SPOR Milletlerarası Akdeniz Olimpiyatları Geride bıraktığımız hafta içerisinde ajans haberlerini dinleyenler ve- ya gazetelerin spor sayfalarına bir göz atan okuyucular bazen üzüntülü bazen de sevindirici haberlerle karşı- laştılar. Barcelonda yapılan İkinci Akdeniz Olimpiyadı karşılaşmaları- nın muhasebesi kısaca budur. Vakıa mevcut tahsisatla götürülmüş olan derme çatma «kipten daha fazlasını beklemek haksızlıktır. Amma, neden daha iyi hazırlanmadık? Niçin tah- sisat mevzuunu bidayette halletme- dik gibi akla gelen sualler gene ce- vapsız kalmaya mahkümdur. Hazır- lanış ve gidişte olduğu gibi dönüşte de bir dedikodu fırtınasının ortalığı kasıp kavuracağı ve bazı şahısların ağır ithamlara hedef teşkil edeceğine muhakkak nazan ile bakılıyor. Bu bir kehanet değildir. Dün ne ise bu- gün de odur. Şartlarda en ufak bir değişiklik yoktur. O halde kafilenin yurda dönüşünü beklemek bu şekilde düşünenleri haklı çıkartmak için kâ- fidir denebilir. Güreş 7 Temmuzda başlayan ve 26 Tem- muzda sona eren Barcelon Olimpi- yatlarında en iyi dereceyi güreş eki- bimiz elde etti. On iki bin kişilik be- lediye sarayında yapılmış olan kar- şılaşmalar neticesinde Ahmet Bilek, Mustafa. Dağıstanlı, Rıza Doğan, Be- kir Büke, Süleyman Baştimur ve Ha- mit Kaplan kendi sıkletlerinde şam- piyon oldular. 67 kiloda ise Tevfik Yüce üçüncü ve 73 te Mithat Bayrak dördüncü oldu. Altı defa üst üste milli marşımızı çaldıran güreşçileri- mizi seyirciler uzun uzun alkışladı- lar. Şimdi İspanya gazeteleri bilhas- sa bu mevzu üzerinde durmakta ve Türk ekibinin güreş sporundaki kud- retini belirten yazılar yazmaktadır. Hemen ilâve edelim ki İspanyol mil- leti bu spora karşı pek fasla alâka sahibi değildir. Nitekim müsabakala- ra gelen seyircilerin azlığı bu haki- kati ortaya koymuştur. Memnuniyet verici taraf spordan anlayan muhar- rirlerin halkın nazarı dikkatini celbe- den sitayişkâr yazılarıdır. Grekoro- men vadisinde ciddi çalışmamızla bir mevcudiyet olmaya başlayışımız bu sporu idare eden şahısların hakika- ten ehliyet sahibi ve bilgili oklukları- nı göstermektedir. Güreş takımımızın elde ettiği bu basarı yurtta sevinçle karşılanmıştır. Spor mahfilleri bu muvaffakiyetin ilerisi için bir hamle teşkil edeceği kanaatindedirler. Basketbol Bir iddet evvel şehrimizi ziyaret eden ve muhtelif konferanslar ve- ren meşhur Fransız basketbol otori- tesi "Robert Busnel: - İyi çalışırsa bu takım bir kaç sene sonra Avrupa- da kendisinden bahsettirir, demişti. AKİS, 80 TEMMUZ 1955 Busnel'in bu sözlerini basketbolcula- rımız adeta tekzip ettiler. Barcelon- da üst üste uğranılan mağlübiyetler simdi ortaya bir takım hakikatleri çıkartmış bulunuyor. Fransız basket- bol otoritesinin bu beyanatından son- ra hatıra şöyle bir sual gelmektedir: caba Avrupada otoriteler arasında ismi geçen Busnel mi yanılmıştır, yoksa uğranılan — muvaffakiyetsizlik- lerde teşkilâtı idare edenlerin ehliyet- sizliğinden mi doğmaktadır? Bu