YURTTA lara aldırmadan, Belediyenin bu top* luluğa sırt çevirmesi son derece ga- riptir ve hikâyesi de o nispette ilgi çekicidir. Her şey 1961 yazının sonlarında başladı. O tarihlerde Ankara sokak- larında türeyen ve o"Minibüs“” adı verilen otobüsler Başkentteki vasıta sıkıntısını yarı yarıya hafifletmişler' di. Tertemiz ve yeni arabalar belirli hatlarda çalışıyor, halkın duraklarda birikerek dakikalarca vasıta bekle- melerine lüzum kalmıyordu. Halk da, vasıta esahipleri de son derece memnundu. Ancak bu arada mem- nun olmayan ve bu işten zararlı çı- kan Belediyeydi. Başkentliler artık duraklara zamanında gelmiyen, sık sık arıza yapan otobüslere iltifat et- memekteydiler. Bunun üzerine Belediye Encüme- ni, toplanarak bu meseleye bir hal çaresi bulmağa karar verdi. İlk fi- kir minibüslerin çalışmaktan tama- men menedilmesiydi. ak bazı semtlere otobüs servisinin yeterli ol- maması sebebiyle bu fikir pek rağ- bet bulmadı ve görüşler "kısmi bir men" formülü etrafında birleşti. Böy- lece tespit edilen on bir hat ağ minibüslerin çalışmasına -Bu se ler şehrin merkezine uzak olan, m ları Atatürk Bulvarından geçmeyen ve genellikle bulvarın sağ tarafına taşmamış bölgeler arasından seçildi- diğer semtlerde ise sadece Belediye otobüslerinden istifade edilmesine ka- rar verildi. Bu 11 hat Topraktık . A- bidinpaşa - Mamak - Yeni Mahalle - Keçiören " Aydınlıkevler * Siteler * Gazi Mahallesi * Dikmen - Etlik ve İncirlik olacak tesbit edildi. Ayrıca Encümende bu semtler için 426 adet Minibüsün çalışması gerekli görüldü. yl dediğin.. cak bu kararların uygulanması iç de Encümende formüle edildi- ği gibi olmadı. Belediye ve Trafik Müdürlüğü bir bildiri ile 31.12.1961 starihine kadar çalışmak için müraca- at edenlere ruhsat verileceğini ilân etti ve bu müddet içinde yapılan mü- racaatlar ancak hazır parası ve iki -üç minibüsü olanlardan geldi. Gün- lük maişetini temin etmekte olanlar bu kısa zaman zarfında bir türlü 36 bin lirayı bir araya getirip bir mini- büs alarak -zira ruhsatlar şahıslara değil, vasıtalara verilmektedir- ruh- sat almak için müracaat edemediler. Öte yandan verilen mühletin son gü- nü gelip çattığında bütün müracaat- ların toplamı ancak 313 ü buluyor- du. İşte burada Belediye en büyük çamı devirdi ve minibüs miktarını 313 olarak dondurdu. Bu arada kota- AKİS/18 OLUP BİTENLER, dan istifade ederek veya 36 bin lira- yı denkleştirerek 100 kadar minibüs sahibi daha ortaya çıkmıştı. Bunlar kontenjanın henüz dolmadığını ileri sürerek haklı olarak şehir içinde ça- lışmak üzere ruhsat talep ettiler. "Trafik Müdürlüğü bunlara ancak An- kara dışından plâka aldıkları takdir- de' çalışabileceklerini bildirdi, İşte sayıları yüzü aşan ve haklarını ara- G minibüsçülerdir. Zira kendilerine tanınan Kırıkkale, Balâ, Ankara lI. Sulh Ceza Mahke- mesi eliyle aldığımız tekziptir. Akisin iç yüzü Kulu'da Atatürk'ün Büstüne vaki seni tecavüz hadisesini tel'in, duy- duğumuz teessürü ifade ve tahkika- tın . seyrindeki ihmal sebebiyle ilgili- lerin Hükümetin dikkâtini çek- mek maksadiyle; Millet Meclisinin 12/9/962 tarihli birleşiminde "Gün- dem dışı" yaptığım konuşmayı vesi- le ittihaz etmek suretiyle 17/9/962 tarih ve 429 sayılı Akis dergisinin 16 ve 17 nci sahifelerinde "Zabıta" baş- lıklı yazının tamamı hakikat ile hiç bir ilgi ve nin ei gi ee bir hezeyandan ibarett Bir kere böyle mühim bir olaya "Bir zabıta vakası" süsü verilmesi