YURTTA OLUP BİTENLER Başbakan İnönü otomobilinde Kapı aralığında muaşaka ilgilendiren o hiçbir yönü olmadığını, Kıbrıslılar arasında çözülmesi gerek- tiğini söylemişti. Atina, Avrupa Kon- seyi ve NATO'nun Kıbrıs işiyle ilgi- lenmesi söz konusu olduğu zaman da aynı görüşü, savunmuştur. Geride bı- raktığımız hafta içinde Birleşik Ame- likanın işe karışması üzerine yunan hükümeti bu sefer ağız, değiştirip bu- n yalnız o Türkiye ve Yunanistanı ilgilendiren bir anlaşmazlık olduğunu ile sürmeye başlamıştır. Fakat BalI- un Atinaya gelişinden sonra, yunan başkentindeki oağızlar bir kere daha değişmiştir. Geçen hafta sonunda yu- nan basınının yazdıklarına bakılırsa, Yunanistanın Türkiye ile bir görüşme masasının başına oturabilmesi için, herşeyden önce, 1930 Ticaret ve İka- met Sözleşmesinin, yürürlükten kal- dırılmaşından vazgeçilmelidir, bir ye- ni bir, kanunla oniki mile çıkarılan türk balıkçılık bölgesi, yeniden altı milin altına düşürülmelidir, iki.. Türkiyenin yalnız kendi milli yet- kisi içine giren bu iki davranışı Yu- nanistan öyle istiyor diye değiştirmesi elbette ki beklenemez. Yunan idare- cilerinin bu gerçeği bildiklerine de hiç şüphe yoktur. Öyle olduğu halde Birle- AKİS/12 şik Amerikanın yardım isteğini elle- rinin tersiyle oObir tarafa itmemeleri, Papandreunun Washington'a gitme- yi kabul etmesi. Yunanistanın uzun sürede, bir uzlaşma yoluna gedeceğini gösteren ilk belirtilerdir, yunanistanı uzlaşmaya yönelen etkenlerin. ,başın- da, hiç şüphesiz, Bâll'un Atina .hükü- metiyle yaptığı (görüşmeler ir Birleşik Amerikanın yerli yersiz sus- masından ve kendini Kıbrıs anlaş, mazlığının, dışında göstermeye çalış- masından anlam çıkaran yunanlılar, Ball Atinaya gelinceye (okadar was- hington'lu idarecilerin (kendilerinden. yana olduklarını sanıyorlardı. Fakat Ball, yunan hükümetine bu düşüncele- rin pek yanlış olduğunu anlatmıştır; Ball'a göre, eğer türk hükümeti Bir- leşik Amerikanın arabuluculuk dene- melerini olumlu karşıladığı halde Yu- nanistan olumsuz bir tavır takınırsa bundan sonra doğacak olayların so- rumunu Oo Türkiyeye yüklemek müm- kün olmayacaktır. Bu uyarma kitap- sında kalan yunan hükümeti, Türki- yenin gerekirse (oneler yapabileceğini Pek iyi bildiği için (o sorumları kendi sırtına yüklenecek kadar yürekli çık- mamıştır. gazetecilere cevap veriyor Yunanistanı. biraz daha uzlaşır bil tutum takınmaya yönelten ikinci et- ken de. Türkiye ile bozuşmanın Yu- nan ekonomisine verdiği zararlardır. Kıbrıs buhranının Türkiye için de büyük ekonomik güçlükler yarattığına şüphe yoktur. Fakat en büyük darbe- yi yiyen Yunanistan olmuştur. Atma- dan gelen haberlere bakılırsa, Yuna- nistana gelen turistlerin sayısında bu yıl yarıya yaktı bir düşme vardır. Bu- na ek olarak İstanbula yerleşip iş tu- tan yunan uyruklu rumlar, da birer birer sınır dışı edildikçe, şimdiye ka- dar türk maliyesinden kaçırılıp Yuna- nistana aktarılan görünmeyen gelir- lerde de önemli odüşmeler olmuştur. Baki Yunan Dışişleri Bakanı Averoff- un 1962 ortalarında Türkiyeye yaptı- ğı ziyaret sırasında, bütün işini gücü- nü bir tarafa bırakıp, bu rumlardan yalnız altı, yedi kodamanın daha o d . önlemeye hatırlayanlar, Yunanistanın bunlardan akan gelirle- re ne kadar bağlı olduğunu daha iyi anlamaktadırlar. Nihayet, Türkiyenin son günlerde kıyılarındaki balıkçılık bölgesini oniki mile çıkarması ve bu bölge içine yunan balıkçılarının gir-