YURTTA OLUP BİTENLER Dr. Feridun Ergin Mesleği görmekte ve endişe etmektedir. Yabancı t veril- teşkilâtlandırılmasını lüzumlu bulmak- tadır Iste, Urfa mebusunun bilhassa iki gazeteye, Zafer'e ve Halkçı'ya yalnış şekilde Aaksettirilen konuşmasının esas- ları bunlardı. Feridun Erginin Vaziyeti iyi görmediği aşikârdı. Nitekim Başve- ili sonra Kenan Ak- manlar «iki konuşma dinledik» diyecek ve Başvekili işaret ederek «biri nikbin», Feridun Ergini işaret ederek «biri bed bin» mütaleasında bulunacaktı Nikbin görüş nan Menderesın cevapları 1ktısa— sını istiyordu. Hatalar yapılmıştı.. kendısının ifadesine göre 1952 sonun- ve 1953 başındaki bazı yanlışlıklar bugunku sıkıntıların sebebidir. Başvekil: — B 1 söylüyorum» dedi. Zira hata]arımızı itiraftan şeref duyan insan- ları onra, iktisadı bir jet uçağına ben- zetti. İktisadda da hataların, aradan za- man geçince görüldüğünü bildirdi. İt- halâtta kıymetten ziyade miktar üzerin- de durulmasını tavsiye etti. — Biriken borçlarımıza gelince, doğrudan doğruya cevap vermedi. Eşber'in — hatırlanması tavsiyesinde bulundu. Zaten Adnan Menderesin izahatı daha ziyade imajlara ve bazı fıkralara dayanıyordu. Üzerinde n ziyade durduğu nokta, istikbale ina- nılması keyfiyetiydi. Amerikan yardımı bahsinde «Stassen giderse Mtassen ge- lir, yardımı ondan alırız» dedi. Başvekilden evvel ve sonra Maliye AKİS, 25 ARALIK 1954 ders vermekti Vekili Hasan Polatkan da muhtelif mev- zularda izahlarda bulunmuştu. Bu gö- rüşmeler sonunda bazı hususlar aydın- landı. Meselâ bir devalüasyon hükümet tarafından asla düşünülmüyordu. Mer- kez bankasındakı altın mevcudu 127 tondur, bunun ton erhundur. Bu yıl kömür ithal edılecektır. Şeker fiyat- larına zam yapılmayacaktır. Memurlara ikramiyeleri bu ay sonunda dağıtılacak- tır. Muhalefetın duru: alefetin Buyuk Millet Meclisin- ne kadar zayıf temsil edildiği Bütçe Komisyonunda bir defa daha or- taya çıktı. Komisyonda C.H.P. den âza olarak Gurup Başkan Vekili Nüvit Yet- kin vardı. C. M. F. den ise Osman Bö- lükbaşı, aza olmadığı halde konuşabi- liyordu. Fakat ikisinin de ıktısadı ve mali meselelerde hiç, ama hemen he- men hiç bir ihtisası bulunmadıgı için yaptıkları kulaktan dolma bir kaç sual sormaktan ibaret kaldı. Bunlar da, doğ- rusu istenilirse demagojiye müsait, hü- kümet aleyhinde — menfi propagandaya malzeme temin edebilecek cinsten sual- lerdi. Ne bütçenin esaslı bir tahlili ya- pı e Menderes kabinesinin iktisadi pohtıkası ciddi bir tenkide tâbi tutul- u, ne de muhalefet partilerinin bu mevzudaki görüşlerinin ne olduğu açık- landı. Sanki iki parti de iktisadi bakım- dan hiç bir fikir sahibi değildi. O kadar ki Adnan Menderes ko- nuşmalarından birinin sonunda -zira Başvekil bütçenin tümü üzerındeki mü- zakereleri yakından takip etti- bu garip duruma dokundu. Nüvit Yetkin, Cum- huriyet Halk Partısının Bütçenin tümü üzerindeki görüşünü Umumi Heyete bil- direceğini soylemıştı Adnan Menderes u işin niçin komisyonda yapılmadığını sordu. Bütçe iki aylık çalışmadan sonra komisyonda nihai şeklini alacaktı. Eğer Halk Partisinin bir i varsa neden zamanında bildirmiyordu? Tavsiye ede- cek tedbirleri yok muydu? Başvekilin bu beyanatından ilham alan muteber Türk Sesi gazetesi de bir kaç gün sonra <«Muhalefetin takındığı tavırdan şüphe ediliyor» gibi esraren- giz havalı bir başlık altında Bütçe Ko- i muhalefet adına bir kaç ehemmiyetsiz sualle iktifa edilmiş ol- masını yeni tertiplere atfediyordu. Halbuki konuşacak, bu fikirleri mü- dafaa edecek, onların doğruluğunu is- pat edebilecek iktisadcı mebus ne Cum- huriyet Halk Partisinin, ne de Cumhu— riyetçi Millet Partisinin Meclis un da mevcuttu lk Partisinin, f'ıkırlerını mumi Heyete bildirmek zusunun hakiki sebebi buydu. Orada hatipler, ya- zdı metinler i okuyacaklar ve karşılıklı munakaşalara girişmeyeceklerdi. Eğe bu işi Bütçe isyonunda a nuşması teşkil etti ve Adnan Menderes onu tatmine çalıştı. Ama Urfa mebusu tatmin olmadı. Bütün bunlar olup bıterken ıktısa— di mevzulardaki ihtisası, kabiliyeti, ölçüsü, izanı, reti bilinen bir mebus sakin oturuyor, hiç bir lâfa karışmıyordu. Adeta b dan bir kaç ay evvel attığı yalnış ve ta- mir edilmez adımın azabını çekiyordu. Bu adam Server Somuncuoğlu idi. Hükümet «Basın tegallübü» ne paydos! atan gazetesi başmuharrırı Ahmed Emin Yalmanın yüzü sarardı. Bu, hakikaten fena bir darbeydi. Hem de çok fen En güvendiği dallar, teker teker kopuyordu ve k ds muallakta kalmak üzereydi. O aat on bir buçukta bir gazetecıler kaf“ılesıne dahil olarak Mısıra hareket edecekti. Gerçi kafilenin başkanı General — Ali Fu Cebesoy i dı ama bu gibi hallerde Ah- met Emin Yalman o şahsına mahsus girginliği ıle daima kendıne hususı bir haretini göstermişti. bu anda hakikaten sertti. Zafer gazete- si, ba kale sütununda, hem de «Za- e, Ahmet Emin Yalmanın bir yazı neşretmişti. muhaliflerinin söylediklerinden ve yaz- dıklarından ağır» olduğunu belirtecek- ti. Ağır veya hafif, her halde Zafer'in bu sefer yazdığı üstadın oyununu bo- 5