vazi olarak teknik yeniliği kaim olmuştur. Bundan böyle hare- ketler sıklaşmıştır. Başta G. Co- urbet (1819-1877) olmak üzre açılan “realist, mektep evvela hakikat ihtiyacı ve tabiat üze- rinde çalışmak zevkile başladı. Bunlar tabiatı ne romanlaştır mak, nede perdaht ve tuvalet edip ccibicleşiimek isteyor, bil'akis onu bütün çıplaki gile göstermekte bir zevk buluyor- lardı. E. Manet (1832-1684 |) bu mektebe ve umumiyetle mo- dernisme yepyeni bir hayat verdi. Kendinden evel gelmiş olan ressamların gözleri saman ve muhitleriden ziyade eski zamanlara, veya şarkın man- zaralarına açılırken E. Manet zamanını sevmek ve a'akaya layık bulmak cesaretini gös- terdiği gibi intihap ettiği mev- zular ve kullandığı fırça ile “moderne, resmi yarattı ve üslubuna yenı bir istikamet verdi. Karakter güzelliğinin de en şahsiyetli bir mübeşşiri oldu. her varlığın kentin: mahsus karakteri bulup çıkarmaktaki güz İliği anladı ve buna psi- kolajik realism d-ndi. yeni realist v karkteristle- rin prens plerini birleş'irip “im- presyaism,i açanlar XİX uncu asrın son sülsünü doldurdular. Bunlar zamanlarının zıya ve renk hakkındaki ilmine istinat ederek şöyle bir nazariyeye göre rısim yaptıla: Eşyayi kaplayan ve eşyaya renk veren şey havayinesimıdir. Binaenaleyh bir tablo, eşyayı gösteren bir şey değil, belki her şeyden evel bu eşyayı sarmış olan havayi- nesimidir. Bu ise muhtelif ke- safette ziya dalgaları getirir. ve renkler bu dalgalardan husule gelir. Her şey az çok ziya aldığı için buna göre renklidir. ve zıyalıdır; hatta gölgeler bile. Her renk hususi mıkdarda bir zıya dozudur; bu takdirde eşya- nın çizgiye tahammülü yoktur; çizgi sırf bir galat ıdrak ve bir HAYAT,A. insan icadıdır. Esasen birbirin- den ayrı ziyalar v- bunlardan doğmuş renkler vardır. Çizgile- rin ayırdığı şeyler işte bunlardır. Hakika ta çizgiler değil, seçil- mez bir surette birbirlerine mu- ttasıl hacım ve satıhlar vardır. M. Şekip Bir Cenaze Alayı. Yedi ifrite dönmüş yedi büyük günahın (ij Omuzlarında giden bu tabut acep kimin? Allahım, bu cenaze bana benden çok yakın ; Bu benim en kiymetli, en fazla sevdiğimin! (&) Bu ölen bir Ruh idi, bir fâninin varlığı, Onu şimdi bekliyor yokluğun mezarlığı. Bu Ruh ölmeyecekti; fakat öldürdüler, ah, Şu mel'un yedi cellat, şu yedi büyük günah! © Ardınca ağlaşıyor bir kafile genç kadın: Bunlar hep bu ölünün dul kalan emelleri... Hepsinin yüzü solgun, saçları darmadağın , Boşlukta çırpınıyor ince, berrak elleri. Alayın arkasından, çılıgınca haykırarak, Rasladığı her şeyi dişlerile kırarak, Bu Ruha ait olan ceset - iki kolunda İki iblis asılı - ilerleyor yolunda... Enis Behiç L1J İncilde ismi geçen günahlar. Ma e ye — 4 a Um