ÜNİVERSİTE Yurdlardan bir görünüş: Bir de burslu talebeleri görseniz Burs Paylaşılmayan dava Ankara ve İstanbul Üniversiteleri talebe birlikleri aralarında yaşı- yan binlerce burslu talebenin davası- ıiçin l di.Seslerini Hükümete duyurmak i- çin en kısa yol gazeteler idi. Gazete- ler yapacakları toplantıları, toplan- tıda konuştukları meseleleri ele a- hr, yazabilir ve hükümete bu der- di bütün şekli ile olmasa bile - du- yura | bılırlerdı Geçen sene, talebeler llMdl 1 toplantılar, teşebbüsler ile müsbet bir netice alamadılar. Dâvayı zayıfta- rafından tutup, savunmuş değillerdi ene de burslara zam keyfiyeti bütçe komisyonuna kadar gelmiş, meclis heyeti umumıyesınden ters yüz etmişti. Bunun sebebi n ? Ne- den dolayı talebe işlerine, dertlerine hükümet geniş manâsı ile müzahir oluyordu? Hiç kimse anlamadı. O zaman Bakan, Celâl Yardımcı idi.. A- bul rasından seçtıklerı bir heyeti Celâl Kantin taklarında hesaplıyan talebeler için bu, adeta bir çöküntü idi. Fakat talebeler davalarında o ka- dar samimi, o dar emindiler ki, tekrar bir senelik mucadeleye girişti- ler 1955 mali yılı arkalarda kalmış- 1956 mali yılı girmişti. 1955 mali yılından bu yana mılletvekıllerı yüz- üz zamlı maaş baremini kendi ceplerinde bütün nımetlerı ile goru yorlardı. Buna mukabil hayatın gün- den güne pahalılaştıgını, geçımın bü- merkezlerde - Anka- ra - zorlaştığını soyluyorlardı O ka- dar söylüyorlardı ki, bu en bir iktidarın Hükümetleri degışıyor, halk bundan ziyadesi ile memnun kalıyor- du. Fakat değişmiyen bir tek hakikat vardı: Talebeler bu hayat mücadele- sinde, hayat pahalılığının içinde, tah- sil ile uğraşırlarken tamamen yan- lız bırakılmışlardı Burslarında iste- ri pek cüzi miktar arttırma bir turlu yapılmıyordu, pılmamıştı. Bu sene gene bütçe hazırlıkları baş- layınca, talebeler Ankara ve İstan- Üniversiteleri talebe bırlıklerının iştiraki ile bir komisyon seçm: Yardımcı'ya göndermişlerdi. Yardım- rar verdiler. Bu komisyon burs dâ- cı heyeti baştan sona kadar dinlemiş, vasını enine boyuna eline alacak, hayatın guçluklerınde talebeler ile birsmiktarda neden bir arttırma yapılma- olmuş, hat akanı vasıtasıhasebıyle "bııı'sların arttırıla- ve Hükümete - bir kere cağını talebelere bir makam vaadi ile söylemişti. Talebeler o günler terih idiler. Bağlı oldukları ba- kanlık mak T a LA ea çoğu talebelerin tarafını tutuyor- d Butçe komısyonu Meclisin heye- sabah burslu ta- lebeler bursların arttırılması hakkın- da talebin reddedildiğini gazeteler- den öğreniyorlardı. Bu büyük bir dar- be olmuştu, hattâ bir yeni senenin J M a 26 sı lâzım geldiğini ilgililere, Meclis'e daha - an- latacaktı. Bu komisyon talebelerin r durumunu arada bir çıkardığı teb- lıgler ile efkârı umumiyeye iyuru- yordu. Fakat ne yazık ki, muhalif fıl bir gazete meseleyı lâyık olduğu ehemmiyet ile ele almamıştı. Almıyordu. Talebeler haklıdır Talebeler bursların arttırılması dâ- vasında yerden göğe kadar haklı idiler. Ilgılılerın onune serdikleri ge- rekçede verdikleri rakkamlar yürek- ler acısı bazı hakikatleri ortaya dö- küyordu Bir burslu talebenin, ister Anka- ra'da, ister İstanbul'da okusun, Dev- letten aldıgı burs, 125 lira idi. Sim- . Hükümet, komisyonun faaaliyeti neticesinde bu miktan 125 liradan 160 liraya çıkaracağım vaad — ediyordu. Radyo ile bu vaad talebelere bıldırılı-- yordu. Talebeler, esas itibariyle, dâ- valarına bir inanış gösteren Milli E- ğitim Bakanlığına teşekkür ediyor- lardı. Fakat bu arttırma, burslu ta- lebelerin ağzına bir parmak bal ça- hp, hakikatleri öbür yana itmekten başka bir şey değildi. Bugünkü pa- halılık şartlarını bir yana bırakınız, ugünkü rakamların kocamanlığını unutunuz, 150 lira gibi küçücük bir meblâğ ile bir burslu talebenın nasıl geçınebılecegını düşününüz. Bu hesa- akkamlarla bir bilanço- sunu alsanız, gene de bir talebenin geçinmesi için 160 liranın asla ve as- la yetişmiyeceğini tesbit edeceksiniz. Bir burslu talebe aldığı paranın Ankara da 20, İstanbul'da 25 lirası- talebe yurdları na bırakmakta- dır Her talebenin herhalde bir sabah kahvaltısı yapmak, öğle ve akşam yemekleri yemek gibi bir ihtiyacı olduğunu düşünüp - pek düşünülmü- yor ya! - her üç defa için günde 4 lıra gıbı gayet ufak bir meblâğı ayı- a Ankara'daki bir burslu talebenın elıne geçecek olan 160 lira- nın 140 lirası bu şekilde uçup gidecek- tir Böylece, yapılacak zamla bir tale- benin yatak veya yemek ihtiyacını ayırdıktan sonra, yirmi lira ile kıtap almasını, kırtasiye işlerini görmesini, vesait ücreti ayırmasını, banyo, ütü işlerini temin etmesini mecmua ve gazete almasını, en tabii ihtiyacı olan sinema ve tıyatroya gitmesini arzu etmekteyiz. Ve bunların bir kısmını yapamadığı takdirde, bizde üniversi- te talebesinin kitap satırları içinde tedris etmekten başka birşey yapma- dığını iddia etmekten de kendimizi alamayız Bütün bunlar dikkat nazarına alı- nacak olursa, görülür ki, burslu ta- lebelere bıı sene yapılacagı vaad edi- len 35 bir zam, asla kifayet etmıyecektır Talebeler mikroskopik rakkamlardan kurtulmak ıstıyorlar, astronomik rakkamlı burslar da lep etmiyorlar, istedikleri sadece ve sadece normal ihtiyaçlarını kıt ka- naat temin edecek bir meblâğın ken- dilerine baglan masıdır. Ve umulur ki, bütçe komısyonunda veya Meclis he- yeti umumiyesinde bu mesele görü- şülürken, mıkt 160'ın dar çerçeve- sinden kurtarılıp hiç değilse gene as- gari bir limit olan 200 liraya iblağ edilecektir. Yudlar meselesi Burslu — talebelerin sadece bir bura âvası yoktur. inandıkları dâva- ların bir dıgerı de, yurdların bugün- kü perişan halinin düzeltilmesidir. Fa- kat nedendir bilinmez, burslu tale- AKİS, 21 OCAK 1956