16 Temmuz 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

16 Temmuz 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gelerek zahmet etmişsiniz. Bu yıl mahsulün iyi olduğunu işittim. Mem- nun oldum Sonra ele sarılanlara işaret €- derek : Haydi bakalım.. Burada çok iyi erik göreceksiniz. Dikkatle ta- kip edin.. Şimdi yerinize.. Marş marş..." dedi ve güldü Şehre geldiği gün ise, sokaklar- daki halk sevgi tezahüratı yapmak i- çin toplandığında "Gözlerinizden, ba- na olan aşkınızı okuyorum" diye baş- layıp, uzun edebi nuntuklara girme- di. Bilâkis, vatandaşlarını selâmla- makla yetindi, sonra da onlara, yağ- mur altında kalmayıp işlerine dönme" lerini tavsiye etti. nda şaşılacak bir şey yoktu, zira radyoda bir kesif propaganda ya- yınının yapıldığı ve her seyahatte o- na malzeme hazırlandığı günler sim- di, hatırlanmayacak derecede uzakta kalmıştı. Ordunun güneşi Buna omukabil, Ordunun gösterdiği sevgi ve istisnasız bütün Subay- ların heyecanı ürpertici oldu. Bunda en ziyade, eski asker İnönünün dirili- ği, canlılığı, kuvvetli şahsiyeti ve ta- bii Ordu içindeki taklit edilmez ve e- rişilmez prestiji baş rolü oynadı. Baş- bakanı, Orduevindeki bir kokteylde, dopdolu bir günün vermesi tabii yor- gunluktan dahi üzerinde bir nebze taşımaksızın aralarında gören Su- baylardan biri hem sevincini, hem in- fialini belirtti: " ani, hastadır diye haberler çıkarıyorlardı. Hani, bi rinden kalkamıyordu. Hani, eskisi ii çalışmıyordu?. Alçaklar!.." Bu sevinç ve infial karışımı his, içine girdiği her toplulukta gerçek- ten bir yıldız gibi parlayan İnönüyü gören Türk Silâhlı Kuvvetleri omen- suplarının yüreğine doldu. Bu yüz- dendir ki tatbikat günü bir genç ku- andan, güneşin çıkmadığını işaret eden Genel Kurmay Başkanına, İnö- nüyü göstererek büyük bir samimi- yetle ve yürekten : " — İşte, bizim güneşimiz!" ode- mekten kendini alamadı. Mürailik obilmeyen bir omesleğin mensubundan gelen bu içli söz, ora- da bulunan çok kimsenin gözünü ya- şarttı. Zaten kısa ziyaret, Ordu ile Hü- kümet Başkanı arasındaki canlı mü- nasebetlerin ibret verici manzarası- nı teşkil etti. Seyahatin hedefi İnönü, Başbakan olduktan sonra Bi- rinci Orduyu, İkinci Orduyu ve Hava Kuvvetlerini o ziyaret etmişti. Üçüncü Ordu için henüz bir fırsat çıkmamıştı. Deniz Kuvvetlerini ise. AKİS, 16 TEMMUZ 1962 Kulağa Küpe Verilen talkın Devlet Başkanı eba gaze- tecilere anlattı '— 14'ler vatan haini değil şahsi ve indi beya, O günleri bili üzden di lerdi. Ama lar veriyorlardı. yorsunuz. Bu rada, omların Avrupada vazife görmelerini o sağladık." N özler, ne doğru güzel Sı bir teşhis! İnsan, hakkı yokken şahsi ve başladı mı, sık o bozuluyor, huzursuzluk oya. ratılmış oluyor. Hele, o bilinen çeşit günlerde.. Söylüyorsun, anlamıyorlar. Rica ediyorsun, kulak vermi- yorlar. o "Yapm, bu hareketle- de- unu söylüyorsun. Buraya gidiyorsun, onu o söylüyorsun. Sâdece, talığı o kamştırmaktasın. Zira karşı kuvvetler bir kudret sahi. ak azıyorlar, ortalığı o