Afişlerinde iki piyesin adı yanya- na yer almıştır: Leslie Stevens'in "... Adicu Prudenee!"ı ile oSagan'ın i- kinci eseri olan "Les Violons Parfois." Ama, oynanan sadece (birincisidir. Zira Sagan'ın piyesi, Marie Bell baş- rolünü oynadığı halde, tutmamış ve temsilden kaldırılmıştır. Bunun sebe- bini Gymnase'ın tecrübeli müdiresi- ne sorarsanız: "— Tiyatroda böyle sürprizler o- lur. Bizim beğendiğimizi bazan halk beğenmez. Seyircinin hükmüne boyun Münaseb gilse unutturmamak için bir teş- kilât kuramamışızdır. e Teşkilâttan vazgeçtik, kültür anlaşmaları oim- zaladığımız memleketlerle olan mü- nasebetlerimizi bile iyi işler bir ha- le getirememişizdir. Milli (oOEğitim Bakanlığının Dış Münasebetler Dai- resi, öğrenci bursları ve teknik yar- dım konuları dışında, geniş bir kül- tür ve sanat münasebetleri kuracak ve bu münasebetleri geliştirecek teş- kilât ve bütçe imkânlarından yok- sun kalmıştır. Anlaşmalarla bağlı olduğumuz memleketlerin (o hepsin- de birer kültür ataşeliğimiz henüz kurulamamıştır. Basın - Ya- yın ve Turizm Bakanlığının dış mü- nasebetler alanındaki (o çalışmaları basın ve turizm çerçevesinin enfor- masyon sınırını henüz aşmış değil- dir. Dışişleri Bakanlığımızın yaban- cı memleketlerle kültür münasebet- lerine son yıllarda verdiği ciddi ö nem ise tek taraflı kalmaktadır. Kültürümüzü yayma ve tanıtma ba- kımından, içerden dışarıya doğru, bazı imkânlara sahibolan IV. Dai- re, bu münasebetlerin karşılıkta ola- rak işlemesi ve dışardan içeriye yö- nelmesi halinde güçlüklerle karşılaş- maktadır. Karşılıklı (anlaşmalarla gelen yabancı 'sanatçıların, topluluk- ların ağırlanmaları, veya temsillerini verebilmeleri hayır ku- rumlarının imkânlarına bırakılmak- tadır. Devlet Tiyatromuzun Atina Ziyaretini iade etmek gelmesi kararlaştığı zaman, gelecek heyetin misafir edilebilmesini sağ- lamak için Milli Eğitim Bakanlığı- nın pek mahdut imkânlarından fay- dalanmak paranda kalınmıştır. Ay- nı imkânsızlıklar, Dışişteri Bakanlı- ğını, kültür münasebetleri alanında çok tutumlu davranmak, bazı bilim AKİS, 6 AĞUSTOS 1962 eğmek lâzımdır!" cevabını alırsı- niz Buna karşılık, Amerikalı Leslie Stevens'in piyesi hâlâ seyirci çekebi- liyor. Ama, pek büyük olmıyan Gym- nase salonunun üçte biri gene de boş.. Aynı boş koltukları, birkaçı müstes- na, Parisin hemen bütün tiyatro sa- lonlarında farketmek kabil. Sebebi: bilet fiyatlarının çok artmış olması, bir de eser ve oyun olarak olağanüs- tü bir yaratışa pek rastlanamaması.. Bilet fiyatlarının artışını tiyatro mü- etler Lütfi AY ve sanat adamlarımıza vâki dâvetle- ri, karşılığını yapamamak o endişe- siyle, destekleyememek, hele yıllık plânlama dışında kalan teklifleri reddetmek zorunda bırakmaktadır. Oysaki medeni dünyanın her gün daha hızla gelişen kültür v,e sanat münasebetlerine katılmam landaki milli varlığımızı, tirebildiğimiz ilerlemeleri lara duyurmamız, tanıtmamız, aynı zamanda başka milletlerin bu alan- daki çalışmalarını, ulaştıkları sonuç- ları görmemiz, bilmemiz, bu temas ve münasebetlerden faydalanmaya çalışmamız şarttır. Gelişme halinde bir memleket olduğumuzu hatırdan çıkarmazsak, bu temas ve müna- sebetlerden, sadece tanıtma ve ta- nıma bakımından, ne büyük faydı- lar sağlıyabileceğimiz o meydanda- dır. Böyle olunca, bugünkü plânsız- dış münasebetlerimize yeni bir dü- zen vermek zorunluluğu kendini du- yurmaktadır. Bugün Milli Eğitim., Dışişleri ve Basın Yayın Bakanlık- ları bünyesinde, ayrı koldan ve pek mahdut imkânlarla yürütmeğe çalış tığımız bu münasebetleri ya bir tek yerde toplamak, ya da bağımsız ve- ya Başbakanlığa bağlı bir yeni teş- kilata bağlamak, işin gerektirdiği mali imkânları da sağlıyarak hem daha verimli, hem daha faydalı bir yönde geliştirmek, yıllardanberi ih- mal edilmiş çok önemli bir mesele- mizi çözüm yoluna sokmuş olacak- tır. üksek Plânlama Kurulunun bu mesele ile ilgilenmesi kültür ve sanatımıza büyük bir hizmet olacak- TİYATRO dürleri, gişe gelirinin 92 50 sini el- terinden alan vergilere, gündengüne artan dekor, kostüm, personel ve ar- tist ücretlerine yüklüyorlar. Belki haklıdırlar, ama seyirci de ne yapsın ? Üç - dört kişilik bir aile, ortalama 50 - 60 lira ödemeyi göze alıp tiyat- roya nasıl gitsin? Hele evinde pija- masını, terliğini giyip rahat rahat televizyon temsillerini bedava sey- retmek dururken Televizyon Fransada büyük bir gelişme halindedir. Büyük masrafla ra girip bir büyük eseri bir defa tele- vizyona aldılar mı, milyonlarca seyir- ciye her zaman göstermek imkânı var. Andre - Paul Antoine gibi çekir- dekten yetişme tiyatrocu,' sinema ve televizyonun da sırlarına vakıf sanat adamları, tiyatronun geleceğini tele- vizyonda görüyorlar. Onlara göre bü- tün tiyatrolar, er geç, küçük televiz- yon stüdyoları haline gelecektir. Se- yirciler de, canlı sanal meraklısı, bil avuç stüdyo seyircis Marie Bell topluluğunun oynadı- gı "..Adiecu Prudence!", bizim Lâle Oraloğlunun, iki mevsim önce, Pan- galtı sinemasında İstanbullulara ta- nıttığı "Evlilik Dolabı"ndan başka bir şey değil. Ne kocayı oynıyan Je- an Chevrier'in Erol Keskinden, ne de İsveçli dilberi canlandıran Veronigue Vandell'in Lâle Belkisden üstün bir tarafları var. Ama profesörün karısı Constance Russel'i oynıyan o Sophie Desmarets bir ateş parçası! Onun se- vimli olduğu kadar zeki ve dinamik tısını katıksız bir zevk haline geti- riyor.