillerinden bir çoğu seçim bölgelerinde tetkikler ve te- maslar yapıyorlardı. Halk her yerde onlara ıstırabım haykırıyordu. letvekilleri memlekette — durumun Menderesin kürsüden tasvir ettiği durum olmadığım anladılar. 2800 ha- Menderes - Sarol Dağ dağa rülülere ve bilhassa Büyük Köprü- lüye senelerden beri pek çok şıddetlı hücumlar yapılmıştı. Profesörün ge- rek iç politika, gerekse dış politika anlayışı tenkid olunmuştu. Polemik- ler cereyan etmış ve hattâ soguşul- müştü. Ama Köprülüler hakkında tek gün bir tek gazete her hangı bır nüfuz ticareti imasında bulunmamış- tı. Köprülüler başka bazı vatandaş— lar gibi ticari bir dehaya sahip bu- lunduklarım D.P. iktidara geçtikten sonra ispat edenlerden değillerdi. Is- tanbul teşkilâtında da Orhan Köprülü menfaatçi hizbi temizleme yolunu tutmuştu. Ancak parti içindeki kon- esi Dr. Mü- errem Sarollar. Fatin Rüştü Zorlu- lar gibi haklarında Meclis tahkikatı devam ettiği için kendisine sıkı sı- kıya bağlı kalmak zorunda olan boy- nu büküklere dayanmak zorunda bı- rakıyordu. Hiç olmazsa onlardan e- mindi; hiç olmazsa onların Genel Başkanlıkta gözleri yoktu. AKİS 10 MART 1956 kavuşmaz.. tası unutulmamıştı. Her tarafta ilk söz o oluyordu. Bunun yanında Mende- s XV. kabinesinin vaadlerinin akı- betı soruluyor, nüfuz ticareti hadi- seleri üzerinde hassasiyetle durulu- yordu. Milletvekilleri Ankaraya do- lu geleceklerdi. Onlar dolu haldeyken an Menderesin tekrar eski ideal arkadaşlarını etrafına toplaması ve vvet gösterisini böyle yapmaya kalkışması elbette ki muazzam bir hataydı. Fakat grubu sinirlendirecek ha- reketler burada bitmedi. Bütçe mü- zakereleri sırasında pek çok millet- vekilinin kapalı kapılar arkasında her gün soyledıklerını kürsüye çıkıp ifade eden Ziya Term D.P. - Kas tamonu) hakkında meşhur Muşterek Haysiyet Divanı bir ekseriyete dahi sahip olmaksızın harekete geçti. Zi- ya Termen için yapacak tek şey var- dı: istifasını göndermek. Nitekim o da öyle yaptı. Kastamonu milletve- kili diyordu. ki: YURTTA OLUP BİTENLER "— Eğer partiden ihraç edilecek bir adam aranıyorsa, o ben değilim, Adnan beydır Bu sözün kulakta kalan cinsten bir söz olduğunda ve “"tuttuğunda" zerrece şüphe yoktu. Fakat takibat orada kalacağa benzemiyordu. İstan- bulda Örfi İdarenin uzatılması aley- hinde rey veren milletvekilleri hak- kında da bir hareket hazırlığı sezili- yordu. Genel İdare Kurulu milletve- killerini reylerinden dolayı dahi ka- bahatli bulan bir zihniyete kendisini kaptırmışı anı Partinin sevk ve idaresinde disiplini "istediğini yap- tırmak" mânasında anlayan bir zih- niyet gittikçe kuvvet buluyordu Or- dudaki D.P. kongresinde seçilen il i- dare kuruluna işten el çektirip, rey alamıyanı başa zorla getirtmek te- şebbüsü de bunun başka bir numune- siydi. Bu, Ordudan binlerce istifaya yol açmıştı. İşın başka üzülecek ta- rafı Genel İdare Kurulunun böyle ha- reketlerinin but mesuliyetinin Prof. Fuad Köpn'ilü üzerine yıkılma- sıydı. Halbuki bu, Dışişleri Bakanı- nın oynamaya başladığı yeni role ta- ban tabana zıt bir tutumdu. Prof. Fuad Köprülünün o neviden hareket- lere alet olmaması gerekirdi. Halbuki oluyordu. Meclis açılınca Bütün bunlardan çıkan mâna şu ta- til lıaftalarının bır hazırlık dev- resi olduğudur içindeki iki grup a kendisini buyuk mücadeleye ha- zırlamakta, kuvvet toplamaktadır-. Her halde iktidar partisinde büyük bir huzursuzluğun hüküm sürdüğü ve düşmekten son derece korkan lİi- derlerin ne yaptıklarım bizzat ken- dilerinin bilmedikleri bir hakikattir. yerleşmiş, muhakemesi kuvvetli, ce- sur ve dırayetlı, kendısıne güveni bu- lunan ve hizm “şahsına hizmet" ise maalesef henüz ufukta görünmü- yor veya o istidada sahip zannedilen- ler bir türlü fasid daireden kurtula- mıyorlar. Bu arada, pek çok kıymet- Hi zaman heba oluyor. Cumhurbaşkanlığı Bu da bir yatırım Büyük Millet Meclisinin kış tatili- ne gireceği gün Başbakan Adnan virecek tesislerin, eserlerin tafsilât- l bir listesini kürsüden okudu. Ken- disinden evvel konuşanlar da vatan- daşın bu Kalkınma devresinde keme- rini sıkması tavsiyesinde bulunmuş- lardı. 1960 yılında halk için bir halk hükümeti kurmak uzere halkın ha- kikaten serbest reyile bi ekseriyetin tensıbıle is başma gelen D. P. lı bir yatırımı maalesef Başbak teye ithal edılmemıştı is mevzuu eser de muhtemelen ma- Z