karış- tırıyorlar. imkânsızlaşı- yor. Bırak, bu alaturka kurnaz- ık oyunlarını.” o diyorsun, "Pe- ki diyorlar, sonra devam edi- İki, yorlar. Bir.. Ayrılmaktan ve bu derece zararlı hareket sahiplerine "Hay di bakalım, söyle (o bir Avrupa havası al! Biz de burada, çalışıp bu milleti selâmet kıyısına çıka- ralım.." demekten başka (çare kalır mı? Değil mi, mi ? efendim? o Değil yaz ortasında, görev başında gör- mek istiyordu. Üçüncü Ordunun tat- bikatı, seyahate vesile oldu. İnönü, aşağı yukarı ani bir kararla Erzu- ruma gitmeye hazırlandı. Sonradan bu seyahat, ciddi ingiliz- gazetesi The Times'ta bile "Doğuda durum karışık" yolunda tefsirlere yol o aç- tı ama, o karışıklıkla bu seyahat ara- sında hiçbir münasebet düşünülme- di. Nitekim Başbakan da tatbikat sahasından hemen hiç ayrılmadı ve işini bitirir bitirmez, kendisini dün- ya kadar işin beklediği o başkente döndü. Doğu gezisi oOhaftama ortasında çarşamba günü başladı. O sabah se- kiz sıralarında başkenti terkeder İnönü, Erzurumda Genel Kurmay aşkanı Cevdet Sunay, Kara Kuv vetleri Kumandanı Ali Keskiner ve Deniz Kuvvetleri Kumandanı Nec- det Uran tarafından karşılandı. Ku mandanlara Hava Kuvvetleri Kuman danı İrfan Tansel daha sonra iltihal etti. Başbakanın uçağı Erzurum hava alanının pistine inerken hafifçe sende- ledi. Bekleyenler merakla olayı ota i Biraz sonra, usta pilot m İnönü ve beraberindekiler her- şeyden habersiz, uzatılan merdiven- den rahatlıkla inmişlerdi. Alanda bulunan subaylar, İnönü ye ziyadesiyle tezahürat yaptılar. Öyle ki Başbakan bir ara şaşırdı ve subayların hareketlerini birkaç da- kika durarak izledi. Sanki Türk Si- lâhlı Kuvvetleri İnönüye kendisiyle birlik olduğunu hususi itinayla ifa- de ediyordu. Başbakan hava alanında fazla kal- madı. Valinin otomobiliyle 3. Ora mensuplarının davetlisi olarak Er- zurum Orduevine yöneldi. Burada İnönüye subaylar, alandakinden fazla tezahürat yaptılar. (Hele d duevinin önünde subaylardan müt- şekkil bir grup İnönüyü etten bir duvar içine alıverdi. Başbakan Orduevinde de fazla kalmadı. Yorucu uçak yolculuğu öğleden sonra yapacağı ziyaretler- den ötürü özür dileyerek Vali Kona- ğına hareket etti. İnönü, Vali Kona- ğında kısa biristirahatten sonra öğ- len yemeğini yedi ve Atatürk Üniver- sitesini ziyaret etmek üzere yola çıktı. Bir dilek.. Atatürk Üniversitesine vardığında vakit öğleyi geçmiş- t. Rektör ve Vali, Üniversiteyi İnönüye gezdirmek üzere öne düştü- let Atatürk Üniversite öğrencilerinin orada bulunanları yakından ilgilendi. Bir ara göz sıralara daldı ve yakınında bulunan bir öğrenciye: "— Ben de bu Üniversitede ol- mak isterdim" dedi. İnönübu söz- leri söylerken biraz üzgün görü- yordu. Bu arada Üniversite rektörü Vali Başbakanın Üniversiteyle ilgi- lenmesinden faydalanarak birdertle- rini dile getirdiler. Amerikalılarla lan dertteydi. Kimya Fakültesi Başbakan, Amerikalı uzmanlar, öğretim üyele- rine ve idarecilere bir hayli tariz de bulunuyorlar, kendilerini sıkış

Bu sayıdan diğer sayfalar: