YURTTA OLUP BİTENLER ba papazı" diye — vasıflandırdığımız adamla temasa gönderilirken İngil- terede bir başka husus açıklanıyor— du: Sir John Harding ile Makarios arasındaki muzakereler iki esaslı maddeyi ihtiva etmişti. Bunların biri Ada halkına kendi kendisini idare et- mek - self government - ve kendi mukadderatına hakim olmak - self determination n tanınmasıy dı. İkincisi ise tedhışçılık sucundan mahküm olan adalıların Mü zakerelerin — ilk maddesi hakkıl_ıd prensip anlaşmasına varılmıştı İn- giltere self - determination'ı esas iti- barile kabul ediyor, Makarios da bu- nun tam manasıyla gerçekleşeceği tarih Üzerinde ısrardan vazgeçiyor- du. O iş bitmişti. Anlaşmazlık ikinci maddede çıkmıştı. Affı istenilen ted- hişçiler arasında Ingılız askerlerinin ölümlerine sebebiyet verme suçun- dan mal ar vardı. Bunların ser- best bırakılması Britanya umumi ef- karım tahrik ederdi. Müstemlekeler Bakan işte bu anlaşmazlık noktasını da halletmeye gidiyordu. Tabii ara- da, esasında anlaşılan ilk maddeyi de başpiskoposla görüşecekti. Türk ekalliyetin haklarına gelin- ce, bunların mahfuz tutulacağı be- yan ediliyordu. Fakat bir defa self - determination yoluna girildi mi bu- nun sonunun Enosis'e - Yunanistan- la ilhak - çıkacagı tarailardan hiç birinin meçhulü Bu durumun, bızım tarafımızdan ileri sürülen tezin muvaffakiyet ih- tımalını arttırmadığına — şüphe yok- "İngiltere adadan çekilirse Kıb- rıs 'bizimdir" demek iyidir ve politik- tir. Ama acaba devlet adamlarımız bunun imkânlarım temin — etmişler midir? Zira seneler senesi Fatih Rüş tü Zorlu D. P. iktidarına ne kadar borçlanırsak borçlanalım Amerika- nın bize yardım etmekte kaçınama- yacağı fikrini aşılamıştı ve biz, bu tahmin doğru çıkmayınca bugünkü Son derece müşkül, son derece sıkı- şık vaziyete düştük. Acaba aynı Fa- Dr. Fazıl Küçük Ekalliyetin sesi tin Rüştü Zorlu "İngiltere adadan çekilirse Kıbrıs bizimdir" derken ya- nılmıyor ve D. P. iktidarım bir defa daha yanlış yollara suruklemıyor mu? Zira Meclis kürsüsünden e Dış İşleri Bakanının ifade ettiği polı tikayı takip etmek ımkam bııgunku siyasi konjonktür müdür? Işte, cevabı aranılacak olan asıl sual budur. Politikabazlığa son verilmelidir G önül çok isterdi ki Türkiye Bü- yük Millet Meclisi bu mevzuda gizli bir celse aktetsin — ve hatipler politika cambazlığı yapmak lüzumu- nu hissetmeksizin fikirlerini, hükü- met de bildiklerini anlatsın ve umu- mi heyet bunları büyü k bir sükünet içinde dinlesin onra da takip edılecek polıtıka ıttıfakla çizilsin. meselesi bir iç politika davası haline getırılmıştır Bunun za- rarı, demagojinin tartışmalarda faz- la yer tutmaya başlamasıdır. Halbu- ki Dış politikayla alâkalı mevzuların demagojiye tahammülü yoktur. An- cak Büyük Maeclis maalesef tatile girmiştir. Önümüzdeki haftanın başında İn- giltere Dış şleri Bakanı Selvyn Loydd Türkiyeye gelmektedir. Dış İşleri Bakam burada devlet adamla- rımızla müzakerelerde bulunacaktır. Hükümet ©o müzakerelerden evvel biç olmazsa sadece Kıbrısla alâkalı olarak bütün Muhalefet partileri Hliderlerini veya