Hukuk yerine guguk Bütün — Batı demokrasilerinde bir İnsan politikacı oldu mu, hangi meslekten gelmiş bulu- nursa bulunana hukuki konuş- maya çalışır. Zira hukuk, devlet idaresinin temelindedir. Güler misin, ağlar mısın bilinmez a- ikmetse bizde bazı hukukçular dahi politikaya atıl- dıkları gün hukuk bilgilerini po- litika kapısının dış tarafında bırakmayı mecburi sanıyorlar. Şimdi şu satırları dikkat ve dik- katten de fazla ibretle okuyu- nuz: “"— Son zamanlarda bilil- tizam ortaya atılan ispat hak- kı mevzun nedir? Vatandaşları gırtlak gırtlağa getirecek bir vazıyet yaratmaya müsaade e- demeyiz. Muhalefet, vatandaşla- rı birbirine boğazlatmak mı İs- tiyor? Birisi kalkıp husumet beslediği komşusunun bir kusu- runu bulacak, bütün dünyaya i- lân edecek, ondan sonra hakaret gören mahkemeye gitti mi, is- pat edecegım diye ortaya çıka- cak... İspat hakkını bu şekilde an- layan adam kim ? Okuması yaz- ması olmayan bm mi, bütün bilgisi kulaktan kapma bir yan münevver mi, yoksa hadıseler- den habersiz bir Meri Hayır.. Bu zat Temyiz Başkan- lığı yapmıştır, bu zat Adalet Bakanlığında bulunmuştur, bu zat Türkiye Büyük Millet Mec- lisinin Adalet Komisyonu baş- kanıdır. Bu zat Halil özyörük- tür ve yukarıdaki sözleri © Za- fer gazetesinin bildirdiğine gö- re - Denizlideki D. P. il kong- resinde söylemiştir. Bütün ba- kanlar İçinde, bakanlara yapı- lacak isnatların ispatını isteyen tasarının aleyhinde bulunan tek bakan olan Dr. Mükerrem Sa- roun başkanlıgını yaptığı bir kongr Halil Özyörük, kabulu iste- nilen ispat hakirinin, söylediği ispat hakla olmadığını bılmez mi? Elbette ki bilir... 11 genç demokrat milletvekilinin tasarı- sı, kendi komisyonuna havale edilmiştir. Halil Özyörük, bahis mevzun olanın "komşusunun kusurunu ispat" değil, bakan- nın ispatı olduğundan haberdar değil midir? Elbette ki haber- dardır.. Hattâ yeni bir kanun maddesi de getirilmediğini, sa- dece kanunun tanıdığı bu hakkı yok eden bir tevhidi içtihat ka- rarının kaldırılması talebinde bulunulduğunu farketmemiş mi- dir? Elbette ki fark etmiştir... O halde? AKİS, 11 HAZİRAN 1955 ra da bizzat kendısı, oğlu Orhan Kop- rülüyle beraber "hadise mahalli" ne gelmişti. Orhan Köprülü İyi yetişmiş, particiliği partizanlıktan ayıran bir gençti. Babasına yardımcı oldu. Ba- ba oğul kolları sıvadılar ve yaraya neşter vurdular. Muhtelif eller, teş- kilâtı karıştıı'ı ordu. Şunun veya bu- nun adamları kademelerde yer almış- lardı. Akrabalar, eşler, dostlar kulla- nılıyordu. Köprülü duruma hâkim ol- du. Haysiyet divanı bir kaç ihraç karan verdi, buna mukabil geçen se- nek! temizlikten zarar görmüş bu- lunanların hakları iade edildi. Gazeteler Sarol taraftarlarının mağlüp olduğunu yazıyorlardı. Bu sırada Devlet Bakam, Eğeye gönde- rilmişti. İstanbul il kongres 12 Ha- ziranda yapılacağı halde hazırlıklara karışamıyordu. Uzakta, seyirci vazi- yetindeydi. Kongrede tabii delegeler de seçilecekti. Adnan Menderes, Fu- ad Köprülüyü tamamiyle destekliyor- du. Başbakan İstanbulda esas itiba- riyle dinleniyordu ama bu, temaslar yapmasına mani olmuyordu. Bir çok kimse, başı nihayet dinç kalan D. P. Genel Başkanına bazı hakikatleri i- i bir takım ha- enyordu İstanbulda "halkın nabzı" daha iyi hissediliyor, iktidarın hareketlennın tesiri âdeta gözle görülüyordu. Parti, bir zaman- lar en