DÜNYADA OLUP BİTENLER. fedılmesı hakkında vaki bir teklifi uvafık bulmuşlar ve bu pren sip da- hılınde bir anlaşma zemini temin e- dilmesi için Birleşmiş Milletler Ge- nel Kurulu Silâhsızlanma tâli komi- tesine gerekli talimatı vermişlerdi. Fare doğuran dağ.. Netice ne idi? Bir hafta süren bu konferansın sonunda hangi millet- lerarası meseleler çözülmüştü? Bu suallerin akti bir cevabını verebil- mek için vakit henüz erkendir. Fa- kat bugun için dağın doğura doğura bir fare dogurdugunu soylemek her halde yanlış olmaz. Almanya meselesi görüşülmüş, bir hal tarzı bulmak vazifesi Dışışlerı Bakanlarına aktarılmıştı. Avr Ü- venliği de aynı akıbete ugramaktaıı kurtulamamıştı Silâhsızlanma m lesı ise Birleşmiş Milletler Teşkılatı— n hiç bir yetki ve kudreti olmayan tâlı bır organına havale edilmişti. Bu e yapabilecekti? Büyük dev letleı'ın sılahlanma programlarında nasıl bir kesinti yapılmasını teklif e- decekti?. Bir hâl tarzı ve anlaşma zemini bulsa bile bunu Birleşmiş Mil- letlere mi, yoksa Dört Büyüklere mi sunacaktı? Bütün bu sorular ilerde çıkabilecek bir anlaşmazlığın bugün atılmış tohumları olabilirler. Bu ba- kımdan, silâhsızlanma meselesi de di- ğer iki mesele gibi yüzüstü bırakıl- mış sayılmalıdır. Şurası muhakkaktır ki bu konfe- ransın önemi elde edilen - veya edile- miyen - neticelerden değil, konferans süresince taraflara hâkim olan zihni- yetin yeniliğinden ılerı geliyordu. On seneden beri ilk defa bir masa ba- şında toplanmakla Dortler dünya me- selelerini müzakere yolu ile hal et- menin mümkün ve gerekli olduğunu kabul ediyorlardı. Bu yeni anlayış ha- vası devam ettiği takdirde, günün bi- d : rinde bu meselelerin bir l;al tarzına bağlanmaları pek âlâ mümkün ola- bilirdi Avrupa Konseyi Strasburg... Temmuz (Aydemir BAL- KAN yazıyor) Delegelerimizin gayretleri ikinci gününden itibaren komisyon çalışmaları başladı. Bi- zim için en önemlisi tabiatiyle iktisat komisyonunun çalışmaları olacaktı. İstikraz taleplerimizin ve iktisadi du- rumumuzun bütün tafsilâtı düşünüle- cek olursa hakkımızda verilecek ra- orun ehemmiyeti aşikârdı. Konseye sunulacak olan huraporun Avrupanın hususi sermaye veya devlet yatırım- ları faaliyet merkezlerine ne derece tesir ettiği de gözden kaçmamaktay- dı. Istikbalimiz hattâ halimiz için i- yimser, teşvik edici mülâhazaların iktisadi hayatımızın gidişatı hakimin dan, hele son teşebbüslerimizin ne- ticelerinden sonra, ne derece önemli olduğu biliniyordu. Bütün mesele her şeye rağmen bu mülâhazaları komis- yon notları arasına alabilmekti akat bu nasıl kabıl olacaktı ? İk- tisadi durumumuzu rlak olmak- tan çok uzak bulundııgu herkes tara- fından bilinen bir hakikatti. Yeni ü- mit kapılarını nasıl açabilecektik? Komısyo aki an — delegelerinin e başkan Federspıel in pek de lehi- mıze olmadıkları malümdu. Onları nasıl ikna edebilecek, edindikleri gay- ri müsait intibaları nasıl silecektik? Komisyon delegeleri ve başkan Fe- derspiel dort ay evvel Turkıyeyı zı- yaretle "İnkişafı geri kalmış m leketler" hakkındaki etüdlerini ta- mamlamışlardı. Bu delegelerin gerek resmi temaslarında, gerek şahsi tet- kiklerinde iyi intibalar edinmedikleri, hattâ kırgınlık vesilesi olacak bazı olayların geçtiği söyleniyordu. Nite- kim komısyon çalışmalarının hemen ilk gün bu endışelerın yersiz olmadıgı goı'uldu Bunlara rağ- Fethi Çelikbaş