grayan erkekler birer akın teşkil eder. Hele bu mevsimde renk renk ta- ze meyve kokuları, kırmızı doma- tesleri, yeşıllıklerı ve nisbi ucuzluğa- ile pazar yerleri, a yeryüzüne ur cenn et koşesı manzarası arzetmektedir. Renk, renk su kova- arı, oyuncakları, bahçe pantalonları kulup niforman renginde fanileleri ve kasketlerı ile, çocuklar İçin de, ur cazibe merkezi haline getirilen pazar yerlerinin ur tek k aybaşı olmuyor mu, fiyatlar şaşmaz ur yukseklık arzedı or Ay baş nda ay sonunda çektıgı hasretlerı dındırmege ugraşır, daha cömerttir, pazarlığı gevşektır. Kısacası ay başlarında müşteri alma- ya taliptir, ay sonlarında ise satıcı satmaya.. Bu arz ve talep meselesi, haliyle piyasaya tesir eder.. Alına- cak tedbirlerden biri de bizim elimiz- dedir. Zannediyoruz; ay başında çar- şı pazara hücum etmemek.. Mutfak sIKrı ""Türkler neden çok yemek yerler? Çünkü mutfağ_ımızda, her şey, iş- tıhamızı açmak İçin düşü nul o- na e tertıplenmıştır su kabak kızartması tasavvur eder mi- siniz? Ya haşlanmış lahana? Pilâvın yanında, sofraya gelen cacık veya hoşaf kâseleri, veya buz gibi ur karpuz bize bu pilâvdan ya- rım tabak yerine ur, bazan iki ta- bak yedirtir. Nefis ur turşu, bir bah- çıvan salatası en sevmediğimiz ye- mekleri bile bize sempatik gösterir.. Baharatlı, bıberlı dolmalarımız, köf- hurdur. Bunlara yalnız memleketimize gelen yabancılar da meftun.. Bol miktarda Amerıkalının bulundugu ur zıyafette hoşluk olsun diye sofraya konan ur tabak fasul- yeli, baharlı pilâv birkaç saniye için- de, dostlarımızın hücumuna uğrıya- rak tükenmişti. Garsonlar fasulya, pilâv yetiştirmeğe uğraşırken, sofra- daki nefis piliçler, mayone ezli balık- lar küskün kuskun seyirci kalmışlar- dı. Yabancı memleketlere giden u Türk, yarı kıl u kaybederek don- müştü. do stu, merak ve endişe içinde üstüne atıldılar: — Orada kıtlık mı vardı? —'Parasız mı kaldın — Hasta mısın? Hayır, diyordu, yalnız gider- ken ağzımın tadını Türkiyede unut- muşum. Yemekleri hazırlarken, açmak ıçın, bazı şeyler yapmak ica, eder.. Etin yanma ilâve edılen bırkaç yaprak yeşil salata, ur nebze ha- vuç rendesi, iki üç tane kızarmış pa- tates dilimi, sofrayı süsleyen çiçek- AKİS, 11 HAZİRAN 1955 iştihayı sarı yumurt: sofra zevkını bunlar, daha ziyade, göze hitap eden Halbuki Kapaktaki Kahraman KADIN Nene Hatun 8 Mayısta, radyo onu "1955 yılı annesi" ilân ediyordu.. Gözleri y yaşardı. Acaba vatana şehit verdiği oğ ' ma düşünüyordu, yo ok' sa 1877 yılı Kasım ayının 7 sini 8 ine bağlıyan gecede, vatan uğruna, tarihin en güzel kahramanlık des- tanlarından birini yaratarak, gözü önünde düşüp ölen muharebe arka- daşlarını, vatan evlâtlarını mı? . O sabah erkenden uyanmış- tı, beşiğinde kıpırdayan yavrusunu pışpışlarken, ur yandan da sabah ezanını dinliyor Mürezzinin sesi birden ciddileşti.. Neler soyluyor- du ? Düşman, gece yarısı, sinsi sin- si Aziziye tabyasına girmiş ve as- kerterimizi — kılıçta geçirmişti Nene Hatun kapıya çıktı; tufek tabanca, tırpan, keski, sopa ve taş, halk ne bulduysa onu almış sefer- ber olmuştu.. Akın rak- larını mudafaaya gıdıyorlardı a Ne- ne Hatun, kafasını çevirince koca- sını gördü, o da baltasını kapmış gidiyordu.. Konuşmadılar. Konuşa- cak vakit yoktu artık. Yavrusu i- çerde ağlıyordu. Nene Hatun