si- li. vi de en makam, Kadı, ceza Reisi, kini varsa üşüştü. Tabur ağası bir uzun yara ile canını kur- tardı. Hasan dedeyi Kastomo- ni hapısbanesine götürüp tıktı- lar. Hasan dedenin uğulları yetişti: — Aman babal canım baba! dediler. Bunların hepsi haram yeyicidir. İstedikleri kadar rüş- vet müşvet verelimde seni kurtaralım oMüstantıkler filan seni kasten, teammüden, adam öldürmek cürmile itham etmek isteyorlar. Saray duyarsa asıl- dığın gündür. d- — Asılacağıma gam yemem! Keratayı gebertemedim. D di ve bir akçe bile verme- yeceğini söyledi. Ifade virmedi — Mahkemede hepsini söy leyeceğim! dedi. * hoooo... ( Ohöoeol ) iş mahkem ye kalınca Hasan de- de bir yetmiş sene daba ya a- sa hapisaneden gene çıkamaz- di. Hasan dede psotu ha- pıshaneye serdi. Pupakeyf gün geçiriyordu. Yalnız ara sıra canı sıkılıyor; — Keratanın boynunu kopa- ramadım! Diye mırıldanıp hayıflınıyor- dı. Bir gün ansızın bir haber, bir telâş, bir silme süpürme: — Vali Paşı hazretleri ha- pıshaneyi teftişe geliyor. Geldi. Her kese derdini sor- du. Sira Hasan dedeye gelince hörmet telkin iden bu ihtiyarın kim o'duğunu sordu. — Çerkeş eşrafından Hasan dede efendi dediler. Derdini sordu. — Hiç bir derdim yok Paşa hazretleri. — Neye yatiyorsun? — Bizim Tabur ağasının boynunu kılıçla kopar-caktım , yazkki muvaffak olama ım, bu yüzden katır hala yaşıyor. Dedi. Abdurrahman Paşa hayretle sordu : — demek niyetin bu idi? — Allah şahidi molsun ki bu idi. — Sonunu hiç düşünmedin- mi? — Düşündüm . Oğullarım- dan hangisine söyleseydim Ta m amm — AE ölü. HAYAT, 35. bur ağasının canını bir daki- kada cehenneme gönderirdi. Fakat hepside genç, 'kıyama- dım. Ben yetmiş sene yaşadım. Dünyada bir kaç kadehlik rakı hissemle bir kaç senelik öm- rüm kaldı. Şu hayırlı işi ben yapayım, asarlarsa assınlar, bari son demimde memleketi- me bir faydam dokunur, dedim. hiç düşünmez olurmuyum efen- dim? — peki ama, sebebi ne idi? — Sebebi şndur: Bu adamın bütün zulmunu, istipdadını, hır- sızlığını, uğursuzluğunu her şey ini, her şeyini afediyoruz. Hep- sini helâl ediyoruz. Fakat işi o kadar azıttı ki kizlarımiz, oğul- larımız sokaklara çıkamaz oldu. Hatta bir çokları evlerinde bile yaşayamaz oldu. Gözüne kestirjiği güzeli hır- sına kurban ediy.rdu. Bin bir yere şikâyet ettiler. Fakat bir gün ve bir defa. Sonra şikayet edenlerin kimi şurada ölderül- ü, kimi sürsüne gitti, kiminin adı padişah haini oldu Hatta zati âlinize son defa gizli bir mektup yazan bezaz Osman ağayı öğrenmiş. eşkiya- la'a oğlunu, cahil maiyyetine başı bozuk elbisesi geydirip kızını dağa kaldırttı. İki gençte & ırz namus kalmadı. Delikanlı göğdesine bir kama sokarak intihar etti. Bu şikâyet mektu- buna karşı sizde bir şey yap- madiniz. Yeni teşrif ittiğiniz için bilmezsiniz. Fakat “Sat veti hümayunu temsil edin Zap- hye Tabur ağasından şikâyeti- mizi bir ar.ubal ile mahk meye veriniz, diyecek yerde bir sa- atlık bir tahkikat icra itmiş olsaydınız, ırzımız kurtulur ve Hasan dede buralara düşmezdi Abdurrahman Paşa, çok na- muslu, mert bir anadolu evlâ-