Konseyde başkan men komisyondaki Türk temsilcileri bu zahmetli ve çetın yükün altından nasıl kalkacaklard İktisadi komisyon çalışmalarına en kuvvetli iki delegemiz, Fethi likbaş ve Feridun Ergin iştirak edi- yorlardı İkisi d e gerek iktisat gerek umumi form ından — Av- ı'upalı meslekdaşlarından hıç de aşa- ğı değillerdi Yalnız ister istemez ak- la bır sual gelıp takılıyordu Çelı - baş ve Erg arda hükü- metın bazı kararlarını tenkıd etmiş- ler, bunlara cephe almamışlarsa da iştirak etmedıklerını ıhsas ettirmiş- lerdi. Çelikbaş Strasburg'da "Le Monde" un politik muhabiri C. Julien- in ve benını müşterek suallerımıze sa- rih c mişti: Beş senedir akıp edılen ıktısadı polıtıkada bir çok yanlışlar yapılmış, bunların ço- gunda da uzun zaman ısrar edilmiş- ti. Çelikbaşa göre liberasyon metod- larına muvazi olarak alınması icap e- den mühim tedbirler alınmamış, dö- viz stokumuz erimiş, Dış ticaret den- gemiz aleyhimize olarak çok boz muştu. Beş senedir takip edilen ık— tisadi politika bir yanlışlıklar serisiy- di... Feridun Ergıne gelince, D.P.li milletvekilinin uç arkadaşiyle bera- ber bundan 6 ay evvel hükümete bir muhtıra verdıgı hatırlarda olsa ge- rektir. İktisadi durumumuzun acı bir tenkidi olan bu rapor ilerisi için hiç de iyimser görüşler taşımıyordu. İti- raf etmek lâzım gelirse bu derecede özlü ve ilmi bir tenkidi, muhalefet partisi senelerce yapamamıştı Muh- telif tazyikler sonunda diğer üç mil- letvekili rapordan imzalarını teker teker çekmişlerdi. Fakat Ergin gö- rüşlerinde ızrar etmişti. Olaylar ken- disini büyük bir süratle haklı çıkardı Ergin iktisadi politikamız için altı ay evvel verdiği hükmün doğru çıktı- ğına şahit olmakla elbet memnun değildi. Fakat raporu hâlâ da hükü- met sözcüleri tarafından şiddetli ten- kidlere uğramaktaydı. Diğer taraf da görüşlerinde ısrar ediyordu. Bu da elbet onların hakkı idi.. u halde Çelikbaşın ve Erginin Avrupa konseyinde iktisadi komisyon çalışmalarına iştirak ettirilmelerin- den murad neydi? Bununla ne elde e- dilmek isteniyordu? Onlardan ziyade, tenkidlerini haksız bulan ve kendile- ünü müda- iştirak ettirmek mantıki değil miydi? Aksi takdırde garıp bir tezada düşülmüş muyor du?.. Gerek iktisadi polıtıkamızda, gerek bunu senelerdir en elemanlarımızda bir değişiklik de olmadığına göre bu tezat nasıl i- zah edilecekti? Komisyondaki diğer Avrupalı delegelerin- karşısında Çe- likbaş ve Ergin kendi tenkidlerinin bir aksisedasını dinlemiyecekler miy- di? Şu halde?, Yoksa hakikaten soylendıgı gıbı onla rı Meclisten yılda bir! defa uzaklaştırılmakla mu ayyen çevrelere tesirleri azaltılmak mı isteniyordu?.. sa — Avrupa Konseyine iştirak muhalefetin, ikti- dar partisi İçindeki muhalefetin- bir diyeti miydi?.. Bu suallerin cevabını bu iki şık- ta vermek belki kabildi. Fakat ileri sürülen bir üçüncü nokta daha vardı ki diğerleri kadar aykırı elmasa da- hi onlardan daha az acı değildi: Av- rupa Konseyi iktisadi Komisyon ça- İışmalarına eşit seviyede iştirak için pek az elemanımız vardı. — Avrupalı eksperler karşısına, kanaatleri ve ka- rarları ne olursa olsun, kendilerine muhatap olacak kuvvetli delegeleri- mizi bu pek az eleman içinden seç- mek çaresizliğinde idik. Bu tercih sebebi eğer doğru ise, durumun bü- tün garipliğine ve acılığına rağmen ilerisi için ümit verici bir işaretti. Bu AKİS, 30TEMMUZ 1955