12 Ocak 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

12 Ocak 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

171 milyon aşılmış olunacaktır. Güçlükler 1963 plânını bekleyen, geçen yılki kadar olmasa bile bazı müşküller mevcuttur. Plâncıları bilhassa, Poli- tikacıları güçlüklerin en Önemlisi sa- yılan "Halkoyunun sabırsızlığı" ür- kütmektedir. Zira 1963 plânının tat- bikatından beklenenlerin büyük bir kısmı hemen o yılın sonunda Terim olarak elle tutulacak hale gelmeye- çektir. Buna karşılık plânın tatbika- tıyla ilgili sıkıntının ve, fert başına düşecek fedakârlığın etkisi yılın or- tasında kendisini hissettirecektir. Plâ- nı bir sihirli değnek şeklinde kabul edenlerin veya böyle kabul etmeyi politikaları icabı sayanların bu ko- nudaki vaveylası korkulu rüyalardan birincisidir. Buna karşılık 1963 plânının ümit verici yönü bir kaç noktada kendini hissettirmiştir. (Bunların başında, büyük kazanç olarak rejim emniye- tinin teessüs etmiş olması gelmekte- dir. İç ve dış kaynaklar üzerinle ye- ni bir araştırma devrine geçilmiştir. Bütün bunların yanında dış yardım- larda gözle görülür bir istikrar sağ- lanmıştır. ve Ötesi çok zorlukların da bertaraf edilme- sinin lüzumla bulunduğu 1962 Geçiş Programlarımız tatbikatının gözden geçirilmesi sırasında meydana çık- mıştır, Son kısımda yazar "Vazifeleri- miz"! sayıyor. Bunların başında güçlüklerden yılmamak, güçlükler karşısında ümitsizliğe kapılmamak vardır. uvaffak olmak için şah- si ve siyasi endişelerden uzaklaşma- mız lâzımdır. Demagoji her zaman ve her meselede yapılabilir. Asıl o- lan, memleket menfaatleri muvace- hesinde buna tenezzül etmemektir. Halbuki, bugün ne yapıyoruz? Yazar bunun da cevabını samimiyet- le, açıklıkla veriyor: "Esefle söylemek mecburiyetin- deyim ki biz, bu kadar önemli me- seleler içinde, dâvalarımıza hal tarzları ararken, hâlâ, paliatif, ida- re! maslahatçı, karar verme imkâ- nndan mahrum bir politikanın, do- lambaçlı yollarında yuvarlanıp git- Kulağa Küpe Okumanız yok mu ? Bir takım A. P. silâhşörleri, Milliyet o Gazetesinde o "Bu haliyle A, P. nin iktidarı alma- sına asla imkân yoktur. Mem- leketin osağlam kuvvetlerinin eli armut devirmiyor" diye ya- zıldığı için pek galeyana gel- mişler. A bunda kızacak ne var ! Bunu Türkiyede, sizinle arabasını size bağlamış bir ta- kımdan başka herkes biliyor. Yok, merak ettiğini» bunun sebebi ise , açın bir gazeteyi o- n: P. Genel Başkanı ve A. P. erkânı Kayseriye gi” derek vatana hıyanet suçundan hükümlü müebbet mahküm Ce- lâl Bayarı âlâyı vâlâ ile ziya- ret ettiler" Bu hep, böyle olacak aslan- lar! Buluşmak istediniz mi, gi- deceksiniz onun yanına.. mekten ileri bir adım alamamakta- yız. | Memleketimizde herkes, bu ha- kikatleri gördüğünü ve bu teşhisleri yapmakta olduğunu iddia etmekte- dir. Ama, söylenilenlerle tatbike ko- nulan usuller birbirine uymamakta- dır. Bu yolda yürümekte israr et- tiğimiz müddetçe, dağınık çabalar- dan müsbet sonuçlar beklemek, kendimizi avutmaktan başka bir mâna taşımayacaktır." Bu yasının yazarı Ekrem Ali- candır. Ekrem Alican, İkinci Koa- lisyon Hükümetinin Başbakan Yar- dımcısıdır. Yani, sorumluluk mev- kilerinin 2 numaralısını işgal et- mektedir. Bu, "Asıl Meselemizin ne oldu- ğunu daha iyi ortaya koyuyor. Bir hükümet durumu bilmez, tedbirleri bilmez, şartları- bilmez. Mensupları hayal âlemi içindedirler. Başka sev- dalar peşinde koşulmaktadır. Bu hü- kümet, dertlere elbette bir çare bu- YURTTA OLUP BİTENLER Trafik Dertli Irm. Önceki haftanın sonlarında sayıları yüzü asan bir minibüsçüler top- luluğu İçişleri Bakanlığını terkeder- ken son derece sevinçliydiler. Bir yılık uğraşmalarının, didinmelerinin semeresini nihayet alabileceklerdi. Bakan Hıfzı Oğuz Bekata kendileri- ni dinlemiş ve: “— Dertlerinizi anlıyorum. İcap e- derse Valiyle de konuşup meseleye mutlaka bir hal çaresi bulmağa çalı- e demişti. Topluli derdi, şehir içinde dolmuş yapabilmek için bir türlü ruhsat alamamalarıydı. Minibüsçü- ler Bekatanın tavsiyesine uyarak he- men bir dilekçeyle Bakanlığa müra- caat ettiler. Dilekçe buradan süratla Belediye Umumi Evrak Müdürlüğü- ne, oradan da Köycülük Bürosuna havale edildi. Ancak işin bundan sonraki kısmı bir türlü ilerlemedi. Bu dilekçe de ötekilerin akıbetine uğ- rayarak tozlu masaların üzerinde u* yuklamağa terkedildi. Başkentteki vasıta sıkıntısı ve dolmuş duraklarında uzanan kuyruk- lamaz. Ama her şey gösteriyor ki, vaziyet böyle değil. O halde? O hal- de, niçin "dağınık çabalar" bir ba- şıboşluk havasını sürdürüp gidiyor? Siyaset adamlarının bir işi yapma- ları için "hükümet oldukları Z2a- man"dan başka bir zaman var mi- dır? İşte, Hükümettrler. İcra or- ganı ellerinde bulunuyor. Başbakan ve iki yardımcısı partilerinin lider- leridir. Her şeyi doğru görüyorlar. Sonra? Sonra, gazetelere gerçeklen dört başı mamur, her bir satırı doğ- ru makaleler yazıyorlar. O kadar! İnsan ister istemez, o nefis ma- kalenin su paragrafını hatırlıyor: “Memleketimizde herkes bu haki- katleri gördüğünü ve bu teşhisleri yapmakta olduğunu iddia etmekte- dir. Ama, söylenilenlerle tatbike ko- nulan usuller birbirine uymamakta İşte, "Asıl Meselemiz". AKİS/15

Bu sayıdan diğer sayfalar: