zihniyetin diğer konularda da tezahür etmesi hayır kuvvetlerinin galebesi demekti. Komisyon gözcüsünün intibaları Durum, iktisadi komisyon toplantı- larında, ilk günler hiç de lehimize inkişaf etmedi. Danimarkanın eski Ziraat Bakanı olan Başkan Feder- spiel ve Alman temsilcileri, Kalbitzer, Von Streti ve Leverkühn uzak vazi- yetlerini muhafaza edıyorlardı Mü- dahaleleri bizim içlik biç de müsait sayılmazdı. Çelikbaş ve Ergin saat- lerce adım adım bizi savundular. Kon- seye verilecek raporda Turkıye bahsi bizim için mümkün olduğu kadar le- himize olmalı, biç olmazsa bazı tabir- ler yumuşatılmalı İdi. —Asıl mesele 'başlangıçtan beri devam eden çe- kingen ve şüpheci durumun izalesi, karşılıklı itimat ve güvenliğin doğ- ması idi. Alman delegesi Hellmut Kalbitzer ile iki defa görüştüm. Herr Kalbıtzer iktisadi komisyon sözcüsü idi. deshaus'ta sosyal-demokrat mebu- suydu. Kırk iki yaşında, Hamburglu bir iktisatçı olan Hellmut Kalbitzer memleketimizi iktisadi komisyon ü- yeleriyle ve başkan Federspiei ile be- raber dürt ay evvel ziyaret etmişti. Gerek İstanbuldaki, gerek Ankarada- ki temaslarında pek de memnun gö- rünmüyordu, Çok defa Bakanlık özel kalem mudurlerıyle oyalanmışlar, tet- kıklerı için kâfi derecede alâka ve mkân görememişlerdi. Bele Başba- kanın kendilerini kabul edemeyışıne üzgün görünüyordu. Kalbitzer'in şi- kâyeti muayyen konularda muayyen elemanları muhatap olarak bulama- yışlarıydı. Çok defa hazırlıksız bir şe- kilde gayrı mesul şahısların karşısın- da vakit kaybetmişlerdi. Çalışmaların verimli olması için muayyen esaslar- dan hareket şarttı. Halbuki bu esas- larda dahi tartışma konuları açılı- yor ordu. Herr Kalbitzer'in hayret etti- ği bir cihet de temas ettikleri me- murların yetkilerinin bilgileriyle tere orantılı bir şekilde — genişlemesiydi. Bakanlıklarda karşılaştıkları bazı genç teknisyenlerde takdir ettikleri bir vukuf ve anlayışla karşılaşmala- rına rağmen kademeler yükseldikçe bunların kaybolduğunu hayretle Sür- muşlerdı Kalbitzer'e göre asıl işimi- ze yarıyacak elemanları saklamakta maharet sahibiydik. Ankaradan sonra ziyaretine şah- si olarak devam eden Herr Kalbit- zer otomobille Kayseri ve Sivas ü- zerinden Samsuna kadar giderek tet- kikler yapmıştı. Resmi program ricinde muhakkak çok daha faydalı Ur seyahat yapan Kalbitzer memle- ketimizdeki zengin kaynaklara rağ- men vaziyetimizin nezaketini müşa- hede etmişti. Halbuki elimizde tabu servetlerden başka geniş bir an Üstelik bu kıtlenın kitlesi de varda. yarısından fazlası genç insanlardı- Kalbitzere göre urumumuza se- beplerden başlıcalan iktisadi politi- AKİS, 30 TEMMUZ 1955 kamızda zirai prınılerdı Nüfusumu* zun yüzde seksenine prim veriyor bu- nu gerideki yüzde yırmıden çıkarmak istiyorduk. Ordumuz ise iktisadi in- kişafımıza mani olacak kadar geniş tutulmaktaydı. Ticari münasebetleri- miz lüzumundan fazla tek taraflıy- dı. Karadeniz sahillerini ziyaret eder- ken hiç bir geminin kuzeye gitmedi- ğini ve kuzeyden gelmedıgını hay- retle görmüştü. Halbuki üç komşu devlet vardı. Siyasi kanaatler ve ihti- lâflar ne olursa olsun ticarete devam- da elbet fayda gorulebılırdı Komis- yonun Türkiyeyi ziyaretine tekrar temas eden Kalbitzer kendılerıyle İŞ- birliği yapmak için beynelmilel bir teşkilâttın vazifelileri olarak gelen bir heyetin makamlarımız tarafından kafi dere cede önem ve alâka ile kar- şılanmadığına hâlâ hayret ettiğini bildirerek sözlerine son verdi, elikbaş ve Ergin üç gün müddet- le