BİR ADAM TANITIYORUZ Mao Tse-tung Çağımızdaki devlet adamları birbi- rinden ne kadar ayrı siyasi sis- temlere mensup olurlarsa olsunlar, hangi dünya gülüşüne sahip bulunur- larsa bulunsunlar, en az bir nokta- da aynı şeyi söylemektedirler: oBü- tün milletler barış içinde birlikte ya- şamalıdır!.. İki dünya harbinin öğ- rettikleri ve nükleer silâhların özel- a politika adamlarını bunu ka- meye zorlamıştır. Fakat bu ren üzerindeki umumi ittifakın önemli bir istisnası vardır: o Çin ve Mao Tse-tung. İyi doyurulmamış, iyi giydirilmemiş 700 milyonluk bir kit- le barış içinde birlikte yaşanabilece- gine, yaşanması gerektiğine kani de- ğildir. O kitleye bunları öğreten de artık kaybolmakta olan bir ihtilâl- ci neslinin sen örneklerinden ihtiyar Mw dur. Mao Tse-tung 1892 de Hunan eyaletinde e Babası pirinç ti- careti yapan bir köylüdür. Dört kardeşin en büyüğü olan Mao, babası- nın çiftçi olması yolundaki taleplerini reddederek ilkokula başladı. Oku- lunu bitirdikten sonra Pekin miversitesinin kütüphanesinde küçük bir görev aldı. Bir müddet sonra Çin ist Partisini kuracak olan Li Ta-chao ile orada tanıştı. Mao, Gila başarılı bir ihtilâlin köylüye dayan- ması gerektiği kanaatindeydi. 1927'de 1000 kişiyle meşhur Köylü Sov- yetini kurdu. Çan Kayşek'in kuvvetli ordularına karşı gerillâ harbi ya- parak başarıyla mücadele etti. Fakat sonunda, bulunduğu bölgeden çıka- rak tarihi "Büyük Yürüyüş"ü yapmak zorunda kaldı. Peşinde 100 bin kişi vardı. Yol boyunca harp ederek tam 6 bin mil yürüdü. Kuzeyde Ye- nana geldiği zaman, ordusunda sadece 20 bin kişi sağ kalmıştı. Daha sonra Japonlar yenildi ve Çan Kay-şek asıl Çinin dışına sürüldü. Maonun resmi sıfatı, Devlet Başkanlığından ayrıldığı 1958'den bu yana Çin Komünist Partisi Başkanlığından ibarettir. Fakat bu, dünyanın en kalabalık ülkesi üzerinde tam bir mutlak iktidara sahip olmasına mâ- ni değildir. Mao, halk içine pek fazla çıkmaz. Bu durum isminin etrafın- da zaten mevcut olan esrarengiz havayı iyice arttırır. Siyasi felsefesini birbirinden farklı Ve çok zengin kaynaklara dayatmak imkânını bulmuş- tur. Önce Çin tarihinden gelen bazı görüşlerle etkilenmiştir. Gerillâ har- bi hakkındaki kanaatlerini 2500 yıl önce yaşamış olan Sun Wu adındaki bir çin düşünürüne borçludur. Sonra Darwin ile Spencer'i yakından tet- kik etmiştir. Dr. Son Yat-sen'den aldığı "fert, hürriyetinden toplumun yararı için fedakârlık etmelidir*» ilkesi de felsefesinin temel unsurların- dan birisi olmuştur. Son olarak da Marx'ı keşfetmiştir. Galiba herşey de orada durmuştur. Marx'ın Stalinci yorumunun dışında hiçbir yeni siya- nı fikir Maonun ilgisini çekememiştir. on Küba buhranı sırasında Sovyetlerin takip ettiği yumuşak balla ilddetle tenkid etmekte, Krutçefi tavizcilik ve korkaklıkla it- ham etmektedir. Birleşik Amerikadan da "kâğıttan kaplan?' diye bah- setmektedir. Fakat tabii bu "kâğıttan kaplan"ın atomdan dişleri oldu- gunu bilenler, pekâlâ "korkaklık", "tavizcilik" yerine "basiret" ve 'Sorumluluk'*/ da diyebilirler. AKİS/24 binlerce katangalı artık geriye dön- meye başlamıştır. Bu, kısmen, Ro- Milletler askerlerinin iyi davrandık- larının yayılmasındandır. Mamafih Habeş askerleri bir terör havası ya- ratmakta devam etmektedirler. Kongo olayları önemli bir gerçe- ğin ortaya çıkmasına yardım etmiş- tir: Birleşmiş Milletlerin gerektiği zaman silâh da kullanarak ihtilâfları çözme gücünde olduğu bu vesile ila bir defa daha anlaşılmıştır. e Birleş- miş Milletlerin Katangadaki hedefle- ri gayet açıktır: Kasım 1961 tarihli Güvenlik Konseyinin karar tasarısı gereğince birliklerinin Katangadaki hareket emniyetini sağlamak ve U Thant'ın birleştirme plânını tatbik etmek... Kongo harekâtı sadece Kongo meselesini halletmekle o kal- mayacak, aynı zamanda Birleşmiş Milletlerin müessir bir organ haline gelmesine de yardım edecektir. Asıl mesele hâlâ ortada durmak- tadır: o Çombe ne olacaktır? Birleş- miş Milletler Katangada vaziyete hâ- kim olduktan sonra tanga nasıl idare edilecektir ? Şu anda Katanga- da tam bir kuvvet boşluğu vardır. Şimdilik Birleşmiş Milletler, memle- ketini henüz terketmemiş Katanga- lı memurlar, Belçikalı teknisyenler ve Union Miniere'in idarecileri ile iş- birliği yaparak Katangayı idare et- mektedir. Er veya geç, Çombenin durumu hakkında bir karar vermek icabedecektir. Birleşmiş Milletler kanuna karşı gelmekle itham etmek- tedir. Ama herşey gene de Çombenin Kolwezi'de ne yapacağına ve muka- vemete teşebbüs edip etmeyeceğine bağlı kalacaktır.