YURTTA OLUP BİTENLER Aygün, bir kahvemizi içmez misiniz? A nkara'nın sevimli Belediye Rei- si, bizim de pek sevgili bir dostu- nız, Sayın aynı plâna tâbi olması gereken so- kaktadır. Eğer yolu şaşırır veya arabası- nı Ardıç sokağın basında bırakır- sa, say ayız.. O zaman kahve içe- . Ona göre! Geldıgı takdirde - şimdiden ce- saret verme ında-bir ayakkabı boy: ve bi lon temizleyici- sini hazır bulunduracağımızı arzede- görmemiş olması ve 681 gibi yuvarlak dahi olmayan bir yıldönümünü vesile ederek yurtta mevlevı yoruz ki Mevlâna Celâleddini Rumi'nin ölüm yıldönümünde laik bir memlekete yakışan meselâ onun Mesnevisi hakkın- kıymeti haiz bir eser yayın -ama hakiki tetkik mahsulü- ko yapılmasıydı. Hayır.., gerçekleşmemiştir. Ne gazetelerimizde, ne radyolarımızda, ne tertiplenen top- lantılarda bize üstad hakkında bilmedi- en evvel mevlevilik gelmiş, ortaya mev- levi kıyafetlerı çıkmış, âyinler yapılmış, dönülmüş dönülmüş, eller öpülmüş, ni- yaza durulmuştur. Hele Konyada cereyan eden hadi- seler, hiç kimsenin yüreğine sevinç ver- meyecektir. Mevlânanın ölüm yıldönü- münde bu büyük şehrimiz adeta üstü acık bir dergâh haline getirilmiştir. Bir tekke veya bir türbe, veya bir dergâh... Yollarda kıyafet kanunu ayaklar altına ler tertiplenmiş, ile canlandırılmıştır. tekrarlandığı gelen haberlerden acık surette anlaşılmaktadır. Bunların, inkılâplarımızı tehdit eden haller oldu- ğunu unutmamamız ve Atatürkün kapa- dığı bir takım kapıları henüz açmama- mız gerekmektedir. u gibi törenlerin hem iç hem de dış turizm bakımından büyük faydaları- nı inkâr etmek hiç kimsenin aklından geçmez. Fakat o faydalar, doğan ve do- ğacak Zzararların yanında hiç esabe- sindedir. Biz henüz hele demokrasiden beri bu gibi hovardalıkları göze alacak durumda degılız İngilterede bir tören- de 15 kıyafetleri giyilebilir. Fransada Napolyon veya 14 üncü Louis anılabilir. Ama oralarda hiç kimse ne 15 Mevleviler Bu kılıkları da nereden bulduk yarabbi? faaliyette Dön baba dönelim! Ama nereye dönüyoruz inci arsa dönülmesini ister, ne de impa- veya Bektaşi açınız ne birileri ne ötekileri adam alır.. Kalabalıkta halk birbirini ezer. nümü vesilesiyle memleket çapında bir tarikat âyinine müsaade edilmesinde bir mana yoktu. ki iktidarın demokrasi telâkkisi ve geniş laisizm anlay şı buralara kadar varmış bulunsun.. Başında akisler İ şte, ihtimal ki bütün bunlar düşünü- lerek basında da âyinlerin akabinde bir cereyan başgösterdi. Buna, belki ilk defa olarak iktidarın organı Zafer de katışıyor ve yapılanların, bir muayyen hududu aştığını yazıyordu. Başka gaze- telerde, bilhassa Cumhuriyette bu hu- susta ciddi ihtarlar çıktı. Zaten Cumhu- riyet, Atatürk inkılâplarının daima ha- raretli bir müdafii olmuştur ve başma- kale sütunundan en küçük haberine ka- dar hâdiseleri bu — zaviyeden görmeye gayret etmiştir. Aksülamel yalnız basında olmadı. Gençlik ve aydın umumi efkâr da ya- pılanı beğenmemişti. — Gazetelere bu yolda telefonlar yağıyor, hükümetin dikkat nazarının çekilmesi isteniliyordu. istifade ederek başını 1952'de — uğradığı ağır çıkarmak niyetin- İrtica, fırsattan kaldırmak ve mağlübiyetin acısını deydi. İrticam bu acıyı çıkarması, mille- tin acıya garkolması demektir. AKİS, 25 ARALIK 1954