rın, özellikle amerikalı dostlarımızın gözünü açan, Allaha şükür, bu olay- dır. Türkiyenin Kıbrıs anlaşmazlığı- nın kendi istemediği bir biçimde çö- zülmesinle kesin olarak karşı koyaca- ğı anlaşılınca, amerikan dış politika- sını yönetenler de uzun bocalamalar ve kararsızlıkları oyeter görmüş ola- caklar ki, bir de Türkiye ile Yunanis- tanın arasına girip bir anlaşma zemi- ni bulunmasına yardım etmeyi dene- mek istemişlerdir. Görünüşe bakılırsa, amerikan ida- recilerinin bu anlaşma zemininin ne olacağı konusunda şimdilik hiçbir fi- kirleri yoktur. o Başkan Johnson'un gelecek hafta içinde İnönü ve Pa- pandreu ile yapacağı görüşmeler so- gerisinde toprak ilhakı ve bir toplu- luğun sindirilmesi gibi (oçağımıza ya- bancı amaçlar yatan bir görüş değil- dir. Türkiyenin Kıbrısı kendi sınırla- rı içine almak, oradaki rum toplulu- gunu basit bir azınlık durumuna dü- şürmek gibi istekleri yoktur. Fakat, kendi güvenliği bakımından son de- rece önemli olan bir adanın yunan yönetimi altına girmesine, o oradaki yüzbin türkün rum çetecilerinin insa- fına bırakılmasına asla razı olmaya- caktır. Bugün Kıbrısta hem Türkiye- nin güvenliğini, hem Ada türklerinin haklarını gerektiği gibi koruyacak dü- zene Türkiye razıdır. Yook, eğer Yu- nanistan bu çözüm yoluna 'yaklaşmaz, ya da "ille de Enosis!" diye diretirse, o zaman Türkiye de elbette Adadan YURTTA OLUP BİTENLER Bakanlığı tarafından yayınlanan bir bildiri dikkati çekti. Amerikan gazete- lerinden Washington Post Amerikanın Kıbrıs konusunda Enosisi destekledi- ğini yazmıştı. Bildiri bunu (George Ball'un ağzından tekzip ediyordu. A- merikanın Enosisi desteklediği yalan- dı. Amerikanın, bir çare olarak he nüz düşündüğü hal sureti yoktu. was- hington'da yapılacak Amerika-Türki- ye ve Amerika-Yunanistan görüşme- lerinden sonra bir neticeye varılacak- tı. Amerika, bu hal suretinin ilgili tarafların mutabakatıyla (obulunma- sını istiyordu u bildin, Atinanın o endişelerini arttırdı. Can boğazdan gelir nunda ortaya belki bir "ortak çarpan" çıkabilir. | Fakat bu ortak çarpanın belirmesi de, ancak, Yunanistanın türk görüşüne yaklaşmasıyla mümkün o- lacaktır. - Çünkü Türkiyenin görüşü, kendi İki Türkiyeyi ve Yunanistanı, devlet ha- iktidarda bulunduktan sonra muhale- fete geçmişler, orada mücadele etmiş- ler, sonra tekrar işbaşına getirilmiş- lerdir. Buna rağmen Amerika Cumhur- başkanı Johnson, o peşpeşe ağırlaya- cağı bu iki misafirinin şahsında iki apayrı siyaset adamı bulacaktır. İnönü memleketteki geniş nüfuzu- na ve kudretini Kıbrıs konusundaki asm cereyanları önlemek için kul- lanmaktadır. Doğrudan doğruya bu konu ve bunun -do- gurduğu bazı dış politika gelişmeleri Türkiyede geniş küt- lelerin Ur takım hislerini, temayüllerini o değiştirmiştir. İnönü demagojiye asla iltifat etmemiştir ve etmediği için kendisini demagojinin esiri hissetmemektedir. o Nihayet kesin vaziyet alabilmektedir ve heyecanlı kuvvetlerin da- hi karşısına cesaretle, başarıyla çıkabilmektedir. İnönü Kıbrıs konusunda sadece demagojiyi değil, bir tek gün blöfü ve şantajı da denememiş, gösterişli tertipler yap- mamış, sonradan sokaktan almanın güç olduğunu bildiği kuwetleri sokağa itmemiştir. Papandreu bunun tam aksidir. e Karamanlise karşı uzun muhalefet yıllarında bu ihtiraslı politikacının baş- lıca silahı demagoji olmuştur. Küçüğünden büyüğüne hiç bir konuda Papandreu demagojiden ve hesapsız vaadler- den çekinmemiştir. Kıbrıs bunların bir büyüğüdür. Ama Papandreu güvenliğinin ve soydaşlarının payına düşen parçayı isteyecektir. Nitekim bu hafta. U'Thant rapo- runu verdiği gün Gerçekten, Kıbrıs anlaşmazlığı pat- lak verdiği ozaman, unanistan, Amerika Dışişleri (o laşmazlığın Türkiye ve Yunanistanı Adam Papandreonun meselâ Atinanın taksi şöförleriyle de başı derttedir ve o kü- çük mesele büyük Kıbrıs Meselesine şaşılacak derecede benzemektedir. Atmada taksi şoförleri taksicilik ya- panların çoğalmasından şikâyetçidir- ler. Yeni ruhsat «isteyenler - bunların adına Korsan denilmektedir - yarı ka- çak çalışmaktadırlar. Papandreu se- çim kampanyası sırasında hem eski taksicilere, hem Korsanlara mavi bon- cuk dağıtmıştır. Şimdi ne yapacağım bilememektedir ve tinada (o taksi grevleri, şoför nümayişleri gündelik hayatı altüst etmektedir. İnönü Papandreu bir takım baskılar yapabilmek için halkı çeşitli vesilelerle sokağa dökmüştür. Sokakta kendisine en ziyade organize komünistler yardım etmişlerdir. Onlar bir takım hisleri körüklemişlerdir. Ama bugün Papandreu bu cereyanların esiri durumuna düşmüştür ve bir lide- rin sahip olması gereken celadete, cesarete ve açık vaziyet alabilme kudretine malik bulunmadığından her geçen gün batağa biraz daha saplanmaktadır. o Papandreunun Türkiyeyle bir ikili temasa geçmekten, hatta geçiyormuş intibaıı vermekten bu kadar ürkmesi böyle bir vasiyet- ten doğan kompleksinin neticesidir. Demagojiyi körükleyip ona esir olan bir siyaset ada- mı ve kuvvetini demagojiye; karşı (kullanan bir devlet adamı. Johnson Washington'da bu iki adamla konuşacaktır. AKİS/LI