Vatan XIT cü Milli Türk Tıp Kongre- sinde kürsüye gelen orta yaslı bir tabib, gen k doktorlarının Amerıkaya hicret ettıklerını, bunun durdurulması gere iğini, "vatan sathında" bunca imar edilmemiş, iç- timai bakıma muhtaç yer dururken böyle yetişmiş gençlerin memleketi terkedışlerının düpedüz ihanet oldu- ğunu heyecanla söylüyordu. Tuhaf- tır, bu zatı pek alkışlayan olmadı, hattâ arka sıralardan: "Ne yapsm— lar, açlıktan ölsünler mi?" diye ğıran bazı patavatsızlar bıle goruldu caba neden muhtelif içtimai sınıf- lara mensup bir çok kımse, idealiz- min asasını ele alarak, ücra köyleri- yollanmıyı maktan imtina ediyorl! öteden beri bahsedilen, nevverlerinin ihaneti" “"Türk mü- bu hicret Federal Batı Almanyanın müsta- kilen idare edilen bir kantonunda Eğitim Bakanlıgına, eserleri ve kültürü ile tanınmış, nazi partısının sevap ve günahına tî ta- rihinde epeyi karışmış bir zat ge- tirilmişti. Bunun üzerine inanılmaz bir hadise oldu: O kantonun üniver- sitesine mensup 15 kadar profesör bir beyanname ile istifa ettiler, hat- tâ daha aribi talebeleri de bir rotesto hareketı tertiplediler. Pro- fesörlerin bu istifası bir türlü telif edemedıgımız münevver ihanetinin bir misali miydi? Unıversıte, Dev- let otoritesini ya sars- mağa ne hakla çalışabılırdı" Türkiyede son 10 senenin gençlik hareketlerinde komünistlikle müca- deleden tutunuz Kıbrıs meselesine kadar milli dâvaların hemen hep- sinde saf safa çarpışmış; fakat çok defa da usulde çatışmış iki talebe teşekkülü, hadiselerin akışı ön! birleşmeğe karar verdiler. Protokol- lar hazırlandı ve imzalandı. Bir çok işler gibi, bu işleri de tedvire me- mur D akanının önünde minler edıldı Neticede her iki te- şekkül de gene fildişi kulelerine çe- kilip, eski teranelerıne de vam et- tiler. Mutlaka mü İhaneti buydu, Türk gençlıgının boyle ikiye ayrılmasıydı. Belçika Katolik Partisi, katolik tedrisatı yapan okullara da hükü- metin geniş surette yardım etmesi- ni istiyor, sosyalist Başbakanla bo- yuna çatışıyordu. Bir gün tertiple- nen mitingde, istedikleri yapılma- dığı takdirde parti üyelerıne mıllı bankalardan mevduatlarını çekmi lerı emredildi, Bu hareket, hakıka- n bir ekonomık suikast mahiye- AKİS, 30 TEMMUZ 1955 Haini tini taşıyor, memleketın mali te- melleri kö en sarsacak bir tehlıke arzedıyordu İşte nıhayet emir karşısında hiç bir reaksiyon göstermemesi, böyle ağır bir t şebbüsü bile meşru bir muhal lefet taktiği telakki edebılmesıydı Münevverin tarıl'ı nedir? Okumuş yazmıştık derecesinin münev- verlikle doğrudan doğruya mütena- sip olduğunu zannetmek, bilhassa bizde, en çok duşulen hatalardan bir tanesidir. Mün bir Okuma azma meselesı degıl bir zihniyet meselesidir: O kadar ki, meselâ ba- sit bir lise talebesi bir profesorden, bır ocak başkanı bir Devlet Baka— an daha münevver olabilir. kıkı aydın kendi meselelerini oldu- ğu kadar memleket meselelerinin de muhasebesini yapmış, bir kana- rkın ezeli tekerlemesi "Kahrolası hanede evlâd-ii âyâl