YURTTA OLUP BİTENLER rini izah etti. C. H. P. yi bırakıp bil- hassa Hür. P. ne yüklendi - bütün bütçe müzakerelerinde ıktıdarın tak uydu -, müzakerelere meleri dinliyordu. Aşağıda Muhale- fet sıraları boştu. ' Boylelıkle Muhalefet her şeyden evvel büyük bir fırsatı kendi elleriy- le heba ediyordu. Bilâkis ikinci cel- den çıkıp ta gelinmek adetinin bazı bakanlarda yer etmesinden duyulan endişeyi belirtmek, bütçesi görüşü- lürken Başbakanın nerede ğunu sormak, vatanseverlik bahsi ü- zerinde güzel bir ders vermek, 6-7 eylül hadiselerinden bahsetmenin de- ğil bahsetmemenin — vatanseverlikle kabili telif olamayacağım ifade et- mek gerekirdi. Zira demokrat mil- letvekillerinden bir çoğu dahi Dev- let Bakam tarafmdan yapılan konuş manın tonu! beğenmemiş, çıkan hadisenin mesulıy etini Emin Kala- açık şekilde iktidardayken söz hak- kım bizzat ortadan kaldırmanın na- sıl bir muhalefet taktiği olduğunu anlamaya hakikaten imkân yoktur. a bu, nihayet, muhalif par- tileri alakada bir husustur. Muhalefet ise bizde bütün iktidarı e- nun hükümetlerinin başında kalma- sına bağlamıştır ve zaten kaydettiği büyük gelişmeyi de ayni Adnan Menderese — medyundur. 0 hata et- mekte devam edecek, Muhalefet de gittikçe kuvvetlenecek. — Gözlerine parti gözlüğü takmamış herkes gör- mektedir ki D. P. yeni bir ekibi iş başına getirdiği gun yurtta, bütün Mıığhalefet patlamış — balona döne- cel Fena bir gol Ama hadıse, tutulan yol bakımın- n; muhalif partilerin seviyesini aştı. Muhalefet şu son aylar içinde bilmem kaçıncı defadır ki Meclisi terkediyordu. Meclisi terketmek, iyi kullanıldığı takdirde müsbet netice yerecek bir parlamento — taktiğidir. Nıtekım 1946-1950 nin usta muhalif- leri, demokratlar, unu mükemmel şekilde kullanmışlar ve yalnız ken- dilerine değil, demokrasimize de fay da sağlamışlardır. Gerçi o zaman ik— tidar partisine hakim olan zat mem lekette mutlaka ve mutlaka yeni re- jimin yerleşmesini istiyordu; bugün iktidar partisine hakim olanlar ise eski usullerin aşığı olduklarım - belli etmişlerdir. Fakat o Amandan bu yana bir demokrat um! etmiştir ki herkes onu kaale almak— la mükelleftir Muhalefet partilerinin, tıpki — şi- marık çocuklar gibi, bir takım inci 8 A. A. A. Bu üç A. dan son ikisi çok urdur: Anadolu Ajansı. Bırıncısı ise, bu Ajansa veril- vermiştir. Başlarında mum üdürleri — bulunan üç kişilik bir ekip konuşmaları takip ve hülâsa etmiş, böylece millet de radyosunun başında Meclisin havasım olmasa bile görüşme- cülerinin sözleri iyi belirtilmiş, tabii hükümet — mensuplarıyla başbakanın konuşmalarına da- ha fazla yer verilmişse da ifra- ta kaçılmamıstır. Fena mı olda ve böyle ya- pıldığı için D. P. iktidarı battı mı? Bilâkis yükseldiğim görme mek için insanın partizanlıktan gözlerinin kör olması lazım. Se med Ağaoğlu veya Dr. Müker- rem Sarol mu? çekirdeğim doldurmaz meselelerden dolayı ikide bir Meclis salonunu ter- ketmeleri, cıddıyetle kabili telif de- ğildir. Bilakis, rejim için zararlıdır. Hele bu hadısenın ertesi günü bo- yunları bü te salonda yer- lerını almaları busbutun gulunçtur İnsan ya çıkar, ya çI Aslına da bakarsanı bu gibi meselelerden dolayı çıkmaz Nıtekım gerek nde, gerekse C H. P. de bu mevzuda Emin Kalafat Bir yorgunluk aldı ki lantılarında tenkidler yapıldı. Fakat sonunda "hareketsizlik" taraftarları galebe çaldılar. Zaten doğrusu iste- nilirse olan olmuştu, tamiri son da- ıı'iîce güçtü. İşin kolay tarafına gidil- İkide bir çıkıp tekrar girmenin bir başka mahzuru D. P. Genel Baş- kanına aslında malik — bulunmadığı bir kudret ve ustalığın izafesine ve- sile vermektir. Zira hadisenin ertesi günü muhalefet sıraları boşken bir çok demokrat milletvekili hakika- pış tıpış dönünce herkes Adnan Men deresin bu isin de hakkından geldi- ği fikrine kapıldı. Ne garip bir demokrasimiz var. Munhalefetin bütün kuvveti iktidarı elinde tutan zatın hareketleri. İkti- darı elinde tutan zatı da partisi için- de muhalefetin hareketleri sahibi ediyor. Garip dir; garip olan iki taraftan hiç biri- nin fasid daireyi kırıp selâmete çık- mayı akıl edememesi veya göze ala- mamasıdır. Hükümet Bu bakan lüzumsuz mudur? Geçen hafta içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde öyle bir hadise cereyan etti ki hadiseyle alâkalı ba- kanın kendisine reva görülen mua- meleye nasıl tahammül ettiğini anla- mak bakanlık sandalyesinin sıcaklı- ğım bilmeyen fanıler için kabil de- gildir. Bu bakan D.P. nin dört kuru- cusundan Prof. Fuad Köprülüdür. ey cumartesi günü öğleden sonra başladı. Sabahleyin Dış İşleri Bakanlığı bütçesi ele alınmıştı. Mu- halefet grupları adına evvela : . den Turgut Göle, sonra Hür. P. den Zeyyad Ebüzziya konuştu. Zey- yad Ebüzziyanın konuşması ikinci 0- turuma kalmıştı. Hür. P. sözcüsünün dış politikayı, hem de esasından şid- detle tenkid ettiği ve bilhassa tatbi- kattaki hatalarından şikâyet ettiği görüldü. Konuşmayı başbakan — Ad- nan Menderes hükümete ayrılan sı- ralardan ,Dışişleri Bakanı Prof. Fu- ad Köprülü komisyonun — arasından, meşhur Fatih Rüştü Zorlu da - resmi zevcesiyle kızının 1954 mayısından bu yana Pariste kim tarafından gön- mitesi sabık başkam - arka sıralar- dan dinliyorlardı. Bir ara Başbaka- nın dışarıya çıktığı görüldü, hemen arkasından bir hademe elinde bir kagıtla içeri girdi ve Fatih Rüştü Zorlu' - resmi zevcesiyle kızının 1964 mayısından bu yana Pariste kim tarafından gönderilen dövizle ge çindikleri ve Cadillac aldıkları bilin- meyen döviz komitesi sabık başkanı -yanına gelerek bu kâğıdı verdi. Ka git eski türkçe yazılmıştı. Fatin Rüş- tü Zorlu - resmi zevcesiyle kızının 1964 mayısından bu yana Pariste AKİS 3 MART1956