ya- vaşça, eve döndü, çocuğu besledi, okudu, üfledi, satırını aldı ve ar- kasına dönüp bakmadan, çekip, kahramanlar arasına katıldı Gençti, yirmi yaş nedir ki? Gü- zeldi ve hayatı İçerde yalnız bı- raktığı, belki ölüme mahküm et- tiği yavruyu sevıyordu.. Yalnız bi- liyordu ki, bu çocuğun ve h binlerce çocugun hayatı bu gidişe bağlı idi.. Kendi yavrusu ölse bile, birçok yavrular, bu sayede kurtu- lacaktı. Hissediyordu ki, o artık yalnız kendi Mehmedinin değıl bü- n Mehmetlerin anası İdi.. İşte Nene Hatunun asıl büyüklüğü bu- dur: milli hisleri İçin kendi şahst hıslennı öldürmesini bilmişti. Düş- urşunu ile ölen öz kardeşine, gozlerını kaparken şu sözleri söy- mıştı — Biehnt ölebilirsin.. Bız va- rız. Biz hepımız burada; oO ce iki binden fa zl düş- man askerı keser ve satır altında can verdi.. Nene Hatun, bu İnce ve ler, salata tabağını bize yaklaştıran kırmızı urplar, siyah zeytınler, sarı r, muhal IZI vermektedir.. Fakat ardımcı unsurlardır. biz bunlarla iktifa etmeyıp, baharat, yo- ğurt, sarımsaklı sirkeli iştiha açacak maddeleri u de imdada çağırırız, işte sonuncular, doğ doğ cular, an — doğruya miğdeye hitab ederler ve biz yedikçe, aha çok yemek arzusu duyarız. u ağzımızın tadını biraz daha az bilseydik!. zarif Türk kızı, bu müşfik a en faal muhariplerdendi. Satırı ka- na boyanmıştı ama, bu ağı İ- indi.. Düşman kuvvetlerine sırf imanları ile saldıra bu ur avuç kahraman, tabyanın demir kapıla- m kırıp İçeriye girince, üç saat süren kanlı boğuşmada, Nene Ha- tun gene ondeydı sş Olmekten kork- muyordu ama yaşadı, evine zafer- le döndü, yavrusu u buldu, bağrı- na bastı ve ilk iş olarak, gene onu besledi, Allanma şükretti.. Bu sev- gili çocuk, Çanakkalede şehit ol- duğu zaman da, Nene Hatun gene, hep o yaşlı ve ümitli sesle, kendi kendin! K kma git, biz varız, biz buradayız dıy ordu. Nene Hatun Aziziye tabyasının son kahramanı idi.. Efe dosta, ga- zetecilere, kendisini ziyarete gelen büyük adamlara hıkayesını anlat- mayı severdi. Severdi ama işittiği takdirkâr sözlere de, daima hayret eden ur hali vardı: yapılacak işi yapmıştı.. ayının son günle- rinde, bırden hastalandı Soğuk al- mıştı. Erzurumda Numune Hasta- nesine yattı kurtarmak için evlâtları elleı'inden gelenı yaptılar. Bu ur zatürree sı idi. Fakat yaş sebebiyle, fazla ur şey yapılamadı Bütün gayret- lere rağmen bu büyük Turk kadı- 22 May- 1955 te. saat 13 te gozlerını hayata i İ Başkanı Refik Koraltan Nene Ha- tun aılesıne. Milk "Savunma Baka- nı Ethem Menderes, Kadınlar ur- liği ve M.T.T.B. de Erzurum Vali- si ve Belediye Reisi vasıtasiyle Erzurumlulara — taziye telgrafları çektiler, radyolarda — konuşmalar yapıldı. Sağlığında, bir çok Türk ve ec- nebi büyüklerinin ziyaretine maz- har olan Nene Hatun 28 Mayısta askeri merasimle ve göz yaşları a- rasında, Aziziye şehıtlığıne defne- dildi.. O gıpta edılecek ölülerdendi.. Allah rahmet eyles Şu İngilizleri, , şu Amerikalıları rüyor musunuz? İğlerinde kaç tane k .Üq yorlar. Evet, ha Evet yemeklerine dikkat de edıyor- Ama, inceliklerinin en mühim bebı ağızlarının tadını bılmemelendır Buna mukabil, nefis yemeklere düş- kunluklerıyle tanınmış — Fransızlar ejimi bıraktıkları gün şişmanlama- başlarlar Nitekim bizzat Parisli- lerde, biraz aşlanmca, ne göbek ek- siktir, ne de kalça..