YURTTA OLUP BİTENLER daha uzatmayı teklif eden bir tez- keresi her an gelebilirdi. Bir taktik olarak bu tezkerenin müzakerelerin harareti arasında sessiz sedasız ge- çirilmesini isteyenler mevcuttu. Zira bilhassa Menderes ve Menderes Ut. kabinesine dahil bazı bakanlar 6/7 eylül hadiselerinin ele alınması kar- şısında şaşılacak bir hassasiyet, bir sinirlilik gösteriyorlardı. Bu mevzuy- la alâkalı ün müzakereler gürül- tülü geçiyordu ve muhalefet hatiple- rine en fazla laf kabıneye ayrılan sı- ralardan atılıyordu. Örfi İdarenin u- zatılması teklifi, İsmet Inonunun bu meselede söz almasını ve Muhalefetin fikrini Açıklamasına vesile teşkil e- decekti. Genel Başkan Meclisten iöşte bunun için ayrılmıyordu. Gerçi eylül hadiselerinden zarar gorenlere verilecek tazminata ait kanun tasa- rısı, gene böyle iki bütçe arasında geçırılmıştı ama başkanlık - maka- mında tüzüğü anlayışıyla meşhur A- gah Erozan bulunduğundan söz al- mak fırsatı İnönüye verilmemişti. Salı gecesi İnönünün Meclisten ayrılmaya niyeti olmadığı gorulunce sabaha karşı Örfi İdarenin Üüç müddetle uzatılması teklifi hakıka— ten Meclise geldi. Saat dörde geliyor- du, ancak İsmet İnönü oradaydı. Ni- tekim kürsüye çıktı ve iktidarın bü- tün hiddetine rağmen konuştu. Ortada bir tuhaf vaziyetin bulun- duğunu görmemek imkânsızdı. Hükü- met niçin bu meselenin ele alınma- sından dolayı hiddetleniyordu? Men- deresi veya Menderes I1I. hüküme- tini bu nümayişleri kasdı mahsusla tertiplemiş olmakla suçlandıran yok- tu. Fakat o hadiseler cereyan eder- ken bir hükümet bütün vatandaşla- rın can, mal ve 1ırz emniyetini tekef- fül etmiş olarak iş başındaydı. Bun- lara tecavüz edildiğini inkara imkân var mıydı? Menderes I1I. hükümeti ve tabii onun başkanı hiç olmazsa bu vazifelerini ifa edememiş olmaktan dolayı mesuliyet altında bu- lunmuyor muydu? Gerçi gerek li bazı hatıpler gerekse iktidarın or- ganı Zafer gazetesi nümayişleri bir tabii felâkete benzettiler: "geldi ve geçti" dediler. Bu, pek tuhaf bir man- tıktı. Nümayiş, nasıl olur da zelzele- ye veya heylana benzetilebilirdi? Ta- bit âfetlerden saydığımız yangınlar- da bile meselâ itfaiyenin mesuliyeti- nin bulunup bulunmadığını araştırır- ken halk ayaklanmalarında bir'ta- kım vatandaşın mal ve canına kanat germekten aciz kalan resmi makam- ların sahıplerı hakkında nasıl olur da tahkikatsız "suçsuzdur" — denilebilir- di. ? Tabii nümayişlerin kasdı mah- susla tertiplendiğini ifade mek i- çin delillere ihtiyaç vardı, bu delille- ri ise hiç kimse şimdiye kadar orta- ya koyamamıştı. Delil olmayınca da o neviden ithamları "kafadan" yap- mak başbakanın tabiriyle — "zulüm" den başka şey olmazdı. Ama İstan- bulda 6/7 eylül akşamı hükümet ve devlet vazifesinin yapılamamasının mesullerini ortaya çıkarmak icap et- mez miydi ve bunların ortaya çıka- rılmasını istemek nasıl olur da hükü- meti sinirlendirirdi? Düşününüz o ge- ce valilik yapan zat yerinde otur- maktadır, o gece hadiselerin en ateş- li bulunduğu kazanın, Beyoğlunun kaymakamı üstelik terfi ettirilerek şehrin emniyet müdürlüğüne getiril- miştir. Buna mukabil o geceki İçişle- ri Bakanı istifasını vermek mevkiin- de bırakılmıştır. Bunlardaki anor- malliği görmemenin imkânı mı var- dır ve gene Başbakanın başka bir konuşmasında kullandığı tabirle, "va- tan, millet gibi büyük lâflar" la ha- AKİS Bu hafta 36.250 adet basılmıştır. Meclis'te merdivenaltı Kaynayan kazan Gökay'dan Mektup Akis Mecmuası Yazı İşleri Mü- dürlüğül Mecmuanızın 11.2.956 - tarih- li sayısında Kıbrıs Türktür Cemiyetinin doğuş tarzı hak- kında Orhan Birgit'in yazdığı makalede 27 Ağustos 1954 tari- hinde Vilâyette yapılan toplan İ bulunduğum ya- Avrııpad Zürih an ilk çıkacak sayısında ay- nen neşrini basın — kanununa tevfikan rica ederim. Saygılarımla. İstanbul Valisi ve Belediye eis Vekili Pkaf. Dr. kikatleri örtmek kabil midir? — Bir aydınlığa ihtiyacın bulunduğu her- kes tarafından görülmekte, sezilmek- tedir. Meselenin Meclis kürsüsüne ge- tirilmesini bağırarak, müdahale ede- rek veya sıra kapağı vurarak protes- to etmek ise zihinlerdeki istifhamı çözecek mahiyette değildir. O istif- ham çözülmedikçe de mesele ezele kadar kapanmış sayılmıyacak, ka- panmış zannedecekler başlarım ku- ma gömmüş olacaklardır. Hükümet İstanbul'da Orfı İdare- nin devamım başlamış olan duruş- maların askeri mahkemelerde kal- masını ve safhaların aleniyete vurul- mamasını temin için istiyordu. Ni- tekim bu sebeplerden birincisini Dev- let Bakam Cemil Bengü böylece ifa- de etti. Hakikaten başka bir siyasi sebebin mevcudiyetini hatıra getire- cek hadiseler yoktu. Örfi Idare tesirli bir politika baskısı olarak kullanıla- mamıştı. Hattâ şimdi varlığı ile yok- luğu belli dahi değildi. Ne var ki bu, vatandaşın ve bilhassabasının ba- şında asılı duran bir kılıçtı. Örfi İda- re 7 Hazirana kadar uzatıldığına gö- re şimdi Örfi İdare komutanına dü- şen va basına bundan altı ay ev- vel yaptığı tebliğleri yürürlükten kal- dırmaktan ibarettir. Zaten fiiliyatta tatbik edilmeyen bu emirlerin resmen de ilgası ve basının serbestiye kavuş- turulması komutanın prestijini art- tıracaktır. Beklenen nutuk Salı — gecesi sabaha kadar çalışan Meclis çarşamba günü sabahleyin tatil yaptı vs öğleden sonra Başba- kan Adnan Menderes anonsunu daha evvelki konuşmalarında bizzat yap— mış olduğu bir "Beklenen nutuk" kumak Uzere kursuye çıktı. "Bekl - nen nutuk" da şimdiye kadar söylen- memiş, bilinmedik bir şey yoktu. AKİS 3 MART 1956