İKTİSADİ VE MALİ SAHADA bir defa daha bunlar üzerinde dura- cak değiliz. Fedakârlık yapmanın lü- zumunu, hele bugünkü vaziyete ge- lindikten sonra, kabul etmek zaruri olmaktadır. Fakat ne tipte ve ne de- recede fedakârlık? Eğer idare eden- lerle ıdare edilenler ayrımını kabul e dersek. şöy dıyebılırız İdare edılen- lerin fedakârlık yapmaları lazımsa i- dare edenlenn fedakârlığa katlanma- ları muhakkak zaruridir. vatan- daşın fedakarlıgın zaruretıne inana- bilmesi için de lâzımdır. Başındakile- rin böyle hareket ettiklerini gören vatandaş buna daha kolaylıkla katla- nabilir. İngiltere, diğer bir takım iş- lerde olduğu gibi, harp içinde bunun en iyi misalini vermiştir. Kraliçenin çocuklarının doğumu sırasında lü- zumlu eşya ve maddeleri, dıger bütün İngiliz anneleri gibi ve keza' şba kan Churchillin kızının düğünü kullanacağı şekeri alelade İngiliz va— tandaşı gibi vesikayla temin etmele- ri fedakârlığın halka gösterilen en güzel örnekleridir. Buna benzer hare- ketlerin memleketimizde de görülme- si lâzımdır. Bunlara ılaveten ve bel- ki bunlardan da mühim olar: edenlerin idare edıcı sıfatıyla cakları bazı fedakârlıklar da vardır Bu bilhassa memleketimiz gibi, kül- tür seviyesi düşük olan memleketler- de, idealist polıtıkacı olmıya çalışmak ve kısa vadede ucuz ve kolay muvaf- fakiyet elde etme arzusundan vaz- geçmektir. Diğer memleketlerle mu- kayese edildiğinde, memleketimizde idare edenlerin üzerindeki yük çok daha fazladır. İdare edilenlerden, umumi ifadesi ile vatandaşlardan istenen fedakârlı- ğa gelince: kalkınma sonunda elde e- dilen refah yükselmesinden — vatan- daşlar eşit miktarda istifade edecek- lerse - ki böyle olmalıdır - kalkınm sırasında da eşıt fedakârlığa katlan- malıdırlar. Burada nisbi olarak eşit bir fedakarlıktan bahsedıy Sahaların tayini zaruridir Diğer bir mesele de fedakârlığın ya- pılacağı sahaların tayinidir. Aca- ba hangı sahalarda fedakârlık yap- malıdır? Fedakarlık modasının ha- kim olduğu şu günlerde sadece lü- zumlu sahalarda mı, yoksa lüzumsuz sahalarda da mı fedakârlık yapılı- yor T Bır mısal verelım Çay içmek st eyen n çay içm mekte yaptığı fedakarlıkla buz dolabı veya otomobil almak isteyen bir kimsenin bu arzusunu ileriye talik ettiği za- man yaptığı fedakârlık arasında fark vardır. Otomobil veya buz dolabı al- mak istiyen, bugün onları alamaz, fakat şartlar müsait olduğu gün ta- rrufunu buna arcamakla, biraz gecıkmış olmak! beraber iste g yerine getirir. Butun fedakârlığı is- tıhlakını biraz gecıktırmesıdır Hal- buki günde bir bardak çay ıçmekte olan kımsenın bir muddet çay içme- mekle yaptığı fedakârlık tamamen farklıdır. Bir sene çay içemiyen müs- tehlik sene sonunda çay bulduğu za- an bütün sene boyunca içemediği 365 bardak çayın hepsini birden içe- mez. Sadece bir kaç gün için istihlâ- kini bir miktar arttırır o kadar... İstenecek fedakarlıgın derecesini tayin de mühim problemlerden biri- dir. Gerekli fedakarlık mıktarının İ- yice hesaplanması lâzımdır. Vatan daşları lüzumsuz yere sıkıntıya sok- mak hem adil olmaz, hem de tehli- keli olabilir. Fakat n yazık ki feda- kârlık taleplerının her naldan ya- pıldığı şu günlerde, bu tıp hesapla- arın bulunduğuna dair en ufak bır karine bile mevcut değildir. Memleketimiz bir fedakârlıklar memleketidir. Uzun zamandan beri Türk vatandaşlarının fedakârlık yap- maksızın yaşadığı gün mevcut