su- ale hiç tereddütsüz verilecek cevap kabahatin tamamen idarecilerde ol- duğu, şeklindedir. AKİS bundan ev- velki, sayılarında basketbol federas- yonunu teşkil eden şahıslar arasın- daki zihniyet farkını belirten yazılar yazmıştı. Bugün cereyan eden bu kö- tü hadiseler bu sporun kaderini elle- rinde tutan insanların işte bu fikir ayrılıklarından doğmaktadır. Vakıa gidiş patırtılı olmakla beraber Umum Müdür Vekili ve diğer itibarlı zevat- ların müdahalesi ile patlak vermiş o- lan Faik Gökay hikâyesi bastırılmış ve Adana Vapurunun — güvertesinde *objektife poz verilirken tebessüm du- daklardan eksiltilmemişti. Resme ba- kanlar davanın hallolduğunu ve her şeyin normal gittiğini sanacaklardı. Halbuki Barcelon karşılaşmalarında alman neticeler fikir inhisarcılığı ya- panların ve dediğim dediktir diye id- dia edenlerin ne derece yanıldıklarını göstermeye — kâfidir. — Müvaffakiyet- sizlik serisi İtalyaya yarım basket farkla mağlüp oluşumuzla başladı. Ertesi gün gazetelere bir göz atan meraklılar; "şanssızlık olmasaydı ga- lıp gelirdik" cümlesiyle karşılaştılar. u haberleri Barcelondan Türk ga- zetecılerı bildiriyordu. Saniye farkı ile vs yarım basketle mağlüp oluşu- muz hakikaten üzüntü ile karşılandı. Fakat daha sonra Mısıra, Fransaya ve Suriyeye yenilmemiz tam mâna- siyle bir fiyasko idi. Hiç kimse bir şey söyleyemez olmuştu. Bu satırları yazdığımız anda da söyliyemiyor... Kafilenin yurda dönüşü uğradığımız muvaffakiyetsizliklerin sırrını açık- ça ortaya koyacaktır. Şimdiki halde söylenecek tek söz takımı tesbit e- denlerin Yalçın Altan ve Yalçın Oka- ya gibi kabiliyetleri kadro dışı bırak- malarıdır. Bakalım kıvırcık saçlı, or- ta boylu sempatik fakat Peşteden sonra huy değiştiren dediğinde ısrar eden federasyon başkanı Faik Gökay bu mağlübiyetleri nasıl izah edecek. İşte bu nokta merak mevzuudur. Atletizm Günlerden Perşembe idi. Akdenizin yakıcı güneşi Barcelon şehrını â- deta kavuruyordu Buna ragmen yet- miş bin kişilik "Motjüich" stadının tribünleri gene de doluydu. Stadda atletizm müsabakaları — yapılıyordu. Sahanın muhtelif yerlerine serpilmiş olan muhtelif milletlerin atletleri 1- sınma hareketleri yapmakta ve gu- rup gurup çalışmakta idiler. Tribün- lerin diğer karşılaşmalara — nisbetle dolu oluşu İspanyolların atleteizme büyük bir ehemmiyet verdiklerini gösteriyordu. Milletlerin - en azının yirmi, en çoğunun kırk atletle işti- rak ettiği bu müsabakalara biz - ba- rajı aşan ve aşamayanlar da dahil ol- duğu halde - tam dokuz atletle katıl- dık Doğrusu istenirse gene de atlet- lerimizden ümitli idik. Nitekim AKİS geçen haftaki sayısında bu mevzua temas etmiş, Belgrad müsabakaların- dan sonra Ekrem Koçak, Cahit önel, Abdullah Kökpınar ve Osman Coş- gülün Barcelonda İyi dereceler alma- sının muhtemel olduğunu belirtmişti. Vakıa Abdullah Kökpınar ve Osman Coşgül geçirdikleri ciddi bir rahat- Türkiye - Suriye basketbol maçı Top bizde, galibiyet onlarda