şetirdiğini ileri sürüyorlar ve ingi- iz lirasının kıymeti üzerinde cere- yan eden hadiseleri "mevsimlik bir durgunluk" diye izah ediyorlardı. Bu arada banka kredilerinin hacim- lJerinin de hayli genişlemiş olduğu İngiliz mali muhitlerinin dikkatin- den pek ka(l;madı. E%er ukardan- beri sayageldiğimiz bu hareketler ep bir arada değil de teker teker husule gelmiş olsalardı bunlara bü- îıul_ç bir değer atfetmemek gerekir, ktisadi hayatın mevsimlik dalga lanmalarından başka birşey değildir tarzında bir izahla yetinmek müm- kün olurdu. Halbuki bu temevvüç- lerin herbiri ayrı zamanlarda vu- ku bulmuyor, bilâkis hepsi aynı za- manda cereyan ediyordu. Bu durum karşısında İngiltere Bankası açılın- ca her iktisat kitabında bulunabile- cek bir tedbire başvurdu: Iskonto hadlerini yükseltti. Zaten ingiliz iş muhitleri de böyle bir tedbirin alın- masını geçen aydanberi bekliyorlar- dı. Şimdi insan pek haklı olarak kendi kendine sorabilir: faiz had- dinde yüzde yarımlık bir artış enf- lâsyona ne dereceye kadar müessir olacaktır? Hiç şüphe yok 'ki bu ka- dar cüz7 bir zamanın tesiri de cüz'i olacaktır. İngiliz mali makamları bunu herkesten daha iyi bilmekte- dirler. Lâkin şunu unutmamak lâ- zım gelir ki bu tedbir daha ziyade sikolojik bakımdan ehemmiyetli- ir. Çünkü ingiltere para tarihinde enflasyonun en az hüküm sürmüş olduğu bir memlekettir. Zira İngi- lizler "enflâsyonla oynamaktan pek hoşlanmazlar”., Büyük ingiliz ban- kaları da ingilizlerin bu hususiyet- lerini bildikleri için yıllık raporla- Faiz haddi iktisat ilminin Ö- nemli konularından birini teşkil eder. Çünkü Işçlatırımların, faiz had- diyle pek yakından alâkası vardır. Jodern iktisatçılar, yatırım hacmi- ni tayin eden iki unsur olduğunu. bunlardan birini faiz haddi diğerini yatırımlardan beklenen müsmiriyet teşkil ettiğini ileri sürerler. Yatı rımların ise bir memleketin istih- dam seviyesiyle olan alâkası her- kesçe malümdur. İngiltere'de mu- hafazakârlar iktidara gelmeden Ön- ce faiz haddinin istihdam seviyesi üzerindeki tesirlerini bildikleri için ucuz para siyasetini (Cheap money pohcyş tam istihdamın ana bir un- suru sayıyorlar ve İngilterede işsiz- likle mücadele etmek için bu çare- ye başvurmak gerektiğini ortaya ardı. Fakat 1950 senesi hazi- a Kore'de patlak harp, iktisadi hayatı 195lı - 1952 se- nelerinde İngiltere'de refah devre- sine ulaştırdı ve — iktisadi hayatta tıpkı bugünkü gibi bazı enflâsyon emareleri husule geldi. O vakit ik- tidarda muhafazakar hükümet bu- lunuyordu. Bu hükümet muhalefet yıllarındaki — para olitikasındaki görüşlerine rağmen Ucuz para siya- seti aleyhinde â)ohtıka takip etmek- te kusur etmedi. Bu sefer tabir ca- izse 1 para siyaseti - dığer âmillerin de tesiriyle 1953 ve 19544 yılının ilk aylarında İngiliz iktisa- diyatını hafif duraklamaya, sürük- ledi. Bunun üzerine tekrar ucuz para siyasetine avdet edildi. yedi sekiz ay zarfında enflâsyon e- mareleri başgöstermiş olduğundan şimdi yeniden pahalı para siyase- tine dönülmüş bulunuluyor. Enflasyonun — en büyük mah- zuru bir memleket ekonomisinde nazım rolü oynıyan fiatların iktisat Londra doklarında AKİS, 12 ŞUBAT 1955 grev Aaki VE SCUCUL İKTİSADİ VE MALİ SAHADA kanunlarına göre teşekkül etmeyip daha çok iktisat dışı amillere göre teşekkül etmeğe başlamasındadır. Böyle bir anda iktisat kanunlarına göre hareket edilmediği için yatı- rımlar normal istikametlerini kay- bederler. Para böyle bir devrede kötü olduğundan iyi paraları teda- vülden kovar, sağlam yabancı mem- leket paraları, altın, gayrimenkul memleket paralarına prim yapmağa başlarlar. İnsanlar tasarruf etme itiyadını kaybederler. Tasarruf et- mektense harcamayı tercih ederler. Bu mecmu talebi artırır.. Mecmu talebin artması, fiatlar umumi sevi- esinin yükselmesi demektir. Fiat- ar umumi seviyesinin yükselmesi karîısında her vatandaşın geliri fiatların — yükselme tempolarına ayak uyduramadığından enflâsyon, gelirleri değişmeyen memur, işçi, müstahdem ve ilâh... gibi sabit ge- lirli sınıflar için katlanılması pek güç bir pahalılık doğurur. Devlet ise böyle bir anda, her şey kendili- ğinden normale avdet edecektir diye elleri kolları bağlı bir halde kalamaz. Onun için müdahale eder ve bununla esas fonksiyonlarından birinin iktisadi hayatın sıhhatini muhafaza etmek olduğunu teyid Bizde de para, kredi, dıştica- ret politikalarının yürütülmesinde devlet çok mühim bir rol oynamak- tadır, İngiltere de yıllık fiat yük- selmelerinin yüzde dört gibi pek cüz'i olduğu bir devrede devlet enf- lasyonla mücadeleyi kendisine gaye ittihaz ederken, biz kredi ve para tadil edil- ; kanu- niyle tam İngilteredekinin aksi is- tikamette yürütmek üzereyiz. Eğer biz de İngiltere gibi enflasyonla mücadele etmek istiyorsak bunun herhalde başlangıç noktası kredi musluklarını iyice sıkıştırmaktır. Bu ise bir bakıma faiz hadlerini yükseltmekle mümkündür. Amerika Doğu ile Ticarete alâka A merika Birleşik Devletleri Ti- caret Bakanlığı yayınladığı bir raporda ğeçen sene ağustos ayında )oğu - Bati ticaretinde Yaşılan ta- dilâttan sonra Sovyet Blokuyla ti- caret yapmak üzere Bakanlığa ma- lümat almak için müracaat edenle- rin gittikçğ arttığını bildirmektedir. Ticçaret Bakam —Weeks eylül ve ekim aylarında — Sovyet Rusya ve Blokuna karşı talep edilen ihracat lişansının pamuk yağı, ecza ve kü- kürtle ilgili olanlarının reddedilmiş olduğunu tasrih etmiştir. Reddedi- len İlisansların mecmuu 4,6 milyon dolardır. 1954 senesinin ilk dokuz ayı zarfındaki lisanslar ise ancak 36 milyona baliğ olmakta idi. 1964 senesinde İhracatına müsaade edi- len mallar bilhassa tütün, sigara, pi- rinç ve nohut gibi zirat maddeler-