12 Ocak 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

12 Ocak 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Devletin Sorumluluğu Devlet, beden terbiyesi ve spor işlerini bir âmme hiz- meti olarak vazifeleri arasına alaoaksa, en mühim problem, yüklenecek külfetin ve sorumluluğun sınırla- rım çizmektir. Bu, silik batlarla belirtilmiş veya bu hatlar çeşitli sebeplerle sonradan kesinliğini kaybet- mişse, işler karışır ve ne vazifeden hayır ummak, ne de sorumlu bulmak imkânı kalır. Yürürlükte bulunan 3530 sayılı kanunun kendisi de, kurduğu teşkilât da bugün bu haldedir. Bu kanun, Anayasaya uymayan hü- kümler getirmiştir; bunlar tatbikten düşmüş, unutul- Vazife olarak tevcih ettiği ehemmiyetli işler vardır; lâfı edilmez olmuştur. o Selahiyetier tanınmış- tır; ya kullanılmadığı veya kullanılamadığı lukta sahipsiz kalmış; male uğramıştır. Artık alıştığımız bu derbederliğe rağmen "Kanun kanundur" diyecek her vatandaş için *Ur takip veya sual hakkı bütün gücüyle ayaktadır. Yarın bir Parlâmento üyesinin hükümetten Ur futbol maçındaki penaltı hakkında izahat istemesi kimseyi şaşırtmamalıdır. .Ne kadar paradoksal görünürse gö- rünsün, kanunu ve onun tatbikine ait nizamnamesi ve talimatnameleri gereğince bugün bir sporcunun lisan- sından tutun da bir hakemin tâyininden kararına ka- dar herşeyden -çapraşık yoldan da olsa- devlet sorum- ludur. Bizde, spor idaresinin devlet elinde maç organizas- yonu şekline dökülmesi ve onun işlerine inhisar etmesi boşuna değildir. Bunun sebeplerini bu sütunlarda be- lirtmişizdir. 27 Mayıs İnkılâbından sonra Beden Terbiyesi Ka- nununda bir değişiklik yapılması ihtiyacı askıda ka- lan vazifelerin yarattığı (o hoşnutsuzluktan doğmuştur. Şikâyet, devletin, kudret ve itibarı ile bağdaşmayan işlerden sorumlu tutulmasındandır ve yeni bir statü için zorlamalar bundandır Yeni bir kanunda devletin kabul edeceği sorumlu- luğun adım koyup, ona bir çerçeve çizmek için, spor ve işler daima orada başlar, o yolun içerisinde gelişir ve- ya soysuzlaşır, ama yürür. oÇünkü oyun da desek, spor da desek, hadisenin tabiatında mevcut dürtücü ve yürütücü amiller değişmemektedir. Siz isteseniz de istemeseniz de, öğretseniz de Öğ- retmeseniz de, çocuk oynayacak ve genç, taşan ener- jisini, sonu yarışmalara varan mücadele karakterli ha- reketlerde harcayacaktır. Birinin yaptığı oyun; diğe- rininki mücadele, yarışma ve daha iyisini yapma un- surunu taşıdıkça, spordur. Bu faaliyetin İnkişafı için zemin ve imkân hazırla- mak vardır; bir vazife olabilir.Öğretilebilir, teşvik edi- lebilir, kanalize edilebilir, organize edilebilir, çeşitli yönlerden kontrol edilebilir. Bunlar da vazifelerdir. AKİS/34 Vildan Aşır SAVAŞIR "Zemin ve imkân hazırlamak" demenin arkasında elbette ki saha, tesis, malzeme ve onun politikası var- dır, Öğretimin temelinde değişik vasıflarda ve dere- celerde öğretim üyeleri, antrenörler, oyun liderleri var- dır. Kontrol elbette ki sağlık ve ahlâk yönünden ola- caktır. Bunun malzemesi, ihtisas sahibi hekimler ve eğiticilerdir, teknik idarecilerdir. (Bunlar yetiştirilirler ve vazifelendirilirler. Bu da vazifedir. Spor faaliyetleri, mahallede içten geldiği gibi (o ya- kıldığı hallerde bile dünyaca bellenmiş bir takım kai- delere uymaktadır. Mahalle klüpleri, okul klüpleri, spor klüpleri gidegide bir alışveriş konusunun istismar- cısı haline gelmiş büyük bütçeli profesyonel klüpler ta- rafından yapılır veya yaptırılmaktadır. Her derecede okullar ayni faaliyeti ya kendi içlerinde ya da herkes- le beraber yürütürler. Bunun, uluslararası kaideleri içerisinde, kendine has adaletine ve tekniğine sadık ka- larak yürüyüp işlemesi için organize olurlar veya edilir- ler. Sporun teknik tarifini tamamlıyan bir kıymet, ya- nini yarışmalar, bu organizma içerisinde düzenlenir. Pürüzü kendi içinde, dedikodusu kendi içinde ve orga- nizma iyi kurulmuş, yürütücü elemanları iyi seçilmişse, inkişafı da gene bu organizma içinde olur. Bizi spor işlerinde demokrasi mizden ayıran özellik buradadır. dünyasındaki eşleri- ş Dostlarımız çeşitli mesuliyetler yüklenirler ama, gönüllü olarak spor ya- pan insanların emeklerinin verimlendiği ve düğümlen- diği müsabakaların fuzuli olanak tertipçiliği ile uğraş- mazlar. Klüpler bir federasyonda mı birleşecekler, fertler bunun içinde lisansiye mi olacaklar, müsaba- kalarını liglere mi, müsabıklarını kategorilere mi bağ- layacaklar, ne yapacaklarsa, bunları uluslararası usül- ler dahilinde kendileri yaparlar. Devlet spora inanmış, sorumluluk yüklenmişse, yardımını yapar, murakabe- sini tesis eder, sporun gelişmesi için her yönden imkân- larını hazırlar ve sorumluluklarını orada toplar. Onun içindir ki filân milli takım falan milli takıma mağ- p oldu diye devlet, spor teşkilâtı ve onunla beraber e itibarında, otoritesinde zedelenip perişan olmaz. M. B. K. Hükümetinin sorumluluk taşıdığı günlerde büyük bir Spor Şürası ei Şüra, çareyi yeni bir anlayışta ve buna göre hazırlanmış bir kanunda görmüş ve bir tasarı Eleme alınmıştı. Tasarı, devlete sporun sorumluluğunu yüklerken, onu yıpranmalardan ve fuzuli müdahaleci olarak dam- galanmaktan koruyacak tedbirleri bulmuştu. Teşkilât ne klüplerin, ne de sporcuların gözünde antipatik ol- mıyacaktı. Son zamanlarda bazı Parlâmento üyelerinin ve hat- tâ Teşkilâtın yeni bir kanunun peşinde olduklar, haberi duyuluyor. Bunların, Le çalışmalarından ilham almış olmalarını temenni ederi

Bu sayıdan diğer sayfalar: