İKTİSADİ VE MALİ SAHADA 5 — Tavassut işleri karşılığında a- lınan ücretlerin yıllık toplamı 3 bin lirayı aş ma 6 aden ışletmelerı ile taş ve kireç ocaklarında, tuğla harmanla- mmnda, kum ve çakıl istihracı işlerinde takvim yılı içinde satışların bedel tutarı 23 bin lirayı aşmamak 7 — Taşıma işlerinde birden fazla motorlu kara nakil vasıtası ve beş— tenfazlaarabaveyasuuzermde harrik beş rüsum tonilâtodan fazla makineli, elli rüsum tonilâtodan faz- la nakil vasıtası işletmemek ve bu iş- dolayısiyle bir takvim yılı içinde alınan ücret tutarı 6 bin lirayı aşma- mak, Buraya kadar tesbit etmiş bulun- duğumuz eski ve yeni genel ve özel şartların tetkikinden hemen anlaşıla- caktır ki, şartların tadilden sonraki killeri ile esnafın gelir vergisinden muaflığı çok dar bir sahaya inhisar ettirilmiştir. Bunun neticesi olarak vergiden muaf esnafın miktarı iddia edildiği kadar kabarık olmamıştır. gerçi Esnaf Vergisi Kanunu 1955 tarihinde kaldırılmıştır. naf Vergisi mükelleflerinin a- lması demek olmamıştır. Çünkü kanunun kaldırılması ile birlikte, pek çok mükellef, gelir vergisinde yuka- rıda tespit ettiğimiz değişiklikler ya- parak, gelir vergisinin şumulü içi- ne alınmışlardır. Esnaf Vergisi Ka- mu yürürlükten kaldırılır ve Ge- lir Vergisi kanunundaki esnaflık muafiyetişartları önemli mikyasta daraltılırken, Hükümetçe 300 bin es- nafın vergi dışında kalacağı iddia ve ilan edilmiştir. Bu bir tahmin idi. Ve ümet lehine yapılan hertahmin de iddia gibi, haddinden fazla kaba- rıktı. 27 Mayıstarihinde yapılan de- ğişiklik | ocak 1956 tarıhınden itiba- ren yürürlüğe girecekti. Tapılan de- ğişikliğin tatbikattaki — neticelerini görmeden ne miktar mükellefin ver- gi dışında kalacağını kestirmek kola değildi. Halbuki şu günlerde değişik- likler tatbiklerinin henüz yirminci günündedirler. Ve üstelik tatbikleri- daha ilk gününden itibaren bir çok şı- altı ve şikâyetlere sebep olmuş bu- lunmaktadırlar. Bu şikâyetler nere- den gelmektedir? Böylece yazımızın başında sorduğumuz sorulara tekrar etmiş bulunuyoruz. Nabza göre şerbet 1950 seçimlerine girilirken iktidar partisi, birinci sınıf lıderlerının ag— zından Esnaf Vergisinin kaldırılac ğını ilan etmişti. Seçimler kazanıldı iktidar muhafaza edildi. Verilen sö- zlerintutulmasınasıra geldi. Fakatbu olay bir iş değildi. Zira esnaf ver- isi 1951 yılından beri gittikçe artan asılalar getirmiye — başlamış, yıllık aidat 40 milyon liraya yaklaşmıştı, genişmikyasta zamlar yaparak, yıl sonunda doğacak bütçe açıklarını ka- patmıya çareler aramak zorunda ka- kalan hükümetin, bu hovardaca verilen sözü tutmak üzere, 40 milyondan vaz- geçebilmesi imkânsız denecek kadar zordu. Fakat bir şey de yapmak la- 20 zımdı. İşte bunun için de esnaf vergi- si kanunu kaldırıldı. Ama bu suret- le vergi mükellefiyeti kaldırılmış ol- muyor, sadece ismi değiştirilmiş olu- yordu. Üstelik esnaf, gelir vergisine tabi olmakla, defter tutmak mecbu- riyeti gibi, hoşlanmadığı bir mükel- lefiyet altına da girmiş oluyordu. İş- te şikâyetlerin asıl sebepleri bunlar- ır. Yani iktidar partisinin verdiği sözü, bu mevzuda da, tutmamış ol- ması ve fazla olarak esnafın başına hoşlanmıyacağı işler açmış olması... snaf çevrelerinden yükselen şi- kâyetlerin başlıcalarından birini def- ter tutmak mükellefiyeti teşkil et- mektedir. Bu sadece bir bahaneden i- baret değilse, kanaatimizce, defter tutma mecburiyeti, esnafa bir miktar zorluk yaratmış olsa bile, yapılan