29 Nisan 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

Oyun : "Yolcu"; oyun, 3 bölüm Yazan : Nâzım Hikmet Tiyatro: Gen-Ar topluluğu (Ankara Sanat Tiyatrosunda) Yöneten : Tuncel Kurtiz Dekor: Metin Deniz Kostüm : Erol Günaydın Oynayanlar : Vâlâ Önengüt (Aktör), Cahit Irgat (İstasyon Şefi), Su- na Keskin (Karısı), Erol Günaydın (Makasçı), Tuncel Kurtiz (Atlı). Konu : Nâzım Hikmetin, ölümünden sonra yayımlanan ve sahneleri- mize çıkarılan oyunları arasında "Yolcu", dram yapısıyla, 1930'daki Da- rülbedayi repertuvarının yerli oyunlarını -meselâ Vedat Nedimin "Üç ki- şi Arasında"sını, "KÖr"ünü- hatırlatıyor. Kuş uçmaz, kervan geçmez, kör bir hat boyunda, yaşlı, kıskanç bir koca -İstasyon şefi- ile hayat do- lu genç karısı ve âşığı Makasçı arasında geçen vaka, iki perde boyunca natüralist bir melodram çeşnisi içinde uzadıktan sonra, birden, Atlı'nın -Yolcu'nun- çıkagelmesiyle yön değiştiriyor. Kişisel duygulanıl çatışma- sı, yerini, yurdu düşmandan kurtarmak için girişilmiş bir ölüm - kalım savaşına katılma, yurdu düşmana satanlarla onu içinden kemirenleri tepeleme arzusuna bırakıyor. Beğendiğim : Eskimiş bir dram tekniği içinde, yazarın, sıcak, inan- dırıcı bir psikolojik hava yaratan ve seyirciyi uyanık tutan duygulu, nüanslı diyalogu. Hele Kadın'ın kısa kısa repliklerine sığdırmayı ba şardığı çok beşeri ve şiirli dünya... Tuncel Kurtizin, oyunun statik ya- pısına vermeyi bildiği ahenkli akış. Cahit Irgatla Erol Günaydının ifa- deli oyunları arasında, Suna Keskinin çizdiği renkli, canlı ve çekici "ka- dın" tipi, kulakları okşayan tertemiz diksiyonu. Metin Denizin, sadeliği içinde havayı yaratan, teferruata kadar "yaşanmışlığı" olan güzel dekoru. Beğenemediğim : Önemli bir şey yok. Sonuç : Yazıldığı yıllarda -1933- oynanmış olmasından başka kusuru bulunmayan ve bugün yöneticisi kadar oyuncuları tarafından da yaratı- cı bir gayretle "savunulan" bir oyun. Gen - Ar topluluğu için saygıdeğer bir başarı. Naciye FEVZİ N. Li . 4 . i A Gen-Ar topluluğunda "Yolcu" kim? Devlet Tiyatrosu, amerikan rejisör ve koregraf Todd Bolender'i getirt- miştir. Bilindiği gibi, misafir oreji- sör, birkaç yıl önce "Kiss me Kate"i de sahneye koymuş ve yurdumuzda yaptığı ilk müzikal çalışmasından çok başarılı sonuçlar almıştı. Şimdi Frankfurt Devlet Operasında Bale bölümünün Müdürü olarak çalışan Bolender, daha önce Amerika ve Kanadada bale rejisörlüğü (etmiş, Köln Operasında da üç yıl bale bö- lümünü yönetmiş, burada son defa sahneye koyduğu "Durdurun dün- yayı, inecek var!" müzikaliyle büyük başarı kazanmış, tecrübeli bir sanat adamıdır. "My Fair Lady"nin bizdeki temsi- linde, eserin kahramanlarını Cüneyt Gökçer -Prof. Higgins- ile (Ayten Gökçer -Eliza Dooliftle- canlandıra- caklardır. Baba Doolittle'i ise, bir müzikalde ilk defa rol alan Şahap Akalın oynıyacaktır. Tiyatro bölü- münden daha birçok tecrübeli sa- natçının rol alacağı "My Fair Lady" nin bizde de büyük ilgi göreceği ve birkaç mevsim Devlet Tiyatrosu a- fişlerinden inmiyeceği o muhakkak gibidir. "Midasın Kulakları" Nancy'de Güngör Dilmenin Devlet Tiyatro- sunda başarı kazanan -Atina, tur- nesinde de oynanmış olan- "Mida- sın Kulakları", geçen ay, Ankara Ü- niversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Kürsüsü tarafın- dan yeniden sahneye konuldu. Ti- yatro Kürsüsünün sahne tatbikatı çerçevesi içinde, akademik bir ça- lışma konusu halinde ele alınan e ser, bu sefer, Özdemir Nutkunun yönetiminde, Kral-Halk ilişkileri bakımından yeni bir yorum açısı kazanmış, özellikle Midasın, halkı temsil eden kişileri kapı, pencere, taht -yani dekor ve aksesuvar- gibi kullanmasıyla oyuna, yazarın metin üzerinde yaptığı bazı değişikliklerin ışığında, yeni anlamlar getirilmiş- Bu yorumla ve otantik araştır- malara dayanan stilize dekoruyla ilgi çekici bir yeni biçim almış o- lan "Midasın Kulakları", geçirdiği- miz haftanın sonlarında, Tiyatro Kürsüsü Topluluğu tarafından ulus- lararası Dünya Üniversiteleri Festi- valine katılmak üzere Nancy'ye gö türüldü. Gene Özdemir Nutkunun yönetiminde, geçen yıl aynı Festi valde, Nihat Asyalının, Yaşar oKe- malin bir romanından oyunlaştır- dığı "Uzun Dere"siyle birincilik ö- dülünü kazanmış olan topluluğun bu yıl nasıl bir sonuç alacağı merak- la beklenmektedir. 29 Nisan 1967