var" onun için vârid olamaz. Son zamanlarda sık sık şikâyet edilen işte bu adamın vazifelerini yapmaması, ıstıfa etmemesi, dikkat etmemesı, baş eğmesi, sevınmedıgı halde sevinir gibi görünmesi, iste- mediği halde yapması, kızdıg hal- de susmasıdır. G zavall münevver ustune saldıran 3 ejderin menfaatin, korkunun, — izzeti neiîs okşanmalarının elinden nasıl kur- tulabilsin, nasıl? Me! faat büyükelçilik — şeklinde tezahür eder, ulufe halinde gazete- lere dagıtılır, durlukl r sunulur, hizmet mevkileri olan yer- ler şantaj basamakları, fikir hürri- yetlerinin en koparılmaz zincirleri olurlar. Münevver zaten cemiyete hizmet etmek bir şeyler başarmak, nihayet ' anlaşılmış olmak gibi ken- di yarattığı komplekslerının baskısı altında, gene kendisini en iyi alda- tıcı mazeretleri bulmakta yavaş AKİS'E Abone olunuz Posta Kutusu 582 YURTTA OLUP BİTENLER Erdoğan METO yavaş maharet kesbeder: Bir re- formun onderlıgını yapacaktır, her- kes gibi eğmiyecektir. müstakil kalacaktır Heyhat ki günlük hayatın afyon tesiri, yakın menfaatten uzaklaştırıcı hareketle- re "enayilik" diyen ıptıdai bir ef- karıumumıyenın baskısı onu da yıp- ratacak, "neme lazımcılıga hızla sürükliyecektır orku ise kanun olur, telefonda söylenen bir söz haline girer, filân canın imalı hareketi, falancanın de- dikodusudur. Bunca emekle varıl- endişesi; bu alışılmış yuvanın hatlığından; şu sevilen yüzlerin nu- rundan vazgeçme — mecburiyetidir. ork elli yaşın istifhamlarına ek- lenir, onları şıddetlendırır. Mucade- için gerekli ma vi kud- retten şüphe ettırır kurul uş ni- zamı en iyi niza: olarak gösterir. İzzeti nefis o şanmaları ejder— lerin en tehlikesizidir: Münı r if- sat veya iğfal edilmiştir, yuksek kabiliyetleri gerekli sahalarda kul- lanılmamıştır, işte şimdi çalışma ve parlama sahaları önünde açıktır, vatan hizmetleri kendisini bekle- mektedir. İlk iki ejderin yıkamadığı nice adam biliriz ki, gözleri önünde parlatılan şohret hayallerıyle sar- sılmış ve göçmüşle Sene 1908. Abdulhamıt ıdaresı zelzeleye uğramıştır. Osmanlı cat asının anarşiye düşmemesi ıçın bir kuvvet - iktidar - lâzım rutiyetin ün meşru ve hukuki bir otorite tesis edilinceye kadar "İttihat ve Terak- ki" en uzak yerlerde ortaya çıkan teşkilâtıyla Devletı ayakta tutacak tek otorite oldu östermekte- uğunu dir. Meşrutiyetin ilânı, istibdadı yık- mak uğrunda yarım asra yakın bir zamandan beri sarfedilen gayretle- ri temsil etmek Cemiyetil kaynağı olarak kabul edılmektedır İttihad ve Terakki Cemiyeti kudsi- leştırılmekte, bunun taraftarı ol- mak vatanı sevmemekle bir tu- tulmaktadır Bir çok kimseler onun namına hareket etmek, nüfuz sahi- bi olmak ıstegmdedırler Bir çok münevverleri ise cemıyet hü- kümet fevkınde bır kuvvı Görülüyor ki 1808 munevveri neyse, 19655 münevveri de odur. A- radan geçmiş olan 45 küsur sene, ancak ona yeni ihanetler hazırla- mağa yaramış: sıyasıve ıçtımaı çal- kantılardan daha ezik, daha bitik, daha zelil çıkmıştı irk münevveri, Ouo Vadis?