gin bir halleri vardı. Bazıları işi şakaya boğarak, «Bu filmi yalnız seyretmeliy- miş,» diyorlardı. Filmin kahramanı olan kadın o ka- dar tabii oynuyordu ki, bir müddetten beri evli olan kadınların kendilerini onun yerine koymamaları imkânsızdı. bu kadının hayatında bir çok hususiyetler vardır. O, kocasının sevi- yesinden aşağı, sallapati ve pasaklı, çok konuşan, iyi kalpli bir kadındır. Vakti- le alkolik olan kocası bir senedir içkiyi terketmiştir, fakat kadın, büyük bir hüsnüniyetle de olsa gevezeliği yüzün- den, sık sık ona maziyi hatırlatmakta- dır. Zaten izdivaçları bir gençlik hatası üzerine kurulmuş, doğacak olan çocuk- kedilmiş ve erkek, doktor olacağı halde, tahsilini yarım bırakmıştır. Kocasının bu izdivaç yüzünden, bir hiç olduğunu ve bunun neticesinde kendisini alkole ver- diğini hisseden kadın, tam bir manevi yalnızlık içinde, bedbaht ve huzursuz- Ö ocuğu ve vaktile sahip olup kaybettiği bir köpeğin hayali, kocası ile seviştiği zamanların hatırası, ıstırabı arasında sığındığı birer cankurtarandır. Bazen de işi deliliğe vurup danseder, fakat ne çirkin hareketlerle!.. İşte bu hareketler, kadının derbederliği, pasak- lılığı, filimdeki faciaları yaratan hakiki sebebleri ikinci plânda bırakarak, ön plâna geçmiştir... Filim kahramanı ka- dının diğer kadınlarla müşterek olabile- cek tarafları da bunlardır. Onun sinir- lenerek seyrettiğimiz jestlerini, hepimiz, evimizde Trahatça yapmıyor muyuz? Hangi kadın kocasının yanında çorap- larını çıkarmak için iğilip kalkmaz? O anda yegâne düşüncemiz — çorabımızın yırtılmaması değil midir? Hangi kadın, meselâ geç «yattığı geceler, Trimellerini kaşınınca bu işi gizli yapmağı düşünür? Vakıa, evli erkekler de, evde kendilerini ihmal eder, pijama ile traşlı dolaşır, bir takım göze batan hareketlerden sakın- mazlar. Fakat onlar için bu, nisbeten, daha az zararlıdır. Çünkü kadın daha çabuk yaşlanır, cinsi cazibesini daha çabuk kaybeder, onda aranılan başlıca kaynaşır, fakat en tehlikeli şey, kadının kocasının — yanında, bütün kadınlığını unutarak kendini rahat hareketlere ter- ketmesidir. İşte — filmin bize verdiği ders. Çünkü oradaki kadın sarkık enta- rile, pejmürde «robe de chambre» ile seke seke evde dolaştıkça, kocasının aynı evde pansiyoner olarak kalan genç yatının başka türlü olabilmek ihtimali çoktur. Aynı hatalı izdivacı yapan bir çok erkekler vardır. Hepsinin hayatı böyle facia mı olmuştur? Kendisini, yanlış harekete sevkeden kadın, aynı cazibeyi muhafaza ettikçe, erkekler yap- tıkları hatayı daha az görürler... Bu da onların hususiyeti!.. AKİS, 25 ARALIK 1954