bir devlet adamı olduğunu söylemek- le iktifa etmiştir. asın toplantısını yaptığı günün akşamı radyo ve televizyonla Ameri- ka halkına hitap eden Eisenhower, bu konuşmasında da, kendisini aday lığım ikinci bir kere daha koymağa sevkeden âmiller üzerinde durmuş- tur. Bu kararı haftalarca düşündük- ten ve birçok dostları ile çalışma arkadaşlarına danıştıktan sonra al- dığım söyleyen Eisenhower, başkan- lık vazifelerini her zamankinden daha iyi ifa edebilecek bir durumda olduğuna inandığı 1ç1n adaylığım bir kere daha koymağa karar verdiğim açıklamıştır. Eisenhower "Dört sene- lik — çalışmalarım sırasında, Ameri- ka'yı bir seçim devresi içinde gerçek- leştirebileceğimi sandığım gelişme safhasına — ulaştıramadım, demiştir. Eğer Amerika halkı beni tekrar se- çerse, ben ve arkadaşlarım tarafın- dan çizilmiş yolda ilerlemeye devam etmek kararınday Kararın Amerıka 'dakı akisleri Eisenhower'in — kararı, Washington- dan gelen haberlerden anlaşıldığı- Cumhuriyetçileri sevince suruklemıştır Cumhuriyetçi Leonard Hall'a göre bu, Amerikalılara verile- bilecek en iyi muıdedır Eisennovrer- in adaylığını koymaması halinde kendi ismim öne sürmesi beklenen Kaliforniya — temsilcisi William F. Knowland ise, Eisenhower'in Cumhu— riyetçi Parti Kongresinde ta ğunlukla başkan adayı seçılecegın— den emin bulunduğunu söylemiştir. Eisenhower'in halk arasındaki -pres- tijinden çekinen Demokratlar bu ka- rar hakkında fazla birşey söylemek- ten kaçınmışlardır. Kongre baş- kanlarından Demokrat Paul M. But- 65 yaşında krizi geçiren bir ler'e göre, Amerikalılar, çetin bir kalp Harry Truman Baş menajer AKİS, 10 MART 1956 başkan adayına oy verirken uzun u- zun düşüneceklerdir. Demokrat Par- tinin başkan adayı Adlai Stevenson ise şöyle demiştir: — Cumhurıyetçıler elbette ki EBi- senhower'den nasip bir a- day bulamazlardı. Ancak bu karar- dan sonra, Eisenhower'in uzun ve yorucu bir seçim kampanyasına gi- receğini ve bu kampanyanın bütün yükünü omuzlarında taşımak zorun- da kalacağını da unutmamaları ge- rekir. iyimser konuşmayı yapan De- mokrat ise eski Başkan Truman ol- muştur. Truman'a göre, bu seçım— lerde Demokratların yenemeyeceği başkan adayı yoktur. Truman şöyle konuşmuştur: "Kim olursa olsun, ye- neceği»!". Ürdün Mart içeri, Paşa dışarı Kuvvet ye kudreti bir efsane gibi dillerde dolaşan Arap lejyonunun meşhur Glubb Paşası, geçen haftanın sonundan itibaren, artık bu lejyonun başında değildir. İngiliz — Dışişleri Bakanı Mr. Selwyn Lloyd'un Karaşi Konferansına gitmek üzere yola (ak- tığı ve Kahire'de bulunduğu günler- de, Ürdün'ün genç kralı Hüseyin. Ürdün ordusunu yıllardanberi idare etmekte olan İngiliz generali Glubb Paşanın vazifelerine son vererek, Pa şayı, albay rütbesini taşıyan iki İn- giliz yardımcısı ile birlikte sınır dışı etmiştir. Geçen cuma sabahından bu yana, meşhur lejyonun kumandası Urdun generallerınden Hadi Ünab'ın elinde Kral Hüseyin'in — bu kararından sonra, Ürdün'de, Bağdat Paktına ka- tılmaktansa Mısır ile işbirliği yap- mak isteyenlerin ağır bastıkları an- laşılmaktadır, bilindiği gibi, Türki- ye Cumhurbaşkanının geçen senenin ortalarına doğru Urdune yaptıgı se- yahatten sonra, n'ün Bağdat Paktına katılması bır gün meselesi telakki ediliyordu. Ancak geçen ara- lık ayında çıkan bitip - tükenmek bilmez karışıklıklar durumu kökün- den değiştirmiştir. İngilizlerin Ürdün halk efkârının hazırlanmasını lemeden, Orta Doğuya yolladıkları Genel Kurmay — Başkanları General Templerin aracılığıyla Pakta bir an önce katılmaları için Ürdün ida- recileri üzerine baskı yapmaları Ür- dünlüleri galeyana getirmiş ve Ür- dün'de Bağdat Paktı ile Batılılar a- leyhine - zaman zaman şiddet kul- lanılmasına kadar varan - devamlı gösteriler yapılmasına yol açmıştı. Bu karışıklıklar sırasında alman haberler, İngiltere'nin aceleciliği yü- zünden patlak veren — gösterilerinin sadece Ürdün halk efkarı tarafından , Ürdün ordusunun geni da desteklendıgını gösteriyordu. Ürdün'ün genç subay- arı Mısır'ın siyasi bağımsızlığını ka- zanan Nasır'ın izinde yürümek ta- DÜNYADA OLUP BİTENLER Glubb Paşa Yol göründü raflısıydılar. Bağdat Paktına katıl- dıkları takdirde esasen sıkı bağlarla bağlı bulundukları İngiltere'ye daha da yakın geleceklerini, ondan sonra bir daha İngiliz hâkimiyeti altından çıkamayacaklarını sanıyorlardı. Or- ta Doğudaki İngiliz nufuzunu te- mizlemeye uğraşan — Nasır'ın da bu genç subayları destekledıgıne bun- lar arasında izgin — tahrikler yaptığına şüphe yoktu İşte bir taraf tan İngilizlerin devlet adamları üze- rine yaptıkları baskıdan sinirlenen Ürdün halk efkarının tepkisi, diğer taraftan Ürdün'ün genç subaylarının bu tepkıyı desteklemelerı Orta Doğu nun bu devletinde bir seri kabine degışıklıklerıne yol açmış, Bağdat Paktına katılm taraftarı devlet adamlarını düşürm"ş, Parla- mentonun dağıtılmasını gerektirmiş ve Ürdün'ün yeni idarecilerini taraf- sız bir politika takibine sevketmiş- tir. Aralık ayı karışıklıkları çıkma- dan önce memleketinin — selâmetini Bağdat Paktı saflarına katılmakta gören genç Kral Hüseyin'in de as- lında İngilizlerden pek o kadar hoş- lanmadığına şüphe yoktu. İngiliz ta- raftarı olmakla tanınmış D A dullah'ın 1951 yılında öldürülmesin- den sonra oğlu Talal'ın Urdun, tah- tına geçmesine İngiltere'nin gösterdi- ği muhalefet okuyucularımızın ha- tırlarındadır. Kral Hüseyin'in babası olan Prens Talal, Kral — Abdullahın aksine, Ingıhz düşmanı biliniyordu. Londra Talal'ın hasta olduğunu sü- rerek tahta oturmasını istememiş ve o günlerde, Ürdün üzerinde büyük baskılar yapmıştı. Tahta geçtikten kısa bir müddet sonra Ürdün Par- lamentosu tarafından "zihni yorgun- luk" bahanesi ile yetkilerini oğlu Hü seyin'e devretmek zorunda bırakılan 19