Bir Görüş ÖZEL MAHKEMELER "T emel Hakları Koruma Tasarısı"nın pek sakıncalı hükümlerinden biri de "Özel Mahkemeler" kurul- masına ilişkin olan hükmüdür. Tasarının "Özel Mahkeme" kurulmasını öngören hükmü şöyledir: Tasarıda "...yer alan suçlara ilişkin dâvalara bakmak üzere Adalet Bakanlığınca lüzum görülecek yerlerde bir Başkan ve iki Üyeden müteşek- kil mahkemeler kurulur. Bu mahkemeler nezdinde yeteri kadar Yedek Üye, Cumhuriyet Savcısı ve Yar- dımcısı bulunur". halde bu hükmün anlamı, "suça göre mahke- me" kurmaktan başka bir şey değildir. Bu şekilde öngörülen mahkemeye "Özel Mahkeme" demek müm- kün müdür? Özel Mahkeme örtüsü altında "Olağan- üstü Mahkeme" mi kurulmak istenmektedir? Bu so- ruları "Özel Mahkeme" kavramım incelemekle' cevap- landırmak mümkün olabilecektir. Olağanüstü mahkeme kurulamaz. Bu bir Anaya- sa kuralıdır. Olağanüstü mahkemeler kurmak kesin surette. Anayasayı ihlâl etmek olacaktır. Özel Mahkeme kavramına iki anlam verilebilir: Belirli işleri görmek için “İhtisaslaşmış Mahkeme- ler"in "Özel Mahkeme"- sayılması birinci anlayıştır. İ- kinci anlayış, belirli kişilerin sanık oldukları dâva- lara önem vermek ihtiyacı ile kurulmuş mahkemele- re -Yüce Divan gibi- Özel Mahkeme denilmesini hak- lı görür. Olağanüstü mahkeme kurmak yasağının < Özel Mahkeme kurulmasını da önlediğini ileri sürmeğe im- kân yoktur. Özel Mahkemeler, genel mahkemelerin bir kolu sayılmak gerektir. Özel Mahkeme anlayışı, mahkemelerin "vazife"si kuralının "mahkemelerin se- lâhiyeti" kaidesine tercih edilmesi sonucunu verir. O halde Özel Mahkemelerin kuruluşunda meşru- luk bu açıdan ele alınmalıdır. Muayyen bazı dâvaları muayyen mahkemelerde topladıkça bu çeşit dâvalar- da sanıkların "tabii hâkim'inden bir şey koparılmış demektir, tabii hâkimin yetkisinden de, görevinden de bir parça alınmıştır. Bu parçanın dozu arttıkça, Özel Mahkeme, olağanüstü mahkeme kavramına yaklaşır. Tamamiyle teknik zaruretler için kabul edilmiş "İh- tisaslaşmış Mahkeme" kavramından faydalanarak, bazı dâvaların el altında, gözönünde bulunan hâkim- lere -mütemed hâkimlere- gördürülmesi arzusu tat- Demokrasi line gelmiş bağını çekiştirdi, Boludaki "Âbi" eş katlı, geniş ve yeni Belediye fak oldu. Bu arada, Sarayının önünde eski bir san- dalye, sandalyenin üzerinde 45-50 yaşlarında esmer bir adam, adamın elinde siyah bir ayakkabı vardı. Es- lokantalarının 29 Nisan 1967 mer adam, ayakkabının düğüm ha- tirdi ve nihayet koparmağa muvaı- selâmlaşıyor, yanındakiyle de konu- şuyordu. Şehrin en güzel otelleriyle dizildiği meydana bakan binanın önündeki bu manza- Prof. Dr. Faruk EREM min edilmek istenirse, "yasama saiki" hukuki sayıla- Anayasamızın 32. maddesine göre, "hiç kimse ta- bii hâkiminden başka merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi tabii hâkiminden başka merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz". e Anayasada "yargı" bölümünde değil, "Temel Haklar" bölümünde yer al- maktadır. O halde "mahkemelerin kuruluşu ve işleyi- şinin kanunla olacağı" yolundaki 136. maddeye göre yeni mahkeme kurmak için bunun kanunla yapılmış olmasının kâfi geleceği iddiası yersizdir. Zira kanım, temel haklan kaldıramaz. O halde "Temel Haklan Koruma" adım taşıyan Tasarının, bu şekilde mahke- meler kurmakla temel baklan ihlâl ettiği aşikardır. Tasarıda sayılan suçların adliyece teşhisi, hükme bağlanması bir. ihtisas işi değildir. Bu sebeple, ihti- sas zaruretinin olağanüstü mahkeme kurmak için "bahane - fikir" olarak kullanıldığı açıktır. Tasarı, bu çeşit suçlarda bilirkişiye başvurma yasağını okoymuş- tur. Eğer bu konular ihtisas işi ise neden bilirkişi ya- sağı konuyor? İhtisas işi değil ise neden "Mütehassıs - Özel -Mahkeme" kurulmaktadır? Tasarı, kurulacak, mahkemelere getirilecek hâ- kimlerin seçimine müdahale imkânı veya ümidi- ile kendisinden beklenen faydayı sağlayabilir! Aksi tak- dirde, bugünkü usülleri şikâyete lüzum yoktur. Bu çe- şit müdahalelerin -"mütemed hâkim” tefrikini getir- mesinden kuşku -hukuk adamı olarak, acı- duymamak elden gelmiyor. Bu Tasarı, kanunlaşırsa, adliyemizi pek derin sarsacaktır. Kaldı ki, Özel Mahkemelerden bu çeşit suçlar i için bir' "ictihad" beklenecektir. "Tem- yiz yolu" kaldırılamıyacağına, içtihadı Yargıtay kura- cağına göre, "hâkime farksız inanmak" zarureti var- dır. Fakat dâva, Yargıtaya gelinceye kadar çekilecek acılan öngörmek güç değildir. , Özel Mahkeme kurulmasına dair olan Kanunun buna ilişkin hükmü bir "usül hükmü"dür. Usül hü- kümleri ise yürürlüğe girdikleri tarihten evvelki suç- lara da uygulanırlar. "Basın suçlan" bu kuralın dı- şında değildir. Tasarının kanunlaşmamasını dileriz. ra hiç de yadırganmıyordu. Esmer adam, kopardığı eski bağların yeri- ne yenisini takarken, mütevazi kı- lıklı bir Bolulu yanına yaklaştı ve ertesi gün yapılacak maçtan söz aç- tı. Zaten gelip geçenlerin en çok ü- zerinde durdukları konu buydu, Şehrin "medar-ı iftiharı" Boluspor, çekiş- gelen geçenle 9