kuvvetli olduğu Istanbulda pek çok şey kaybetmişti. Bunun bir sebe- bi bulunmak gerekirdi. Pazar günü toplanacak olan İs- tanbul kongresine başkanlık için muhtelif adayların isimleri üzerinde duruluyordu. Bunlar hep Sarolistlere karşı mücadele eden şîlhıslardı. Fa- aha "t geçenlerden biri de vu Bakanı Ethem Menderesti. Her hal- de kongrenin sükünet içinde cereya- nı sağlanacaktı. Hattâ müstakbel i- dare kurulunu teşkil edecek zevatın da bizzat Genel Merkez mensupları tarafından - yani Fuat Köprülü © vi- ze edilmesi yolunda temayul mevcut- . Eski il ıdare kurulu pek çok iti- raza uğramı unun son misali A- dalar kongresınde kendini belli et- mişti. İlçenin ilk kongresi, bazı ma- halli kongrelerin gayrımeşru addedil- mesi dolayısiyle kavgalı geçtiği hal- de haftanın başında yapılan ikinci kongrede mahalli kongreler meşru sayılmış, toplantı sakin cereyan et- miş, delegeler eski il idare kuruluna çatmışlardı il kongresinde İstanbul milletve- killerinin hemen hepsı bulunacaktır. Bu sıfatla Dr. Mükerrem Sarol da hiç olmazsa 12 Hazıranda Istanbula git- mek istemektedir. Fa "Eğedeki tetkikler" ini o tarihe kadar tamam— layıp tamamlayamıyacağı tabii bilin- Buyuk Kongre mi? Demokrat Parti kongreleri yurdun her tarafında böyle heyecanlı bir hava içinde cereyan ederken, hatıra YURTTA OLUP BİTENLER Neyi İspat? Beyanat Adalet Bakanı Os- man Şevki Çiçekdağa aittir ve hemen bütün gazetelerde çık- mıştır. Şimdiye kadar, eğer yanlışsa tekzıp olunur diye bek- ledik; fakat kimse tekzip etme- di. Zaten bahis mevzuu sözle- ri bakana atfen bütün muha- birler bildirdiklerine göre Os- man Şevki Çiçekdağın onları söylemiş bulunduğuna şüphe yoktur. Hadise Demokrat Par- tinin Ankara il kongresinin son günü cereyan etmiş ve toplantı- ya başkanlık yapan Adalet Ba- kanı irad buyurduğu kapanış nutkunda her şeyin mükemmel olduğunu bildirmiştir. Hâkim teminatı mı? Mükemmeldir. Zira teminat hakimin vicdanın- dadır. Basın hürriyeti mi? Mü- kemmeldir. Ve Osman Şevki Çıçekdag işin o kısmında, taki- bata uğrayan gazetecileri kas- tederek bunların yalan yazdık- larını, küfrettiklerini, iftira sa- vurduklarım iddia etmiş: "Yazmakla olmaz, yazdıkla- rım ispat etmeleri lazımdır..." demiştir. Pes doğrusu' Kanu t hakkı tanı- madığını Adalet Bakanı bilmi- yor mu? Osman Şevki Çiçek- dağ habersiz mi ki meselâ ken- disi hakkında bir isnat yapılsa mahkeme isnadın ispatı hak- kını vermeksizin isnadı yapan gazeteciyi mahküm eder? Ve- sika neşreden gazetecılerın hü- küm giydiklerini, vesikada Or- taya atılan hususların, bırakı- nız İspatı, tahkik dahi olunma- dığını hiç duymamış — mıdır? Bunun için gazetelerin hava- dis kısmını okuması kafidir. Neyi isbat beyfendi? Biz de “yazmakla olmaz, yazılanın is- pat edilmesi lâzımdır" diye fer- yat ediyoruz. Dinleyen kim? Bizzat Demokrat Partinin için- den çıkan 11 kişi bu hakkın ve- rilmesini istemiyor mu? Hem İspat hakkı tanıma, hem de kongrede nutuk çekerken gaze- tecilere hücum edip, onları yaz- dıklarım ispat edemi meyen kim- seler gibi göster.. İyi iş doğ- rusu! Tarafsızlar, — münevver de- mokratlar, halkçılar, millet par- tiller aylardan beri hep bunun İçin mücade'e etmiyor muyuz? Yoksa Adalet Bakanının bu mü- cadeleden de mi haberi yok? Biraz insaf, lütfen! İz'anla- mızla olsun alay etmeyiniz. Bari onları rahat bırakıma.