selâhiyetli temsilci- lerini bir toplantıya çağırmalı, her türlü İç politika mulahazalarının dı- şında yapılacak ve etrafında böyle meselelerin gerektırdıgı ciddiyet ve ketumiyet muhafaza edilecek görüş- melerde milli politikamızı çizmelidir. Zira hükümet de pek âlâ müdrik bu— lunmalıdır ki Fatih Rüştü Zorlunun politik konuşması bir şeyi hallede- cek mahiyette değildir. Bu neviden politik konuşmalar belki alkışlanır, ama meseleleri ortaya koymaz. Buna mukabil hadiselere, daha realist bir gözle bakan ve tamamile kaybını önleyecek bir formül bulma- sı için hükümeti samimiyetle ve cesa- retle ikaz vazifelerini yapmaya ça- hşan Hamdullah Suphi Tanrıöver veya Hikmet Bayur gıbı hatiplerin sözleri gürültülerle karşılanır. Bun- lar tabii hadiselerdir, fakat devlet idaresinin mesuliyetini — taşıyanlara vazifelerini unutturacak kıymette de rıs mevzuunda milli bir politi- kaya ihtiyacımız aşıkardır ve bunu öteki partilerin de i izli, gü rültüsüz patırdısız toplantılarda çiz— mek için ön ayak — olmak iktidarın vazifesidir. İngiltere Dış işleri ba- kanıyla o hava içinde yapılacak te- maslar bu hava içinde yapılacak te- maslardan çok daha müsbet netice verir. Seneler senesi bilhassa Türki- ye ile Ingılterenın uyuttukları — Kıb- rıs meselesi bugün zecri kararlar ye ya tedbirlerle hallolunmak kabiliyeti ni kaybetmiştir. İngiltere bunu gör- mektedir. Mutlaka ve mutlaka rea- .- Makarios İtidal unsuruymuş list olmak lüzumu vardır. Fatih Rüş- tü Zorlunun "Ingıltere adadan çeki- lirse Kıbrıs bizimdir" politikası tat- bik kabiliyeti bakımından asla ve as- la realist değildir. Hayali kuvvetli bu zatin yanlış görüşüne, hadiseleri yanlış kıymetlendirmesine D. ik- tidarı ve dolayısıyla Türk milleti bir defa daha kurban gitmemelidir. Kıb- rıs davası arena hatiplerinin ağzın- dan alınıp lâyık olduğu seviyeye ka- vuşturulmalı, vaziyet hakikatlerin 1- şığı altında enine boyuna görüşülme- H, takip edeceğimiz bir politika cid- diyet dahilinde — çizilmelidir. Adaya filen sahip İngilterenin "Kraliçenin Müstemlekeler bakanı" m muzakerelerde buluns diye bi- zim “"kasaba papazı" olarak vasıflan dırdığımız zatın ayağına — gönderir- ken ve ihtilâf mevzuu, tedhişçilerin atfına inhisar ederken nutuk çe ten başka işlerimiz vardır. Bu işleri- mizin başına, derhal-oturalım. Muhalefet Fena taktikçiler Geçen haftanın sonunda ve bu haf- tanın başında, bir yandan büt- çeyle alâkalı müzakereler bütün ha- raretiyle devam ederken diğer ta- raftan iktidarın organı Zafer haki- katen birbirinden garip yazılar yazı- yor ve sözüm ona polemik edebiyatı- nın nümunelerini veriyordu. Fakat bütçenin, tümü Üzerinde görüşürken D. P. nin Kastamonu milletvekili Ziya Termenin dediği gibi -boylesıne fena idare edilen bir gazete görül- memişti. Bu işin Velibeşelerle, Bur- han Belgelerle olamayacağım Zafer bir defa daha ispat etti ve Mühale- fetin çok tenkid edilecek, bir hareket tarzını ağıza bile almadan artık ez- berlediğimiz beylik lâfları tekrarla- dı da tekrarladı... Halbuki bütçe mü- zakerelerinin bir safhasında Muhale AKİS, 3 MART 1956