değil- sebeple fedakârlık talebinde bulunmak bir bakıma zor, bır bakı- ma göre ise kolayı ur, çünkü bunca senedir fedakarlık yapmış olan bir toplumdan hâlâ ve eskisinden kat kat fazla fedakârlık istenmektedir Kolaydır çünkü, — millet fedakârlık yapmaya alışmıştır. Bu iş onun için tabii hale gelmiştir ve henüz feda- kârlık yapmadan veya az fedakârlık yaparak yasamanın tadını tadmamış- tır. Gerek zorluklar gerekse kolaylık— lar gözönünde tutularak yapılması i- cap eden iş; lüzumlu sahalarda, lü- zumlu miktarlarda ve bütün sınıfla- ra eşit yük teşkil edecek şekilde ta- lepte bulunmaktır. Tabii bunların hepsinin üstünde, her fedakârlıktan en azamı faydayı temin edecek şe- kilde, hiç bir israfa meydan mek- sızın faalıyette bulunmak da şartt r. Birleşmiş Milletler Yabancı sermayeye yardım Bütün dünyanın gözleri Cenev- reye çevrilmiş bulunuyor Her- yor. Herkes Dör! klenn en se- lâhiyetli temsılcılerının siyasi co-e xistence meselesini nasıl halledecek- lerini ö grenm ek st iyor. Fakat bu a- rada İsviçrenin bu güzel şehrinde bir- çok milletleri alâkadar eden başka bir milletlerarası toplantı yapılmak- tadır. Bu, Birleşmiş Milletlerin Eko- nomik ve Sosyal Meclisinin, iktisa- den geri kalmış memleketlere yaban- ı hususi mayenin nasıl yarı dım e- debılecegı hususunda yaptığı bir top- lantıdır Küçük memleketleri alâkadar e- den bu toplantı Birleşmiş Mületlerin Ekonomik ve Sosyal Meclisinin yir- minci toplantısı olacakt . Gündemde n fazla göze çarpan şe y Birleşmiş Mılletlerın Milletlerarası hususi ser- maye hareketlerı a yaptığı devamlı çalışmaların serisinin beşin- ci raporudur. Rapor altmış altı sahife tutan bir alışmadır. Ve dünyanın bir çok mem- leketlerindeki hususi yatırımların ge- lişmelerini gostermektedır Raporda, birçok iktisaden gerı kal ş memle- ketlerde yaban teşvik i- çin yapılan teşrıı gayretlerden de bah- sedilmektedir. Bırleşmış Milletler binası Geri kalanlara yardım Raporun hemen hemen her sahi- fesınde aynı fikir hissedilmektedir- Bü- yük buhranın neticesinde ortaya çı- kan iktisadi infiratçılık modası ya- vaş yavaş kaybolmakta ve yerini, hu- susi sermaye bakımından, memleket menfaatleri ile dış menfaa ler arasın- a bir alâka bulunduğu fikrine bırak- maktadı Bilhassa âmme hizmeti teşebbüs- leri ile maden sanayiinde — yabancı sermayenin şüphe ile karşılandıgı ya- tırı sahalarındakı yen temayül ya- banc hususi s: , yabancı dev let sermaye sınden daha kolaylıkla ka- bul etme yolundadır. Eskiden muhakkak nazarı itiba- ra alınan, yabancı sermayenin bir iş- letme sermayesinin 9049 undan fazla olmaması hakkındaki hüküm artık ö- lü hale gelmiş bulunmaktadır. La- tin Amerıka memleketlerının hıç biri- sinde bu sert hük artık cari de- ğildir. Fakat Orta Do uda u fikirden tam olarak cayılmış degıldır. Hatta teşebbüslere yabancıların sahip olmasından yıllarca acı acı Şİ- kâyet edilen Hindistan ve Pakistanda bile bu vaziyet yumuşak karşılan- maktadır. Hindistanın resmı p sı bitaraf ve yumu ş k P kıstanda yabancı serma ş n 260 ına kadar sahıp olabılecegı kabul edil- miştir. Fransız hükümeti tarafından hem yabancı sermayeyi yatıranların hem de yatırımın yapıldığı — memleketin menfaatlerini tatmin edecek bir tek- lif yapılmıştır Fransız teklıfinde Od türlü hisse senedi çk ve dari hakların kısme tam en bunlardan bırıne hasredılmesı isten- mektedir. AKİS, 30 TEMMUZ 1955