AKİS verişli vasatın ve şartların yaratıl- ması bir hükümet görevidir" dedi. Konuşma, geçtiğimiz haftanın son günü, Mithatpaşa Caddesindeki Şeker Şirketinin toplantı salonunda geçti. O gün burada, Hükümet - O- zel sektör temsilcileri toplantısı vardı. Sanayi Bakanı Mehmet Tur- gutun başkanlık ettiği toplantıda Tarım Bakanı Fahri Dağdaş, Tica- ret Bakanı Ahmet Türker ve otuza yakın ticaret erbabı hazır bulunu- yordu. Koalisyon hükümetleri zamanın- danberi aralıklı olarak yapılmakta olan bu toplantılardan bu seferki- nin, bir başka özelliği, değişik bir havası vardı .Bundan önceki toplan tlara çeşitli (konular getiren zl sektör temsilcileri, bu defa sadece bir tek konuyla gelmişlerdi ve ya- pılan konuşmalar bir rica, bir istek olmaktan çok, emredici bir hava taşıyordu. Bu hava, Sanayi Bakanı Mehmet Turgutun yapmış olduğu a- ış konuşmasından sonra biraz da tabii sayılmalıydı. Çünkü, Turgutun dediğine göre, özel sektör temsilci- leri; memleketin en muteber, en fay- dalı insanları, halkın ve milli çıkar- ların hamisi ve en güvenilir bir top- luluktu. Hele Turgut, konuşmasın- da, Ortanın Solunun gerçek solla aynı paralele girdiğini söyleyip, ö- zel sektörün bunlarla mücadele et- mesini isteyince galondaki ticaret erbabının yüz ifadeleri derhal de- ğişti. Mehmet Turgut da bunu sez- miş olacak ki, gerekli- çağrıyı yaptı lâhlarını ellerinden alacak tedbirle- rin bulunmasını" istedi. "Ar yılı değil, kâr yılı" Özel sektör temsilcileri bu toplan- tıya, Hükümete her maddesini -kendi deyimleriyle- ' 'çatır çatır" ka- bul ettireceklerine inandıkları bir raporla geldiler. Raporda, Türkiye- nin ihracat durumu eleştiriliyor ve u konuda yapılması gerekli işler sıralanıyordu. Özel sektörcülerin ge - rek bu raporda ve gerekse yaptıkla- rı konuşmalarda bu konuda en çok yakındıkları (o hususlar, (o formalite güçlükleri ve Hükümetin bu konu- da yeteri kadar tedbir almamış ol- masıydı. Bunlara göre, devlet eliy- le uygulanacak tedbirlerle ihracatın geliştirilmesi, dış piyasanın hazır- lanması ve uygulama sırasında or- taya çıkan güçlüklerin ortadan kal- dırılması gerekiyordu. İstenenler 5 Ağustos 1967 yapıldığı takdirde, Türkiyenin ihra- cat gelirleri yüzde 50'ye yakın bir oranda artacak, "vatan ve millet" bundan yararlanacaktı. Toplantıda bulunan Hükümet temsilcileri, bu isteklerin çoğunu, "gık" bile demeden kabullendiler. Çünkü, "memleketin yüksek men- faatleri" böyle olmasını gerektiri- yordu. Halbuki kazın ayağı hiç de öyle değildi. AP İktidar devresini "ar yı- lı değil, kâr yılı" şeklinde değerlen- diren özel sektör temsilcilerinden bazıları, kendilerinin, bu , devri" 'nden en iyi şekilde yararlan- "maları için gerekli ortamın devlet eliyle (o yaratılmasını — istiyorlardı; YURTTA OLUP BİTENLER maya, yahut ona başka imkânlar sağlıyarak, bu yoldan daha çok in- sanın emeğini ve ürününü değerlen- dirmeye yanaşmayan iktidar, "zen- gini daha zengin, fakiri daha fakir" hale getirecek çalışmalar yapmakta inat ediyordu. Bu da, Türkiyedeki ekonomik ve sosyal dengeyi alabil- diğine bozuyor ve düzeni yeni çık- mazlara sürüklüyordu. Bütün bunlar ne Hükümetin, ne de özel sektör temsilcilerinin umu” randaydı. Onlar için. önemli olan. mevcut düzenin, bütün açmazlara rağmen muhafazası ve bunun için de "Sol" ile şiddetli bir mücadeleye girilmesiydi. Nitekim toplantıda, ü- zerinde en çok durulan, bu konu ol- Mehmet Turgut, işadamlarıyla konuşuyor "Aman bozulmayalım, aman dağılmıyalım!.." Gerçi Plân kendi görüşlerine göre hazırlanmış, Hükümet, Plânın ken- di felsefesine göre uygulanması için olağanüstü yetki hükümleriyle do- natılmış bir kanunu Millet Meclisin- den geçirmeyi başarmış ve özel sek- töre pek az ülkede rastlanabilen şekilde kazanç imkânları hazırla- mıştı ama, özel sektörcüler bunları da yeterli bulmamış olacaklardı ki, toplantıya ihracat konusunu da ge- tirmeyi uygun (bulmuşlardı. Bili- yorlardı ki Hükümet, özel sektör cenahından gelen teklifleri reddet- yapılmak istenen iş, AP ki ale iktisadi o felsefesine de uygundu. Üreticiyi ( teşkilâtlandır- du. Sanayi Bakanı Mehmet Turgu- tun yerdiği işaret üzerine sola karşı m salvo,* toplantının sonuna kadar devam etti ve hattâ sol akı- ma karşı yapılacak yayımların Hü- kümet ve özel sektör tarafından şiddetle desteklenmesi şeklinde bir de karar alındı. Fazla söze ne lüzum var? Bütün bunların ötesinde, iktisattan azıcık anlayan herkes bilmekte- dir ki, Türkiyenin ihracatı feci du- rumdadır. Özel sektörün toplantıya getirdiği raporda bu, açıkça belirtil- mektedir: Türkiyenin ihracattan sağlaya- bildiği dövizler, "mütemadiyen bü- yüyen mükellefiyetler" şeklinde dış 15