çetin anlar geçirdiler. Fakat tedricen aradaki buzlar eridi, yavaş yavaş bir karşılıklı anlayış havası yerleşmeğe başladı. Diğer delegeler karşılarında sert taşlar olduğunu an- lamışlardı. Bu, bilâkis eşit kuvvette insanların belirli bir mücadeleden be- lirli bir sonuca varmaları demekti. Çelikbaş ve Erginden Türkiyede hü- cum ettikleri davaların Strasburg'da avukatlığını yapmalarını istemiştik. Rapor sonunda bizim isteğimize uy- gun bir şekilde kaleme alındı. Hattâ bazı sert tedbirleri çıkarttık bile. Yatırımlara bu kadar muhtaç oldu- ğumuz bir devirde ürkütülmemesi i- cap eden çok şey vardı. Bütün mese- le evvelâ itim ve emniyeti telkin idi. Çelikbaş ve Ergin bu çetin müca- deleden başarıyla çıktılar. Strasburg imtihanında hükümet kuvvetli mü- dafiler bulmuştu. Şımdı, sıra Ankara imtihanında değil miydi?. Macaristan Bir Kardinal kurtuluyor Geçen Cumartesi gecesi Macar rad- yosunda Macar Haberler AJansı- nın Fransızca olarak yayınlanan bir teblığını dinleyenler hayretler içkide kaldı 1949 Şubatında komünistler tarafından ihanet, casusluk ve kara- borsacılık suçlariyle itham edilip Bu- dapeşte Halk Mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına — çarptırılan Kardinal Mindszenty, yaşının ilerle- mesi ve sıhhi durumunun bozukluğu sebep gosterılerek din adamlarının ve kendi talebi üzerine tahliye edilmiş bulunuyordu. 1948 Ocağında Kardinal tayin e- dilen Mindszenty bundan önce bir kere de Naziler tarafından hapsedil- miş, fakat çabuk tahliye olunmuştu. Bu seferki mahkümiyeti nisbeten da- a uzun sürmüştü. Eğer komünist- ler şu gunlerde şiddeti! bir sulh ta- arruzuna girişmiş olmasalardı daha da uzun surecektı, fakat öyle anlaşı- DÜNYADA OLUP BİTENLER Kardinal Mindszenty Hapisaneden manastıra liyor ki Sovyet Rusya dış münase- betlerini yeniden tanzim ettiği bir zamanda Vatikanla daha fazla dargın kalmak istememişti. Hatırlarda oldugu veçhile Maca- ristan'da kilise ile Hükümetin arası o zamana kadar serbest tedrisatta bulunan okullara Devletin müdahale etmek istemesi üzerine açılmıştı Kar- dinal 7 Haziran 1948 d un Kili- senin işlerine mudahale demek oldu- ğunu ileri sürerek, projeye karşı cep- he aldığını bıldıren bir beyanname neşretmiş ve bu pro_ıeyı hazırlıyanlar ile Kilisenin haklarını sınırlamaya yeltenen her teşebbüse ıştırak edecek kimseleri aforoz edeceğini bildirmiş- ti. Mindszenty'nin bu tehdıdı tesirsiz kalmış ve bunun n de prole Meclis tarafından kabul edil- mişti. Ancak bundan sonra Kardinal re- jim için tehlikeli adam damgasını ye- mekten kurtulamamış ve 28 Aralık 1948 de yukarda saydığımız suçlarla itham edilerek mahkeme karşısına çıkarılmıştı. Bu mahkeme sonunda Macaristanın en din a: müebbet hapse mahkum edilmiş bulu- nuyordu u kararın bütün dünyada uyan- dırdıgı akisler kolayca tahmin edile- bilir. Şımdı alman haber ise o kadar büyük bir tepki yaratmamıştır, zira Budapeşteden evvelce de sızan bazı haberler böyle bir tahlıyenın yakın- laştığını tahmin ettiriyordu. Kaldı ki yetkili Macar makamları Kardinale nısbi bir hürriyet bahşetmekle & bun- dan böyle Kardinal kendine tahsis e- dilen manastırda ikâmet etmek zo- rundadır. katolik kılısesınııı en yük- sek mevkilerinden birini işgal eden bir zata karşı bundan yedi sene ev- vel yaptıkları bir gafiı tamamen ta- mir etmiş olmuyorlar. Bu tahliyenin' daha ziyade politik sebeplerden gel- diği bütün dünyaca bili içindir ki Rusya attığı bu taşla ıkıncı kuşu vuramamış yani Vatikan'a yarana- mamıştır.