KADIN Güzellik Yalancı benler A VILL. a ortalığı kasıp kavu- modası Madam Pom- padour'u aatarik şekilde tekrar ortaya atılmış ve çağımızın yepyeni tekniğiyle birleşerek bir gerçek başa- rı sağlamıştır. Öyle ki, sahici benle yalancı beni birbirinden ayırdetmek çok güçtür ve bunların arasında bir tercih yapılacak olursa, yalancı ben çok daha fazla puan kazanacaktır. Zamanımızın benleri kadifeden, sa- tenden veya özel boyalarla yapılmak- tadır. Kumaş benlerin yapışkan taraf- larını hafifçe ıslatmak ve kısa bir süre -l den 5'e sayıncaya kadar- yapış- tırmak istediğiniz yerin üstünde tut* mak kâfidir. Yalancı beni çenede, ya- nakta, göze yakın, buruna yakın, de- kolte bir elbise ile' göğüste taşımak mümkündür, fakat onun özel bir öde- vi de yeni çıkmakta olan sivilceleri gizlemektir. Zaten XVIII. asra hâkim olan modanın bu amaca hizmet etmek için ortaya atıldığı bilinmektedir. Yalancı ben ancak, itinalı obir makyajla güzel durur. Bu makyaj ay- nı zamanda sade, hafif bir makyaj olmalıdır. Yoksa ben, yüze yaşlı bir ifade verir. Yalancı ben daima pudra- lanmış yüze oturtulmalıdır. Kremli ve pudralanmamış yüzde hem bozulur, durmaz, hem de yakışıksız olur. Yüz mat olmalı ve göze çarpan tek nokta- yı bu ben teşkil etmelidir. Ben, an- cak akşam saat 6 dan sonra taşınır, gündüz hoş durmaz. Yalancı ben "sinek" ismini taşı- maktadır İstanbul Frzincandan Sivastan.. Kızlar (o elele tutuşmuşlar, hem nuyı hem türkü söylüyorlardı. Neşeliydiler. Tatlı bir rüzgâr, renk renk şalvarlarını şişiriyor, oyalı ye- menileriyle oynuyor ve âhenkli hare- e uçucu bir hal veriyordu. Ye- meliyor, birşeyler aranıyor, ha- yallerinde bulduklarını derleyip top- luyor, türkülerine devam ediyorlardı. Oyunun adı Madımak oyunu idi. Kız- lar madımak toplayan köylü kadınını canlandırıyorlardı. Madımak vefalı bir ottur. Stepte bile biter. Anadoluda pek çok aile o- nunla tencere kaynatır. Anadoluda kadınlar, kızlar, mevsimi geldi mi boş durmaz madimak toplarlar. Akşamın yemeğim temin ettikleri için stepler- de onları susturacak kuvvet yoktur artık. Madımak toplarken dağlara iç- AKİS, 6 AĞUSTOS 1962 lerini dökerler, umutlarını, dertlerini gündelik işin arkasına sığınarak dile getirirler. Neşeli ses birden kırılır gibi ol- muştu. Genç kızlar steplere seslendi- ler: Madımak bişer oldu Tencerem düşer oldu Günde yediğim şamar Bir iken beşer oldu Olay, geride bıraktığımız hafta i- çinde İstanbulda, Açık Hava Tiyatro- sunda geçiyordu. Kızlar, Sivastan 6. Halk Oyunları Bayramına katılmak üzere gelmişlerdi ve o gece Erzin- can, Çorum, Elâzığ, Tokat, Balı- sı, Bursanın yabancı seyirciler tara- fından pek çok alkışlanan kılıç - kal-j kan oyunları, Silifkenin "Silifke Yo- gurdu" ve Keklik oyunları, Erzincanın "Tırnana"sı, Erzurumun "Dello"su, Tokadın "Çekirge"si büyük ve küçük bütün meselelerini mizahla dile ge- tiren bir vakur topluluğun, Anadolu- nun bütün sanat özelliklerini aksetti- riyordu. Bayrama katılan Yunan ve Yugoslav heyetleri ise pek çok alkış topladılar ve birçok oyunlarda halk sanatının, milletlerarası müşterek çiz- gilerini meydana çıkararak bu sana- tın aynı kaynaktan gelen izlerinin ya- şamakta devam ettiğini gösterdiler. Oyunlar ve el sanatları Halk Oyunları Bayramı, Yapı Kredi Bankasının kültür hizmet- lerinden Türk Halk Oyunlarını Yaşat- Sivaslı genç kılar eğleniyor ekin kesir, Bursa, Silifke ve Sakaryadan gelen kızlı erkekli arkadaşlarıyla be- raber İstanbul halkına bir gerçek göz ziyafeti çektiler. Her ekip kendi böl- gesine ait bir oyunu ,bir halk türkü- sünü, bölgeye ait kıyafetler (içinde canlandırırken pek çok dertler deşil- di, fakat umut ve iyimserliğin, birbir- lerine kavuşmadan ölen iki sevgilinin mezarı başında söylenen türküye bile canlılık ve neşe getirdiği görüldü. Ekipler arasında, milletlerarası yarışmalara katılmış, gerçekten sa- natkâr oyuncular da vardı. Sakarya- nın Akyazısında yerleşen eski Kara- denizlilerin oynadıkları Karadeniz o- yunları özellikle ilgi çekti ve seyirci- leri çoşturdu. Balıkesirin meşhur "Gü- vende"si, Elâzığın dekoratif "Çayda Çira"sı, Çorumun eğlenceli "Dillâla" halay o düzülsün.. ma ve Yayma Tesisi tarafından ter- tiplenmiştir. Bu, altıncı bayramdır. Bayrama memleketin değişik bölgele- rinden, her yıl kızlı erkekli yeni yeni ekipler katılmaktadır. Böylece, kay- bolma tehlikesiyle karşı karşıya ka- lan türk halk oyunları yeniden can- landırılıp, bir yandan türk sanatkâ- rına yeni kompozisyonlar oyaratma imkânı sağlıyacak bir sanat arşivi ha- zırlanırken, bir kandan da özellikle . kız ve erkek oyunları beraber değer- lendirilmekte ve birçok küçük şehirde oş zamanı değerlendirme bakımın- dan önemli bir boşluk doldurulmaya çalışılmaktadır. Aynı tesisin, gene boş samanı de- gerlendirme amacı ile, Anadolunun değişik bölgelerinde açtığı halı ve ki- lim dokuma kurslarında yapılan çok 21