HAFTANIN İÇİNDEN C.H.P. yeni bir dönemeçte uriyet Halk Partisinde "Bülent Ecevit tecrü- esi" bir gerçeği ortaya koymuştur. Bu halka, ba- zı hususlar iyi anlatıldığı takdirde bunların gereği gi- bi anlaşılmasına hurafeler, politikayla ilgisi olmayan âdetler, bâtıl inançlar engel olamamaktadır. Ben C.H.P.'nin Genel Sekreteriyle iki seyahatinde beraber olmak fırsatını buldum. Ecevit, gittiği her yerde Or- tanın Solunun ne olduğunu anlattı ve her yerde halk bunun ne mânaya geldiğini, hele ne mânaya hiç gel- mediğini pek güzel anladı. Konuşmalarından sonra Genel Sekreter "Ortanın Solu komünistlik miymiş?" diye sorduğu zaman kendisini dinleyenler "Hâşâ!", "Ortanın Solu dinsizlik miymiş?" diye sorduğu zaman "Asla!" diye bağırıyorlardı. Bu ilgi sadece partili kim- selerden gelmiyordu. Tarafsızlar da, hattâ karşı par- tiye oy vermiş olanlar Ortanın Solunun ifade ettiği politikayı "arzuladıkları asıl politika" gözüyle gör- meye başlıyorlardı. mem liz oldukları iddia edilebilir mi? Sefaleti y. yolu bu olunca ve bu yol iyi anlatılınca, teklif ed edilen. öteki iki yolla, A.P.- nin teklifiyle ve T.İ. :P'in teklifiyle farkları açık seçik belirtilince özel maksat taşımayan sağduyu sahipleri- nin bunun ünde birleşmeleri tabiidir. yim yle bir manzara düşününüz: Bütün C H.P. bir ve > beraber halde, yar dört tarafına gılınmış, vatandaşa partinin gerçek politikası, h leri, tasavvurları anlatılıyor! Bir Bülent Ecevit değil, binlerle Bülent Ecevit kentlerde ve köylerde, parti merkezlerinde ve kahvelerde halkı Ortanın Solu poli- tikasında Türkiyenin yeni savaşını vermeye davet e- diyor! Böyle bir manzara hangi C.H.P.linin rüyası değildir? Böyle bir manzara, vatanını seven hangi türkü sevindirmez? Bunun aksi manzaranın hüzünle seyredilmesindeki sebep böyle bir imkânın, mevcut bulunduğu halde a el mlm ye olmasıdır. Ge- çenlerde bir gazetenin okuyucu arında rastla- dım. Bir vatandaş yazdığı mekiği diyordu ki: Bü- lent Ecevit yer yer dolaşıp Ortanın Solunu halka an- latmadan evvel kendi partisine bir anlatsa ya.. Bu, genel bir düşüncedir. Bu, bir kampanyanın tesirini azaltan handikaptır. Bir partinin seçkin isim- leri, bir partide yetkili mevkilerin sahibi olanlar "par- ti düşmanları"yla elbirliği edip onların seçimlerde, yıpratma politikası olarak açtıkları bir mücadeleyi yürütmek görevini sırtlarlarsa endişelerin ve şüphe- lerin maa hem uzun sürer, hem güçleşir. CH.P. ne kaybedecek zamanı vardır, ne de boşuna sarfedecek enerjisi. Bu, ' "süratle toparlanma" lüzumudur ki IV. Olağanüstü Kurultayı bir zaruret haline getirmiştir ve Kurultaya parti önündeki engel- leri ortadan derhal kaldırmak vazifesini vermiştir. Eğer 8ler, çamura batmalarından bu yana her debelenişlerinde iraz daha gö ilmi ee ve gö- üldükçe debelenmişlerse bunun basit, sade bir se- bebi vardır. Tutumları sahte, delilleri suni, silâhlan ellerine başkaları tarafından verilmiş silâhlardır. Ko- münizmi "Eve geldiğinde kapıda komşunun kasketini 29 Nisan 1967 Metin TOKER bulursan Hiç ses etmeden şöyle bir dolaşacaksın, son- ra döneceksin. Komşun karınla yatıyor demektir" diye tarif eden li Ulus gazetesinde Doğu At manya at ir yazı serisinin ya yınlanmasını Genel | Sekretere Genel Merkezin münistler eline geçtiğinin delili ilân eden zihniyet arasındaki fark acaba kıl payı kadar var mıdır? Açı- ğa çıkıp mücadeleye başladıkları bunca zamanın so- nunda C.H.P'nin sosyalizme, memleketin komüniz- me kaydırılmakta bulunduğunun ispatı olarak bundan ve bazı CH.P.'lilerin bazı sol fikirli derneklerde fiye olduklarından gayrı bir tek, ama bir tek hadiseyi Merin gösterememeleri giriştikleri mücadelenin mahiyetini gayet güzel açığa vurmaktadır. 8lerin korkusu ne .'nin sosyalist olmasıdır, ne de Tür- iyenin komünistleşmesi. Hele bu ikincinin bir hayal- den ibare unduğunu, belki Ferit Melenle Süreyya Koç gibi "azla safdil' leri hariç, 8'ler içinde bilmeyen yoktur. 8ler kendilerini bir çevrenin temsilcisi yap- mışlardır, hepsi o. Bu çevre Demireli A.P.'de işbaşı- na getiren çevredir. Türkiyede düzenin değişmemesi- ni isteyen çevredir. Bu çevre Milli Mücadeleden sonra hilâfet düzenini değiştirmek isteyen C.H.Pnin karşı- sına çıkmıştır. C.H.P. içinde temsilciler bularak... Yenilmiştir. Bu çevre 1945Slerde tek parti düzenini değiştirmek isteyen C. .'nin karşısına ak şr C.H.P. içinde temsilciler bularak.. Yenilmiştir. Bu çevre şimdi, sosyal ve ekonomik düzeni Ana; ruhuna uygun olarak değiştirmek isteyen C.H.Pnin karşısına çıkmıştır. C.H.P. içinde gene temsilciler bularak.. Birinci mücadelede o çevreyi Atatürk hezi- mete uğratmıştır, ikinci mücadelede İnönü. Bu sefer görev, seçtiğimiz yeni rejimin icabı, partinin kendisi- ne, yani en büyük organı Kurultaya düşüyor. Kurul- tay delegelerinin bu tarihi misyonlarını bilerek An- karaya gelmekte olduklarının işaretleri çoktur. Hiç kimse bir partiye, o partinin mensubu olarak hınzırlık yapanlardan daha fazla zarar veremez ve Truvanın düşmesine, Truva Atının zamanında kale- den dışarı çıkarılamamış olması yol açmıştır. 8lere Ma aylarca önce, en sonda Da .H.P.'nin kapısı dışında bulacakları bir yolun rinde oldukları ihtar edilmişti. Şimdi gelip çatan » bu andır. Ortann Solundaki, reformlarını gerçekleştir- meye azimli bir mütecanis C.H.P.'nin içinde elbette ki bu politikaya inanmayan, bu reformları istemeyen bir çevrenin temsilcilerine yer kalmamıştır. CH.P. so ok partili devirde, sadece 1957-60 arası hariç, hep "mütereddit parti" intibaıı seçmene ver- miş ve bu ay ona çok şey nn 1957-60 arasında bütün bir parti, başkomutanından en ufak neferine kadar tam bir birlik halinde savaşa atılınca netice korkunç bir güç olmuştur. Bugün, hayatının yeni ve şerefli döneminde C.H.P'nin muhtaç olduğu kudret işte gene böyle bir güçtür ve bunu sağlamak IV. Olağanüstü Kurultayın gerçek gündeminin 1 nu- maralı maddesidir.