sâ da bu nihayet pek mütevazı bir kan alma odasından ibarettir. Buz dolabı da ya vardır ya yoktur. Her an ihtiya- CI kaşılıyacak bir kaç şişe kan bul- mak da bir meseledir. Bu yoksüzluk- lar içinde hekimin bilhassa operatörün neler çektiğini hepimiz yakından bili- riz. Hastahanelerimizin durumu bu ol- duğu gibi, Kızılayın durumu da bun- dan farklı değildir Ancak geçen sene bu husus için bıraz para ayrıldıgını ve ilk iş olarak bir kaç hekimi kan or- ganizasyonunu et t etm k üzere İn- giltereye gönderildiğini biliyoruz. Ki: zılay bu yeni teşkılatı çok geç kalın- nemli bir mesele de propagandadır. Bizde de propaganda Savaş zamanlarının gerektirdiği bir propoganda ile sağlanabilir. Orga- nizatörlerin işini bu sıra larda vukua gelen hadıseler kolaylaşdırı urd için döğüşürken sınırlarda y aralanan veya kazaya uğrayanı bır erin veya bir subayın yahud da büyük ve kalabalık şehirlerin bonba umanı sır: felakete uğrayan halk yıgınlarının, duyan vatandaşlar kanlarından bir mik tar vermekle bunların kurtulduklarını ve şifaya ulaştıklarım gordukçe heyeca na gelirler. engin fakir her- keste karşılıklı yard mlaşma arzusu yükselm ıştır Bu sırada kan organi- zasyonlarının işi çok kolaylaşmıştır. Fa kat daha barış zamanlarında yapılacak geniş propogandalarla halkın dikkati bu önemli kontu üzerine yöneltilmel- idir. Bu amaç için ilânları ve makale- ler - kullanabilir. Ailede, orduda, fabrikalarda, bürolarda, spor teşekkul— lerinde, — okullarda, üniversitelerde, camılerde de, bu propogondayı yapmı ak lazımdır. Bu suretle bütün halk tabak- aları, bu işini insani amaçalarına ve mi- li faydalarına — inandırılmalıdır. Bir yândan da, ifrata kaçmamak lâzımdır. Damarından bir miktar kan veren kim- seyi vicdanen ve yurdseverlik bakımın- an ödevini yapan bir kimse olarak göz önüne almak lazımdır. Onu bir milli kahraman bir yurd Halka açık bir dille yarahlann, kanın- dan büyük bir kısmını kaybetmışlenn şokelerin, yanmışlarını durumu, anında kan verilm onları ehdıd eden tehlıkeler anlatılmal dır. Kan ver nin bu zavallılar üzerindeki sihirli tesırı bildirilmelidir. Bu miktar kan almanın şahsın sıhhatine hiç bir zarar vermiyeceğine halkı — inandırmalıdır. k ndısıme nezaketle muamele edilmiş, cak kanı alınmış, canı yakılmamış bekletılmemış bir kan vericininde ail- eler arasında iyi bir propoganda vasıt- ası olacağını unutmamak lazımdır. AKİS. 17 TEMMUZ 1954 Nihayet bizde Kızılayın bır senaryo müsabakası aç- tedkik ettiğini duymaktayız kimi bir su baskınım, k misi bir yer sarsıntısı felaketini canlandırmaga çalışan bu senaryoların hiç biri begenılmemışdır Halbuki bir kasa verme servisini, bur- aya gelen gönüllü vatandaşları, organ- izasyonun işleyişini kanın donörden anlatacak şekilde hazırlanan bir senar- yo herhalde daha çekici olurdu. Bütün bu propogandaların amacı daha çok gönüllü kan verici bulmak ve daha fa- zla kan temin etmektir. Memleketim- izde kendılıgınden bir hastahaneye uğ- rayarak kan veren kimselere pek Ta- stlamıyoruz. Halbuki bu ödevi tuz ba- baya adakadar gibi yapmak lazımdır. Yan bir kimse "çacuğum şu hastalık- tan kurtulursa falan hastahaneye 500 c.c kan vermek adağım olsun, diyebil- melidir. Yurddaşlarımız fedakar in- sanlardır. Amerikada kan bankalarına giderek, tarihin ıçınden gelen en mu- kaddes maddelerini hediye eden bir çok vatandaşlanmızın' resımlerını her değil hepsini savaş alanlarında ve son defa Korede tonlarla akıtmadan çekin- y m çık bir şekilde anlatıldığı takdirde az anda yer yer kan alma merkezle- rinin teşekkül edeceği şüphesizdir. Şuna da işaret etmek isterim: Kan her ırkın özelliklerini taşıyan, ona başka milletlerden ayıran vasıfları ve- ren, veraset kanunlarının, kahraman- lıkların içinde kaynaştığı fevkalade a- sil bir maddedir. Hiçbir millet kendi öz kanını başkas na hıbe etmez. Marshal yardımı, Truman doktrini, Fisenhovver'in yi niyeti kanı ve plâz- mayı başka memleketlere sağlayamaz. Para, silâh yardımları yapılabilir. Fa- kat kan o memleketin kendi öz evlât- larının — damarlarından sağlanabilir. Tümen baş tabipliği yaptıgım sıralar- da, Amerikalıların sıhhiye takımlarına verdikler sandıklaı'ın 1ç1nden plazma şişesi çıktıg nı hiç bir rme- dim. Sebebini ogrenmek gafletınde bulundum. Amerikan hekimleri sus- makla yetindiler Bu halleriyle: "Dün- un en kıymetli kanı çocuklarınızın damarlarında akmaktadır Ondan fay- dalanmayı öğreniniz" demek istiyor- lardı—Dr. E. E. * Büyük Alman Edibi Goethe'nin hangi hastalıktan vefat ettıgı katıyetle bılm Üsta D gel in yazdıgı hastalık belırtılerını inceleyen W. Veil, bu- nun bir anjin dö puvatrin krızı oldugu netıcesıne varmıştır. retle tıp dünyasının bir bü- yuk meçhulu halledilmiş oluyor. Gamsız Teyzenin Maceraları