zı olamazdı. Zira atom, başka silâhlara sadece askeri uzak bir takım neticeler tevlid edebilir- di. Ancak, bir tecavüze ugranıldıgı tak- dirde, hele bu tecavüzü durdurmanın çaresı atoma muracaat ise sıvıllerm top- lanıp karar verm lmayacak mıydı" Üstelik Sovyetler yıkıcı ve top- yekün bir taarruza geçerlerse Amerika- yı aynı şekilde mukabeleden kim ala- koyabilirdı" Spaak, işte Amerikaya böy- le bir hakkın tanınmasının daha uygun bir hareket olacağı tezini savunuyor ve: «— Düşününüz, diyordu, günün bi- rinde bir mutecavız bıze atom silâhlari- le yüklenirse her hangi birimizin aynı cinsten silâhları kullanmamak hususu daki vetosu ne manâ ifade edebılır”» Spaak'ın teklifi kabul edilmedi. Fa- kat Konsey azalarının kendi aralarında yaptıkları toplantıda atom silâhının kul- lanılmasın; erdikleri aşıkardı Sadece h iç kııns urkutmemek için açık bir beyanda bulunulmuyordu Nite- kim toplantının sonunda neşredilen teb- lıgde de tafsilâta girişilmedi ve sadece i bir müdafaa şeklinin tasvip edildi- gı bıld ildi. Bu müdafaa şekli, elbette ki atom silâhlarının istimali prensibine dayanıyordu. Zaten Hariciye Vekillerin- den evvel toplanan Genel Kurmay Baş- kanları Konseye bu hususu açıkça teklif etmişlerdi. SHAPE'de hazırlanan plân- larda da atom silâhlarına bırıncı derece- memişlerdi. Gerçi hep, atom silâhı kul- lanmanın askeri olduğu kadar siyasi bır mesele teşkil ettıgını sözlerine ilâve mişlerdi ama, gene de plânların buna dayandığım belirtmişlerdi. N Konseyinin Pariste biten son toplantısı artık bu mevzuda hi bir şüpheye ver — bırakmamaktadır. Eğer Sovyetler batılılara tecavuze yeltenır— lerse sayıca üstün kuvvetlerine atom si- lâhile mukabele edılecek ve bu suretle baskın tehlikesi berteraf edildikten son- ra muttef'ıkler geride lâyıkı veçhile za- man kazanıp harekete — geçeceklerdir. abit bu atom mevzuun nda Amerikalı- ların üstünlüğü devam ettikçe batılılar için bir avantaj olacaktır. Rusların elin- de de atom silâhının mevcut bulundu- malümdur, fakat bu ışte onlar Ame- rıkalılar kadar ileri değildir Batılıları tecavüze — uğradıkları takdirde atomdan faydalanmaya karar vermeleri karşısında Rusların bir mace- raya atılmadan hayli düşünecekleri mu- hakkaktır. Son perde e hatip, sözlerini bitirir bitir- mez bayıldı | Hâdise İtalyan parlamentosunda cereyan edıyordu ve bahis mevzuu zat Nenni'nin komünist te mayullu sosyalıst paıtısıne mensup bir mebustu. Zavallı, Parlâmentonun tasdikine sunulan ve AL manya' silâhlanmasına dair - olan Londra Ve Paris andlaşmalarının aley- hinde o kadar tamamlar tamamlamaz, oracığa yığılmış- - Kendisinden evvel söz alanlar hep andlaşmaların lehinde konuşmuşlardı Zaten İtalyan parlamentosunun bunları tasdik etmemesi bahis mevzuu bile de- Aslına bakılırsa hıç bır parlamen— todan yana korku yoktu. Bir teki mi tesna: Fransız Parlamentosu a bakımından Saar işi müş- külât çıkamu tı. - Hakikaten Almanya, Saar mevzuunda fedakârlık yapmıştı ve aslen Alman olduğunda hiç şüphe bu- lunmayan bu toprağın istikbalini tehli— keye atmıştı. Bu yüzden de Adenauı bütün Almanyada çok şiddetli şekılde tenkid edilmişti, hattâ başında bulun- Atlantik konseyi toplantıda Atomun tetiği politikacılarda AKİS, 25 ARALIK 1954 DÜNYADA OLUP BİTENLER Dr. Adenauer Muhalifleri artıyor dugu koalisyonda çatlaldar husule gel- Almanya'da, eğer işin doğrusu is- tenılırse öyle lngılteredekı veya Fran- sadaki gibi bir umumi efkâr yoktur ve halk, ço k ühim mese lelerın harıcınde şıddetlı reaksiyonlar göstermi albu- ki Saar işinde başvekilin aleyhınde bir umumi efkâr belirmişti. Hakikaten Al- manlar bu arazi parçasına bağlıydılar. Bundan bi milliyetçi partileri, yani mülteciler de aley /hte bir tavır takın- mışlardı Londra ve Paris andlaşmaları- n tasdıkıne taraftardılar Zira bu and- arla Almanya hükümranlığına ka- dahıl oluyordu. isteniliyordu. yoktu. Fransa, Londra ve Paris andlaşmalarının altına imzasını basmak için mutlaka Saar me- selesinin nisbeten kendı 1stedıgıne uy- gun şekılde hallini şart koşmuştu. Ha- kikat Almanya'da beliren temayul uzerıne Fransa başvekılı kendi vatan- daşlanm teskin etmek lüzumunu hisset- hayır, Saar anlaşması, öteki andlaş- malardan ayrılamazdı. teşkil ediyordu Fransız Meclisinde H aftanın başında bütün gözler Fran- sız Meclisine çevrilmişti. Eğer ora- da da bir aksilik çıkmazsa pek uzun za- dan beri devam eden «Almanya'nın silâhlanması» — meselesinin Hepsi bir bütün son perdesi de tamamlanacak ve batılılar büyük bir adım atmış olacaklardı. Zira o takdirde Almanya hür milletler camiasına katıla- 17