Türk ellerinde Acara Cumhuriyetinde Ark acara cümhuriveti merkezin- de idik. Biraz yorgunluk alıp, gözle- rimiz aldıktan sonra yalınz erekler is! şafa çıkuk. Hanımlar odalara çeki k düzen verecekler. biz de, yiyecek, içec tedarik edecektik. Yollrda bile Batumun güzelliklerine dair bir çok şeyler işitmiştik. Batum (17 güzel bahçeler içindeki şkleri m neleri, neleri, hâttâ mandulinl ri... Hem yürüyor, hemde bunları düşünüyorduk. yalvacımızın yolda rasıladığı tanıdık- ları ile tanıştık. Yemeği yenebilir bir lokanta sorduk. İtalyan lokantasını salık verdiler. O tarafa doğru yürüdük. Kocaman güzel binaların yüzleri müt- hiş bir çiçek hastalığından bozulmuş, delik deşik olmuş gibi idi. Ktzıl or- dularla yapılan çarpışmalarda kurşun ve gülle yaylımlarının açtığı derin yaralar duvarların üzerinde kapanmaz gedikler hasıl etmişti. Kasıp kavuru- cu, yakıp yıkıcı, kanlı ve kirli bir kasırganın korkunç sarsıntıları, ürkünç kıvrantıları âdeti bu yollar içinde gö- rünüyor, bu cesim binaların içinden duyuluyordu. İtalyan lokantasinı bul- duk. Dışarıdan görün niçte fena ırakmayan bu lokantaya —. hanımlarıda alarak öğle yemeğine gel- mek üzere otelimize döndük. Çocuklar bahçede buldukla ı tozlu, kurulmuş bodur, yapraksız bir ip salıncak salınca bir aj ktan istifadeye kouvulmuşlar, Çoluk, çocuk, on bir kişinin lokan- i herkesin gözlerini bize çevirmişti. Adından başka italyan- lıkla alakası olmıyan bu lokantanın baş hizmetcisi olan güzelce bir kadın- cağız hemen sofraları (birleştirerek on bir kişiyi alacak yer hazırlamağa b şlamiştı. Diğer müşteriler unutul- (ilipark, umumi bahçe gumuzu amavan, en ve sal musiki takımı Y:şa, bin yaşa Mustafa Kemal Paşa Şarkısını olanca maharet ve gav- retile çalmağa başlıyordu, Artık bu lokanta bizim her gönkü uğ olmuştu. Sabah akşam. defa bu hal tekerrür ediyordu, Batümun sahil boyunca uzi nıp ME lerce inu. Ve ball ğını dir ii cük cümhuriyetin türklere T; zile derin bir bağlılık, samimi bir sev lu ve hicranlı şlarını dinledik, Yağan vağmurların şiddetinden bir <ika içinde silinmiş, kurulanmış gibi bir çarpan kalbinin du vuruşlarını. çarpir göl haline girivermişken beş dakika hal alan, iki tarafı pahmiyeli, sokak- larında uzun bir tarihin unutulmuş larını zihnen çevire çevire do- Acaralılar bu küçük yurtlarında müstakil kalabilmek için günlerce sel gibi kızıl kanlarını akıtmışlar, kanları, Canları bahasına o dileklerine ermiş- lerdi. Fakat bu tatlı rüyanın nekadar sürebileceğini bilmiyorlar, hatta tahmin bile DİN Cizli bir korku basirsanı (1) daima ruhlarının üstün- ne biçarelerin o tüylerini ürpertiyordu. Çocuklarını türk dili ile okutmak, tük ruhu ile eserip (2! yetiştirmek için açtıkları bir kaç birinci derec li mek- mekteple biricik ikici dere teplerini gözlerinden bile kıskanacak basirran — kara basan, Kâbus esermek terbiye etmek r HAYAT, 20. #Müslüman Kadın bir aşk ile sev lardı, Bütün “bunlar bize bir hayal gibi geliyordu. Maarif müdürü olan orta yaşlı bir acaralı, bu acara türkü ile Maarit komiserliğinde bir genç bize bu bulunan türkiy binaları owezdirirken adeti iftiharla gögüsleri şişiyordu. Boyatıp temizledikikri bu güzel binalar yeni bir hisle yet lar için hazırlandı. Türkiye darülmüa!- limininin yeti tirdiği bir genç olan acara Reisi Cümhuru Tahsin Semis velli ile maarif komiseri Sedat bu kü- çük ülkenin mukaddematına el atmış- lardı: Bolşeviklik. Bürü i bu memürlar ya bolşevik, va bolşevik namzeti idi- ler. Fakat, acaralı veya türkiyeli olan- ları onlara inanmamak için büyük bir sebep teşkil ediyordu. Günlerce gezdik. dolaşık. Ma: Komiseri bütün mekteplerini ve o mek- teplerde okunacak kitapları basan mat baaları, © mekteplerde o kullanılacak ders aletlerinden olan avatomi lavha- ları, hayvanat, nebatat örnekleri vapı lan yerleri gösterdi. Türk dilinde çıkan * Hayat , gazetesinden bir çok nus-