YURTTA OLUP BİTENLER lektrik şebekeleri genişletilip yeni- den düzenlenmekte ve en önemlisi, her Bolulu, şehrin gelişmesi için bir fikir ileri sürecek kadar memle- ketinin konularına ilgi göstermek- tedir. Hattâ Boluda "tahsildar" kal- dırılmıştır. Kendilerine ihbarname gönderilen hemşehriler, severek ve kendiliklerinden gelip borçlarım ö- demektedirler. Bunun başarılma- sında, Bolulular için "İsmail Âbi" olmayı beceren bir emekli yarbayın rolü büyüktür. Halk büyük kuvwvettir, yaratıcı- dır. Onun gücü, gönüllü olarak se- ferber edilebilirse, yurt ölçüsünde, umulmadık gelişmeler (o gerçekleşe- bilir. Boludaki denemeye dikkat e dilmelidir. Hükümet Basınsız basın toplantısı Yöâcivert elbiseli, kahverengi kra- vatlı, fizikten yana zengin zat, iki metre ilerisinde oturmakta olan siyah bıyıklı, solgun benizli gencin sorduğu bir soru üzerine önce kı- zardı, sonra da sinirli bir şekilde şu cevabı verdi: "— Evet biz seçim beyanname- mizde milleti fukaralıktan kurtara- cağız dedik. Ama demedik ki, yarın e fukaralıktan o kurtaraca- $IZ yı siyah çerçeveli gözlük takmış, kırmızı papyonlu, kumral saçlı bir şahsın yönelttiği, sağlıkla ilgili bir soruya ise yine ayni şekilde, "— Türk halkının sağlık işlerin- den şikâyetleri vardır. e Doğrudur. Ama demedik ki, yarın bunları dü- zelteceğiz!" cevabım verdi ve bir sü- rü rakam sıraladı. Tam sözlerini bitirmişti ki, he- men karşısında oturan bir eski şo- för, — İyi hatırlıyorum. Seçim be- yannamenizde, bütün şoförleri ara- ba sahibi yapacağız demiştiniz. Ha- ni?" e sordu Adam bu soruya da verdiği SEVAP, öncekiler gibi oldu: vet, dedik !Ama bu, bir he- deftir. Zaman meselesidir. Bunu derken, hemen yarın herkesi araba sahibi yapacağız demedik ki!" Bu konuşmalar, Başbakan Sü- leyman Demirelin, geçtiğimiz hafta- nın sonunda Cumartesi günü İstan- bulda yaptığı basın toplantısının sonlarında geçti. Saatler 11.55'i gös- teriyordu. Duvarlarında gelmiş geçmiş 12 valinin çerçeveli portreleri asılı bu- lunan, pencereleri sırma perdeli ta- rihi Vilâyet toplantı salonunda so- ruları cevaplandıran Süleyman De- mirel, yüzlerce (kişinin savurduğu sigara dumanı içinde, eşine az rast- lanır bir basın toplantısı yapıyordu. 17 aylık iktidar süresi içinde ilk Demirel Basın toplantısında konuşuyor Bir çuval lâf AKİS defa olarak İstanbulda bir basın toplantısı düzenliyen Demirelin o gün karşısında, gazeteciden başka, hemen herkes vardı: AP yönetim kurulu üyeleri, dernek başkanları, Vilâyetteki bazı müdürler, sivil po- lisler, vesaire... Bir elin parmak sa- yısını geçmiyen gazeteciler, bu top- lantıda âdeta ortadan silinip yok oluvermişlerdi. Vilâyetin 10-15 mer- divenini tırmanan herkes, doğruca, toplantı salonuna dalıvermişti. Kıraat dersi gibi Ramazanda Hiltonda basına verdi- ği tanışma yemeği hariç, ilk defa olarak Bâbiâlinin karşısına çıkan Demirel, AP'lilerce mizanseni daha önceden hazırlandığı belli olan bu toplantıda, denilebilir ki, sadece Hükümet programını okumakla ye- tindi. Saat 10'da, yanında üç Bakam ANNE Bilgehan ve Menteşeoğlu- -"Akıl Hocası" olarak isim yap- iliş. MP'den dönme Abdurrahman Şeref Lâç olduğu halde, toplantı sa- lonuna, başını sağ omuzuna eğmiş bir halde giren Demirel, U şeklinde- ki masaya oturduktan sonra, önüne konulan 40 sayfalık bir broşürü açtı ve okumaya başladı. Üzerinde "Baş- bakan Süleyman Demirelin Basın Toplantısı - İstanbul 22 Nisan 1967" yazılı bulunan broşür, bu sırada salonda bulunanlara da dağıtıldığı için, ilk dakikalarda hemen herkes, merakla, "acaba yeni birşey var m1?" diyerek göz gezdirmişti. Ankarada hazırlanmış, matbaa- ya verilmiş, birinci nevi kâğıda ba- sılmış ve ciltlenmiş bu broşürü De- mirelin satır-satır okumaya başla- masından kısa bir süre sonra, -AP'liler dahil- herkese bir sıkıntı gelmeğe başladı. Masada yer bula- madıklarından, duvar dibindeki san- dalyelerden birine ( ilişivermiş iki gazeteciden o birisinin, "Yahu, biz basın toplantısına mı, yoksa broşü- AP'li gazeteci, nerdeyse kavga çıka- racaktı. Broşürün okunması bir saat ka- dar sürdü. Saatlerin 11.20'yi gösterdiği bir sırada, Demirelin sol tarafında otur- makta olan Nihat Kürşatla Abdur- rahman Şeref Lâçin, bu monoton okuyuşun etkisiyle esnemeye başla- dıkları görüldü. Zaten okuma faslı- nın sona ermesini dört gözle bekli- yen çok kimse de, salonun dip ta- 29 Nisan 1967