bilmemki ne dereceye kadar doğru* dur. Büyük Atatürk'ün manevi var- lığına tecavüz demek olan bu olay basit bir Zabıta vakası değildir. O günkü konuşmamda ifade ettiğim gi- bi tecavüzde bulunan bir C.H.P. li değil de babam bile olsa idi yine ay- ni hassasiyeti duyar ve ayni sözleri söylerdim Ya BR uzdaki şahsi kanaat ve tef- sirlerinize cevap vererek onları tek- zip etmeye çalışmıyacağımÇünkü hadiseler ne derece haklı olduğumu ortaya koymuş ve neticede tecavüzde bulunan maznun tevkif" dahi edilmiş- tir. Yazınızın bir yerinde aynen "Bağ- cıoğlunun sözleri C.H.P. sıralarında mutedil bir dalgalanmaya sebep ol- du. Taşkınlık olmadı ama kızgınlık arttı. Bu arada heyecanlı Nurettin Özdemir yerinden hışımla fırladı ve kürsüye doğru ilerlerken: —Sen Türk hakimini töhmet altında bıra- kıyorsun, Onu sahtekârlıkla o itham ediyorsun! Sahtekâr sensin! Bunu is- tediğin zaman ispat edebilirim diye bağırdı. Sonra bağırmakla kalmadı ve zabıt tutmakla meşgul kâtiplere yaklaşarak sözlerinin zapta geçme- sini istedi. Nitekim Özdemirin söz- leri zapta o an için geçirirdi. Fakat çen muhavere celsa dağılınca Bağcıoğlunun idare âmirlerine vaki ricası ve Özdemirin de muvafakati üzerine sözler zabıt- lardan çıkarıldı." denmektedir. Bu haber tamamen iftira ve isnattan ibaretti'. Baştan aşağı yalandır, uy- durmadır. Hakikat ile hiç bir ilgi ve münasebeti bulunmayan' bu neşriya- tınıza muttali olur olmaz derhal Mil- let Meclisi Başkanlığına bir sözlü so- ru Vererek mezkür celsede cereyan eden müzakerelerin harfi harfine ve bir virgülü dahi dğiştirilmeden zabıt ceridesine geçmiş olması icap ede- ceğine göre durumun incelenerek böyle bir muhavere cereyan edip et- mediğini sordum. Maksadım -neşri- yatınız tamamen uydurma olduğun* dan- haber ve havadislerinizin ne de- rece hakikatle alakası bulunduğu hu- susunu yetkili bir ağızdan Meclis Kürsüsünde dile getirmekti. Size der- hal bir tekzip göndermedim. Çünkü bu tarzı hareketim belki şüphe ile karşılanabilir ve hâdise ve hakikat- leri tevil etmeye çalıştığım (ilerde belki' iddia olunabilirdi. o Onun için evvelâ işi sağlama bağlamayı ve asıl tekzibi' Millet Meclisi Başkanlık Di- vanına yaptırmayı, uygun buldum. Anayasanın 87 nci maddesine gö- re "Meclis görüşmelerini Tam olarak yayınlamaya" mecbur Millet Meclisi Başkanlık Divanı işin doğrusunu kim- senin itirazına mahal bırakmayacak bir farzda ortaya koyabilirdi ve koy* ması lazımdı. Siz yalnız beni değil ayni zamanda Millet Meclisi Başkan- lık Divanını da töhmet altında bu- lunduruyor, meri iç tüzüğün 203 ncü maddesine göre Zabıt o Ceridesinin tanzimine nezaretle görevli Başkan- lık Divanını dahi zabıtları tahrif et- mekle itham ediyordunuz. İşte bu se- bepledirki Başkanlık divanini işi in- celemeli ve o celseki konuşmaları ih- tiva eden Teyp'leri de dinleyerek ha- diseyi aydınlatmalı idi. Araya tatil girmesi, kanun teklif ve tasarılarının önce müzakere edil- mesi gibi sebeplerle müteaddit birle- şimlerde sonraya kalan, hatta böyle- ce aktüalitesini dahi kaybeden sözlü soruma ancak 10/12/9C2 tarihli 15 nci birleşimde sıra geldi ve Millet Meclisi Başkanlık Divanı adına Baş- kanvekili Mekki Keskin kürsüye ge- Atatürk heykeline vâki tecavüz hak- kında gündem dışı yaptığı konuşma- da hakimler üzerlikle beyanda bulun- ması Üzerine Gümüşhane Milletveki- li Nurettin Özdemir'le aralarında ge- Meclis (o zabıtlarında söyledir: Nurettin Özdemir Türk