iş- leri başı boşluktan kurtaracak bir va- Adnan Menderes Lugatte kelime kalmadı sıta olmak itibariyle, her şeyden ev- vel bizzat esnafın kendisine — fayda sağlıyacak bir usuldür. İş sahibinin faahyet neticelerini kolaylıkla takip etmesine, durumunu her an bilmesi- ne ve boylece de daha iktisadi ve ras- yonel bir tarzda hareket etmesine im- kân verecek bir vasıtadır. Bu itibar- la kaldırılması değil alıştırılması ve teşvik edilmesi gereken bir şeydir. Sözlerimizi bitirirken bir hususa işaret etmek istiyoruz. Vergi kanun- ları niçin kaldırılır veya tadil edilir? Bunun başlıca iki sebebi olmak gere- kir: 1 — Vergi hasılatı düşüktür, yani vergi verimsizdir ve kendisi için ya- pılan masraflarla mütenasip olmayan neticeler vermektedir. Bunun için dü- zeltilmesinde fayda görülür. 2 — Geniş mânada vergi adaleti ve vergide umumilik prensiplerine daha büyük mikyasta tatbik sahası kazandırılmak istenir. Bu iş mevcut vergileri kaldırmak veya tadil etmek veya yeni vergiler ihdas etmek sure- tiyle yapılır. Halbuki, sözünü ettiğimiz tadilât bu iki husus gözönünde bulundurula- rak yapılmıştır demek, kolay delil- dir. Seçimde avantaj temin edebilmek için hiç bir tetkik ve hesaba istinat etmeden, verginin kaldırılacağı ilân edilmiş, sonra da bu söz yerine geti- rilememiş, bilâkis şikâyet davet eden durumlar yaratılmıştır. İşte bütün bu şartlar altında iktidar partisinin ve hükümetinin ne yaptığını bilmediği şu günlerde, nahiyelerin vilâyet 01— mak arzularına dahi güler yüz göste- rilmesi karşısında, bir bakıma şikâyet ve isteklerinde haksız sayılamıyacak olan esnaf, seslerim tekrar yükselt- miye başlamıştır. Hükümetin de bu harekete, son günlerin şartları içinde mukavemeti fazla olmadığından, yir- migündür tatbik edilen yeni şeklin kısa bir zamanda tekrar değişikliğe uğratılacağı haber verilmektedir. Bugünden' yarına değiştirilen karar- namelerden sonra sıra kanunlara gel- miş gibi görünüyor. Bu gidişin ciddi memleket idaresi ve kanunlara hür- met ve kanunların istikrarı lüzumuy- la en küçük alâkası yoktur Tekel Ege'de tütün piyasası Ege — tütün piyasası 9 Ocak 1956 gü- nü açıldı. Şu satırların yazıldığı sırada pıyasadan ılk haberler gelmiş bulunuyordu. lesef bunlar iç a- çıcı haberler degıldı Piyasa çok dur- gun gidiyordu. Bunun çeşitli sebep- leri 'olduğu haber veriliyordu. Tütün müstahsili katkın bu vaziyetten dola- yı endişe içinde olduğu ayrıca haber- lere ilâve ediliyordu. Tütün, memleketimizin başlıca döviz sağlayıcı metalarından olduğu gibi, Ege halkının da başlıca geçinme vasıtalarından biridir. Tütün müs- tahsilinin yüzünün gülmesi, bütün bölge halkının yüzünün gülmesi de- mektir. Borçların ödenmesi, alım ka- biliyetinin yükselmesi, bu suretle u- mumi iş hacminin artması, büyük mikyasta, tütün istihsalinin kıymet ve değerini elde etmesiyle kabil ola- bilmektedir. Gelecek seneki mahsu- lün akibeti de bu seneki mahsulün değerini bulup bulmamasına bağlı- dır. Tütünün değerini bulmaması ha- linde müstahsiller o seneki vaziyetle- rini kurtarmak imkânını elde edemi- yecekleri gibi, gelecek sene tütün e- kebilmek de kendileri için mümkün olmıyacaktır. Aynı zamanda, başka kimseler de, keza, tütün ekmeye pek fazla heves duyamıyacaklardır. Bu- nun neticesi, herhalde memleket eko- omisi bakımından rahatlıkla karşı- lanabılecek bir şey olamaz. Zira bir defa ekimin azalması gerek ekim sı- rasında, gerek yaprak tütünlerin iş- AKİS, 21 OCAK 1956