YURTTA OLUP BİTENLER borçların taksit ve faizlerine git- mektedir. e İhracatımızın, yapmak zorunda olduğumuz ithalâta göre bizim aleyhimize durumu - | ) döneminde 100 olarak kabul edilir- se-, gittikçe hızlanmaya başlamış, 1953-57 döneminde 147'ye, daha son- ra, 1958-62 döneminde 176'ya ve en son 1963-67 döneminde, ise 240a çıkmıştır. Bugünkü halde, ihracat gelirle- rimizin yüzde 39,3'lük kısmı, devam- lı olarak, her yıl dış borç ödemele- rine ayrılmaktadır. 1953'den 1966 sonuna kadar Tür- kiyenin ihracatı toplam olarak, an- cak yüzde 24 artmıştır. Bulgari s ta- nın ihracatı ise "Türkiyenin 24 katı" hızla gelişmiş, raporda belirtildiği şekilde, yüzde 533 oranına varmıştır. İranın ihracatı, bu ayni süre içinde Türkiyenin tam 12 katı ol- muş; Suriye ve Kıbrıs gibi mem- leketler bile, başlarına gelen felâ- ketlere rağmen, ihracatlarım Tür- kiyeden 3 kat hızla artırmışlardır. Türkiyenin Ortak Pazar konu- sunda baş rakibi Yunanistan ise, 1953-66 döneminde, ihracat alanın- da Türkiyenin aldığı mesafenin 7,5 katını almış bulunmaktadır. Bu beş yılda açığın 17 milyar 500 milyon olacağı belirtilmektedir. Özel sektörün isteklerini kabul etmesi için Hükümetin gözleri önü- ne böylesine "acıklı" bir tablo çiz- meye çalışan Odalar Birliğinin ra- porunda, "Bu gergin durumun önü- müzdeki yıllarda da hafifliyeceğine dair henüz bir işaret mevcut değil- dir" denilmektedir. Evdeki hesap pazara uyacak olsa, yani yurt dışın- daki işçi dövizleri tahminlere uy- gun çıksa, turistler de, bizim he- saplara göre, artan sayıda gelseler bile, önümüzdeki beş yıllık plân dö- neminde ihracatımızla ithalâtımız arasındaki açık, her yıl, ortalama 3 milyar 500 milyon lira üzerinden, toplam 17 milyar 500 milyon lira çe- lacaktır. Odalar Birliği raporunda şu hük- me varılmaktadır: "Böyle bir duru- mun ağırlığım ifade için fazla sözü lüzumsuz buluyoruz... Rakamların dili Durum, gerçekten içaçıcı değildir. Yunanistanın bizden 75 ve Bul- garistanın 22 kat hızla koştuğu şu günlerde, kendimize bir çekidüzen 16 Sırrı Enver Batar Bir 'sırtıkalın" vermemiz, meseleyi "milli bir me- sele" olarak ele almamız gerekmek- tedir. Bu, işin doğru yanıdır, acı ya- nıdır. Mesele sadece total bir rakam artısı olarak değil de, nüfus başına düşen ihracat geliri olarak mütalea edilirse, Türkiyenin durmadan geri- ye gittiği görülecektir. Nitekim, 1953 yılında Yunanis- tandaki fert başına ihracat geliri ile Türkiyedeki fert başına ihracat geliri 170 lira -17 dolar, iken, bu rakam Türkiyede onüç yıl sonra, 1966 yılında, 150 liraya düşmüştür. Yunanistanda ise 2.8 kat artarak, 470 liraya yükselmiştir. Ayni rakam, Bulgaristanda 6 kat artmıştır. Suriye gerilememiş, çok küçük de olsa -yani, 0.1-, bir artış sağlanmıştır. Kıbrısta artış, yüzde l'e yakın olmuştur. İranda bile bu artış, başlangıç, rakamının 2.5 katını bulmuştur İşte bu "ahval ve şerait" içinde bulunan vatanı kurtarmak i için yola çıktıklarını söyleyen "nazenin sek- tör"'ümüzün temsilcileri, (baltayı kendilerine (o doğru salladıklarım farketmeyecek okadar' coşmuşlar, nalıncı keseri gibi kendilerine yont- mak için, memleketin içinde bulun- duğu bu kötü durumu bile kendi çıkarları için istismar etmişlerdir. AKİS Odalar Birliğinin raporu iki pa- ralel üzerinde ilerlemektedir. Bir yandan, memleketin ağlamaklı hali tasvir edilmekte, öte yandan da ö- zel sektöre, "şu yapılırsa, bu yapı- lırsa durum kurtulur, yoksa bu hal hep böyle sürecektir" denilmekte- dir. Rapordan bile anlaşılmaktadır ki, Türkiyede. devletin bütün im- kânları, oldum olası, özel sektörü- müzün nazenin bedeninin semirtil- mesi için seferber edilmiştir. Nite- kim, bu son raporda bile, iktisadi devlet kuruluşlarının ıslahını gerek- li bulduklarını yazan özel sektör başlarının derdi, milyarların yattı- ğı bu kurumların devletçi bir poli- tika ile aklıbaşında işler yapmala- rı değildir. Hattâ özel sektörün, ken- disi için hak saydığı şeylerden bile yararlandırılmayan bu kuruluşların, serbest fiyat tespit edememeleri yüzünden zararlarım milletin sırtın- dan karşıladıkları ve bu sayede her yıl özel sektörümüze maliyetin al- tında hizmet görmeleri de az bulun- makta ve şöyle denilmektedir: "İktisadi devlet (kuruluşlarının rasyonel çalışması, bu teşekküllerin genellikle özel teşebbüsün imalâtta kullandığı ana ve ham maddeler, yan mamul maddeler ve malzeme ile yakıt ve enerji ürettikleri için veya nakliyat yaptıkları için ve bun- lar mamul maliyetinde önemli un- surlar oldukları için özel teşebbü- sün milletlerarası şartlara uyması ve ihracatı geliştirebilmesi için öne- mi haizdir.." Başka emirleriniz? Özel sektörün öteki istekleri de şunlardır: I — Sanayiciler, ihracatlarının yüzde 30'una kadar döviz tahsisini otomatik olarak okazanmalıdırlar. İhracat yapan veya sınai bir mal, ihraç edeceğini taahhüt edenler, bu ihracat kliringlii oülkelere yapılı- yorsa, kliring esası üzerinden, yok eğer serbest dövizle ticaret yapılan bir ülkeye yapılıyorsa serbesti üze- rinden, imâl ettiği malla ilgili ham madde, yardımcı madde, ambalaj malzemesi, işletme malzemesi, ye- dek parça ve diğer maddeleri ithal etmek için yüzde 30 oranında döviz gelirlerini kullanabilmelidirler. Bu ithal edebilme hakkı, ithal edilecek mal, ham madde vs. mevcut ithal listelerinde olsun veya olmasın, sa- 5 Ağustos 1967