YURTTA OLUP BİTENLER den sonra rumlar tarafından rehine olarak alınan 32 türkün akıbeti meç- huldü ve. bunların hayatta olmaları pek zayıf bir ihtimaldi. , Kaçırılan in- haklarını kullanmasını kelime bulamayan U'Thant rumların bu çeşit en vahşiyane tasarruflarını mazur göstermek ouğrunda atmadık takla bırakmıyordu. Genel Sekreter bunları anlattık- tan sonra Kıbrısta Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinin çok faydalı olduklarını söylüyor ve tıpkı "Her şey mükemmel gidiyor, Madam la Markiz" adlı fran- sız şarkısında olduğu gibi işlerin iyi e bildiriyordu. r şey mükemmel gidiyor, Ma- ne serdi. Ahgkwameriıkan teklifini Makariosa kabul ettirtemeyen George Ball Lefkoşe dönüşü Ankaraya gelmiş ve Birleşmiş Milletlere gidildiği tak- dirde Amerikanın mutlaka iyi bir ne- tice alınmasını sağlayacağım taahhüt etmişti İyi netice buydu! Mesele Birleşmiş Milletlere | gitti- ğinde amerikanlar, sanki George BalI'- un Ankaradaki sözleri kendilerini hiç ei Gi gibi davranmışlar- dı mdi. Güvenlik Konseyi tekrar en ie nasıl odavranacakları pek bilinmiyordu. Ahbaplar mütema- diyen "yaparız, ederiz" diyorlar, fa- kat sıra işe gelince küçük parmakları- nı binbir zahmetle oya kaldırıyorlar, ya hiç kaldırmıyorlardı. İnönü Stikker ile makamında Dostlar alış verişte dam la Markiz" şarkısında şato yan- mıştır, adamlar ölmüştür, başa gel- medik felâket kalmamıştır, ama uşak hanımına hep, her şeyin mükemmel gittiğini haber vermektedir. Haklı bir infial Rapor, daha duyulduğu andan iti- baren Türkiyede geniş bir sinirli- lik yarattı. e Birleşmiş Milletlerin bir büyük karnaval olduğu ve Burmalı Ge- nel Sekreterin taraf tuttuğu biliniyor- du. Ama işin bu kadar ileri götürüle- bileceği gerçekten (o düşünülmüyordu. Hadise, Kıbrıs Meselesinin Birleşmiş Milletlere götürülmesine Türkiyenin daha baştan itibaren niçin karşı koy- duğunu gösterdiği gibi bunda ne ka- dar haklı bulunduğunu da gözler önü- AKİS/10 Genel Sekreterin raporu, İsmet İnönünün, Türkiyede böyle bir ziya- retin aleyhinde esen şiddetli havaya ve gittikçe kabaran amerikan aleyh- tarlığına rağmen Başkan Johnson ile" görüşmekte fayda ummasını haklı gös teren bir yeni delil teşkil etti. Johnson uçağını gönderiyor İsmet İnönünün Johnson tarafından yapılan daveti kabul etmesi, Tür- kiyedekinin aksine, Amerikada ve bil- hassa Beyaz Saray ile Amerika Hü- kümetine yakın çevrelerde memnun- luk ve ferahlık uyandırdı. Fakat bu sırada bir aksilik çıktı. İnönü Mec- listen, bu seyahatinin arefesinde ve bu seyahatiyle ilgili olarak güven oyu (Bk. Hükümet - Sayfa: 8). eclisin güven oyu muamelesini Cu- ma günü bitirmesi ihtimali vardı. Fa- kat bu gecikebilirdi de... Ayrıca İnö- nü, buradan doğru Amerikaya, was- hington'a hiç bir yere uğramadan git- menin yorgunluğunu böyle önemli bir Ziyaretten önce göze almak istemiyordu. Geceyi ya Pariste, ya Londrada geçire- cekti. Onun için Sah günü Dışişleri Ba- kam Erkin Amerikanın Ankaradaki Bü- yük Elçisi Raymond Hare ile görüştü ve 22 Haziran günü için tesbit edilen ilk müzakerenin 23 Hazirana bırakılması- nı istedi. Bir gün sonra Hare, Başka- nın, İnönü rahat seyahat etsin diye kendi özel uçağını göndereceği ceva- bım getirdi. Bu dikkat ve incelik An- karada makbule geçti. Başkan, İnö- nüyle bir an önce görüşmek istiyordu. Washington nihayet, Kıbrıs işinin acil durumunu anlamıştı. Üstelik 24 ve 25 Haziranda (oPapandreu da wasning- ton'u Ziyarete davet edilmişti. Ame- rika, iki devlet adamını bir emrivakiy- le karşı karşıya ogetirmek niyetinde değildi. istemişti. Amerika işe giriyor Johnson'un İnönüye yolla- mesaj ve onun ardından A- Dışişleri o Bakan Yardımcısı Ball'un Atina ve Ankaraya gelişi, geride bıraktığımız hafta için- de, Birleşik Amerikayı artık kolayca çıkamayacağı bir biçimde Kıbrıs an- laşmazlığının içine itmiştir. İşin as- lına bakılırsa, bu amerikan idarecile- rinin biç de istemedikleri (o birşeydi. Fakat olaylar karşısında başka türlü davranamamışlardır. Amerikalı idarecilere, eğer Batı it- tifakını korumak ve Batının bütün sa- vunma düzeninin dağılmasını önlemen istiyorlarsa Kıbrıs konusunda şimdi- ye kadar izledikleri karışmazlık politi- kasından ayrılmak gerektiğini anlatan olay, Türkiyenin önceki hafta sonun- a Kıbrısa askeri bir, müdahale yap- mak kararım vermesidir. ürkiye o zamana kadar Batılı dost- larının Kıbrısta çevrilen rum dala- verelerinin içyüzünü anlayıp bu gidi- şe bir son verilmesini sağlamak ko- nusunda kendilerine yardımcı olma- larını çok beklemişti. - Fakat Adada olup bitenlerin hiçbiri Batılıların gö- daya ağır savaş araçları getirmek ka- rarım alınca, bu kadarına dayanama- yan Türkiye de Kıbrısa müdahale et- meye karar vermiştir. İşte Batılıla-