SİNEMA filmler arasında üzerinde en çok du- rulanlardan biri olmuştu. dımcı yetiştirmek üzere Gelsomina Guilietta Masinayı fakir annesin- den satın alır. ano'nun Öğret- meğe çalıştığı hunerler oldukça zor- dur. rindeki trajedi- i dudaklarındaki gulumseme ile li- mitsizce gizlemek ister. Kaçmaya çalışır fakat yakalanır ve dayak yer. Kışın yaklaşmasıyla küçük bir sirke katılırlar. Orada Deli (Richard Ba- sehard) diye tanınan bir soytarı ak- robat Gelsomina'yı arkadaş edinir. Bu vaziyet Zampano'nun hoşuna git- mez, bir kavgada Deliyi öldürür. Rossana Podesta Gelmeyenlerden Gelsomina şok geçirir, kendine ge- lemezi, Zampano onu bırakır ve ava- re hayatına kendi kendine devam e- somına 'ya öğrettiği şarkıyı söyleyen genç bir kıza rastlar ve Gelsomina- nın kurtulamayıp öldüğünü öğrenir. onudan da anlaşılacağı gibi fil- me lıakım olan lirizm havasıdır. Bu hava Anthony Ouinn, Richard Base- hard ve bilhassa Giulietta Masina'nın oyunu, in musikisi ile istediği te- siri yaratmaktad İtalyan filim haftası dolayısıyla getirtilen filmlerı "La Strada - Yol" hariç, diğer lîlmler tatmin edi- ci olmaktan uzaktır. Film —haftası munasebetıyle seyredilemiyen bazı üzel filmlerin böyle bir fırsatta sey- retmek imkanının mevcut bulunma- ması isin en üzgün tarafıdır. 26 Kapaktaki Yıldızlar. Vittorio De Sica - Lollobrigida - Loren 1 930, Italya da sesli filmlerin çev- senedir. "La etmesiydi. Bu şahıs ilerde İtalyanın en mükemmel aktörlerinden — biri olacak ve sinema tarihine 'Ladri di Biciclette - Bısıklet Hırsızları", "Mi racolo di Mi ano Mucizesi" gibi lilmleruı buyuk rejisörü ola- rak geçecekti. De Sica on sene muddetle muh- V telıf filmlerde, bu arada "Gli Uomi- i Che Mascalzoni - Erkekler Ne Alçaktır" "Daro Un Milione - Bir Milyon Vereceğim" de aktör olarak gozuktu 1940 senesı "Rose Scarlat- Kızıl Güller" filmi ile İtalya yenı bir re]ısor kazanıyordu reza Venerdi", Bambinici guar- dano - Çocuklar Bize Bakıyor", "La porta del cielo - Göklerin Kapısı" gibi merhalelerden geçen De Sica 1945'te çevirdiği 'Sciuscia - Şuşa" filmiyle bütün — şahsiyetini ortaya koydu. Bu filimin senaryosunu Ce- sare Zavattini hazırlamıştı. ica ve Zavattini müşterek zaferlerini asıl " di Biciclette -Bisiklet Hırsızları" ile kazandılar. daha sonra — Zavattini'nin isimlendireceği Neo- Realizm cereya ı şaheseriydi. Filmde hemen he- men studyo sahneleri hiç kullanıl- mamış karakterler amatörler tara- an — canlandırılmıştı. — Filmleri Vittorıo De Sica çeviriyor. yoyu hazırlayan Cesare Zavattini ise aynı zamanda sözcülük yapıyor- du. Zavattini'ye göre, ger Realizmin çıkış noktası harp sonra- sı İtalyası olmuştu ama harbin te- sirlerinin giderilmesi ile Neo - Re- alizm de kaybolup gitmeyecekti. Etrafınızdaki gerçekler dünyasın- da en küçük olay bıte bir film ko- nusu olabilir. m olan şey o gerçeğe bakabılmegı becermektı Zavattini bu tezi muhtelif makale- ler ve'konferanslarla savundu. Neo- Realizm mefhumu etrafında kopa- rdan fırtınalar devam ededursun De Sica Mıracolo dı Mılano - Mi- lano Mucizesi" e mberto D." gibi iki mükemmel film daha yara- tıyordu. Mamafih Zavattini'nin bü- tun iddialarına rağmen "Umberto D." son Neo-realist film oldu. 1953 te De Sica Hollywood - vari bir film çevirmek istedi. Jennifer Jones ve Montgomery Cliftin başrollerini oy- nadıkları "Stazione Termini - Son İstasyon" ne De Sica'yı ne de seyir- cilerini memnun etti. Bu filmden sonra Vittorio De Sica'yı lal tekrar — aktörlüğe dök- müş olarak görüyoruz. Pane Amo- enar- ya re e Fan tasla - Ekmek Aşk ve Ha- yal", "Pane, Amere e Gelosia - Ek ' mek, Aşk ve Kıskançlık”" — isimli filmler Gina Lollobrigida için ne kadar faydalı olduysa Vittorio De Sica ıçın de okadar zararlı oldu. Dün, seyırcılerı Vittorio De Sica'yı 194 ile 1951 arasında çevirdiği 4 büyük Neo-Realist fil- mi ile hatırlayacaklardır. Türk se- yırcısı bu filmlerden sadece "Scı- uscia"yı Kaldıran Çocukları" ismi ile görmüştür. Diğer üçünün, "Ladri dı bıcıclette", "Miracolo di Milano", "Umberto D."nin Türkiyede ha- la gösterilmemiş olmasına ne ka- dar üzünülse yerıd İtalyan sinemacılığında Rossel- Tini, Lattuada, Zampa gibi rejisör ısımlerı geri plâna geçerken Silva- a Mangano, Silvana — Pampanini, Lucıa Bose gibi güzellerin — adları seyircilerin dudakları arasında da- ha çok dolaşmağa başladı. İtalyada yapılan her güzellik müsabakası sanki yıldız avcıları için bir pazar- dı. Musabakalarda derece alanlar derhal yıldız oluveriyorlardı. Sanat kabılıyetı kültür. falan aramağa lüzum yoktu. Yeter ki gözler mana- h, göğüsler dolgun — ve bacaklar muntazam olsun. 1946 da İtalya gü zeli, ikincisi ve üçüncüsü Cinecitta' ya taşındılar. Başlangıçta en büyük şans olarak tabii olarak birinci gü- zel Lucia Bose'ye verilmişse de ü- çüncü güzel diğerlerinden akıllı ve kabılıyetlı çıktı; kısa zamanda nın bir numaralı yıldızı halıne geldı Bu Gina Lollobrigida'ydı. Lu- cia Bose İspanyalı bir boğa güreş- çısı ile evlenerek perdeden çekilmiş iann nala, ikinci guzel hala ilerlemek azmınde, Te- odora, Madame da Barry gibi film- lerde varlığını hıssettırmege uğra- şıyor. Gina Lollobrigida ise şöhre- tinin zırvesıne ulaştıktan sonra, kendisine rakip çıkarılan Sofia ren ile mücadele etmek zorunda kal dı. AKİS kapağını süsleyen ne Gi- için pek fazla bir şey söylemiyecek tir. Çünkü bu hususta herhangi bir sinema seyircisinin bilgisi daha aşa- ği değildir. Sağ olsun gündelik ga- zeteler, haftalık magazinler: geniş ve dramlı neşriyatları ile her yasa- larında Gina'nın ve Sofia'nın hayat larının başka bir safhasını açıklıya- rak sinema meraklılarının bu gü- zellere yakın ilgisini mümkün mer- tebe tatmin etmeğe — çalışıyorlar. Hatta o derecede ki: bizzat yıldız- ların kendileri bile haklarında ya- zıları, tefrikaları merakla takip et- mekte, hayatlarında kendilerinin da bilmedikleri bazı safhaları — öğren- mektedirler AKİS, 3 MART 1956